"Başörtüsünü; Rozet, Şapka ve Kravat ile Eş Tutanlar, Hukuk Sisteminin İşlevini Yerine Getiremezler"
İlahi bir emir olan başörtüsünün, bir rozet, şapka ve ya kravat ile eş değer tutulmasının hiçbir şekilde izahı olmadığını belirten TESSEP Başkanı Salih Demir açıklamasını şu şekilde sürdürdü: " Başörtüsü Allah`ın emri ve özgürlüğün simgesidir. Yargı sisteminde alınan her karar din ve vicdan özgürlüğü ilkesi ile çelişmemelidir. Ama maalesef başörtüsü tahammülsüzlüğü ne bu ilkeyi dinliyor ne de özgürlüğü. Avukatlık, haksızlığa uğrayanların, savunmaya gerek duyanların başvuracağı tek meslek dalıdır. Ne yazık ki haksızlık bu kez de bir baroda ve bu baronun temsilcilerinde boy gösteriyor. İlahi emir olan başörtüyü, rozet, şapka veya kravat ile eş tutanlar hukuk sisteminin işlevini yerine getiremezler." dedi.
"Bu İthal İdeolojik Saplantılarınızdan Vazgeçin!"
Din ve vicdan özgürlüğünü sözde esas alan bir kurumun bu ötekileştirme uygulamaları ile başka insanların, din ve vicdan özgürlüğüne kilit vurduklarının altını çizen TESSEP Başkanı Demir açıklamasını şu sözlerle sürdü: "Sen kalkıp hak ve hürriyetten bahsedeceksin, başörtüsü tahammülsüzlüğünden, başka insanların hak ve hürriyetlerini kısıtlayacaksın. Kanunda hiçbir şekilde yeri olmayan, bu keyfi uygulama ile adalet ayaklar altına alınıyor. İlahi bir emri, kişinin şahsi tercihi ile karıştırmak, eş tutmak, ideolojik bir saplantıdır, Avukatlık cübbesinin altına sakladığınız köhne ve feodal ideolojinin dünyada esamisi okunmuyor artık. Hak ve Hürriyetleri savunması gereken barolar ne yazık ki yasaklarla meşgul. Bu ithal ideolojik saplantılarınızdan vazgeçin artık!"
"İstanbul Barosu Bu Düşünceden Vazgeçmeli ve Özür Dilemelidir"
İstanbul Barosunun staj eğitim merkezinin kapısına `Başörtülüler giremez` yazılı afişin derhal indirilmesi gerektiğini ve İstanbul Barosunun "Din ve Vicdan Özgürlüğüne ters düşen, hak ve özgürlüğü kısıtlayan bu uygulamadan ötürü özür dilemesi gerektiğini söyleyen TESSEP Başkanı Salih Demir ; adalet, hak ve özgürlüğün savunuculuğu olan avukatlık mesleğine ters, keyfi uygulamalar ile hak ve özgürlüğü kısıtlayan İstanbul Barosunun bu uygulamaya derhal son vermesi gerektiğini ve bundan dolayı özür dilemesi gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
A. Hakim Kurt - İLKHA