Kısa süre önce kurulan Strateji Düşüncü ve Analiz Merkez (SDAM), Suriyeli mültecilerin genelde dünyada, özelde ise Türkiye`de yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini ‘Türkiye'de Suriyeli Mültecilerin Hukuksal Statü Problemi` adıyla raporlaştırdı.

İlk olarak mülteci kavramının irdelenerek genel hatlarıyla mülteciliğin tarihsel arka planının ele alındığı raporda, Suriye`deki mevcut siyasi duruma nasıl gelindiği üzerinde durularak bu kapsamda "Arap Baharı" adıyla anılan süreç özetlendi.

Çözüm önerilerine de yer verilen raporun amacı şöyle özetlendi: “Bu raporun amacı, sorunun ortaya çıktığı günlerde Türkiye`de misafir olarak görülen fakat Suriye`deki iç savaşın büyüyerek içinden çıkılmaz bir hâl almasına paralel olarak uzun bir süredir aramızda olan ve belki de Türkiye toplumunun bir parçası hâline gelecek Suriyeli mültecilerin sorunlarına ışık tutmak ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri sunmaktır.”

Türkiye ve dünyada Suriyeli mültecilere yönelik istatistiksel verilere yer verilen raporda, Suriyeli mültecilerin hukuksal statüleri Türkiye açısından ele alındı.

15 Mart 2011 tarihinde başlayan ve hala devam eden Suriye sorununda 240`den fazla insanın hayatını kaybettiği belirtilen raporda, Kasım 2015 tarihi itibariyle 6,5 milyon Suriyelinin yerinden edildiği bunlardan 4 milyonu aşkın kişinin başta Türkiye olmak üzere Lübnan, Ürdün, Irak ve Kuzey Afrika ülkelerinde mülteci durumuna düştüğü kaydedildi.

Suriyeli mültecilere ‘mültecilik hukuku` uygulanmadı

Türkiye`de kayıt dışı olanlar dahil 2,5 milyon mültecinin bulunduğunun tahmin edildiği ifade edilen raporda, hükümetin Suriyelilere, uluslararası hukukun tanıdığı ve Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde belirlenen hakları yani mültecilik hukukunu uygulamadığı, bunun yerine fiili bir durum oluşturulduğu belirtildi.

Ülkede bulunan Suriyelilerin temel ihtiyaçlarının yardım kuruluşlarına havale edildiği bunun da yetersiz olduğu vurgulanan raporda şu ifadelere yer verildi: “Doğal olarak öksüz, yetim, dul ve sahipsiz kalan yığınlar dilenciliğe, uyuşturucuya, fuhşa ve ucuz isçilik köleliğine maruz kalmışlardır. Özellikle de emek ve cinsel sömürü gün geçtikçe daha da yaygınlaşmaktadır. Suriyeli işçiler, 5-10 TL günlük yevmiyeyle çalışmak zorunda kaldıkları gibi birkaç aile veya çok sayıda bekârın bir araya gelerek hayvanların barınmadığı metruk yerleri 500 TL gibi yüksek kiralarla tutmaktadırlar. Kimi kentlerde kadınlar da istenmeyen durumlara para karşılığı sürüklenmektedir.”

Çözüm önerileri:

Raporda yer verilen bazı çözüm önerileri şöyle sıralandı:

- Suriyeli mültecilere, bir ülkenin vatandaşlarına yönelik İslam Hukukundan kaynaklı bütün hakların verilmesi gerekir. Uygulamada ortaya çıkan minimize sorunların büyümemesi için yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve yapılırken İslam hukukuna egemen hak ve adalet anlayışının temel alınması gerekmektedir.

- Mülteci sorunlarının tespiti ve çözümüne yönelik “Göç Bakanlığı” kurulmalıdır.

- Hükümet “geri göndermeme ilkesine” riayet etmeli; iç savaş nedeniyle Türkiye`ye sığınan hiçbir mülteciyi zorla geri göndermemelidir.

- Kamplardaki sıkıntılardan dolayı birçok mülteci kamplara gitmek istememektedir. Kendi isteği olmaksızın hiçbir mülteci kampa gönderilmemelidir.

- Her ilde valilik, belediyeler ve STK`lar arasında işbirliği yapılarak ve mültecilerin ihtiyaçları (barınma, gıda, eğitim vb.) göz önünde bulundurularak ortak yardım organizasyonları yapılmalıdır.

- Çocukların okutulması ile ilgili daha geniş programlar yapılmalı, özellikle kamplarda kalmayan çocukların eğitimsiz kalma tehlikesini bertaraf edecek tedbirler alınmalıdır.  (İLKHA)

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın