Dünyada yaklaşık 300 milyon astım hastası için kış ayları oldukça zor geçiyor. Çevresel faktörlerle tetiklenen astıma karşı önlem almak ise hastalığın ilerlemesini önlüyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, soğuk havada astım hastalığının etkileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Astımı, solunun yollarının geçici kasılması şeklinde tanımlayan Dr. Keskinel, astımın Türkiye’de yaklaşık nüfusun %5-7’sini etkilediğini belirtti. Dr. Keskinel, “Astımın başlıca belirtileri; kişi efor sarf ettiğinde ve yorulduğunda ortaya çıkan ya da toz, çeşitli kokular ve sigara dumanıyla tetiklenen; nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltılı solunum ile göğüste sıkıntı hissidir.” dedi.

Göbek çevresi yağlanması olan kişilerde sık görülüyor

Annenin hamilelik sırasında sigara içmesinin bebeğin astım riskini arttırdığını söyleyen Dr. Keskinel, “Hastalığın nedenleri arasında genetik eğilim yer alsa da; ev tozu akarları, hava kirliliği, polenler ve küf mantarı gibi alerjik özellikler taşıyan çevresel faktörlerin de etkisi bulunmaktadır. Göbek çevresi yağlanması fazla olan kişilerde, sürekli toz ve buharla iç içe olanlarda da astıma sıkça rastlanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Soğuk havada burundan nefes alınmalı

Dr. Keskinel şöyle konuştu: “Astım hastalığında bazı durumlar ve maddeler tetikleyici özellik taşır. Soğuk hava da bunlardan biridir. Isı düşmesi ile birlikte nefes alıp verme hızlanmakta ve bir süre sonra burundan alınan hava yeterli olmadığında, kişi ağızdan da nefes almak zorunda kalmaktadır. Oysa burnun fonksiyonu; havayı ısıtmak, nemlendirmek ve temizlemektir. Ağızdan alınan nefes ile soğuk hava doğrudan akciğerdeki alıcıları uyarır. Bu alıcılar da astımı tetikler. Soğuk hava ağızdan değil de burundan alındığında, damarların içinden geçerek ısınır. Bu nedenle astım hastalarının soğuk havalarda, ağız ve burnu içine alacak şekilde bir atkı ile dışarı çıkmaları, ağızdan nefes almak zorunda kaldıklarında da havayı bu sayede ısıtarak solumaları, atakları önleyici önlemlerden biridir.”

Doğru tedavi planı ile ataklar önleyebiliyor

Bazı astım hastalarının sürekli ilaç kullanması gerekirken, bazı hastalar için böyle bir gerekliliğin söz konusu olmadığını söyleyen Dr. Keskinel, “Astımı kontrol altına almaya yönelik ilaçlara başlandığında, hastanın herhangi bir sorunu kalmadığını düşünerek bunları doktoruna danışmadan bırakması uygun değildir. Koruyucu ilaçların doktor kontrolünde ve belirlenen sürelerde alınması, atakların oluşmasını engellemeye ve astımın kronikleşmesini önlemeye yardımcı olmaktadır. Nefes açıcı ilaçlar ise anlık kullanım açısından önem taşımaktadır.” diye konuştu.

Kışın nefes açıcıları ilaçları yanınızda taşıyın

Astım hastalarının kış aylarında özellikle nefes açıcı ilaçları yanında taşıması gerektiğine dikkat çeken Keskinel, stresten uzak durma ve hobi edinmenin astım hastalığından korunmaya sağladığını kaydetti.

Dr. Keskinel şu tavsiyelerde bulundu:

“Önlem alın, sağlıklı bir yaşam sürün

Dengeli ve düzenli beslenilmeli, sebze ve meyveler mevsiminde tüketilmelidir. Özellikle A, C, E vitamini ile selenyum ve antioksidandan zengin brokoli, maydanoz, roka gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler tercih edilebilir.

Bol sıvı tüketilmelidir. Su ile vücudun atık maddelerden temizlenir.

Kalabalık ortamlar çok iyi havalandırılmalıdır.

Klimaların rutin kontrolleri yaptırılmalı, hava yoluyla bulaşan bakterilere karşı önlem alınmalıdır.

İyi bir uyku, rahat ve dinlenmiş bir vücuda; bu da güçlü bir bağışıklık sisteminin oluşmasına yardımcı olur. Düzenli ve kaliteli uyku uyumaya çalışılmalıdır.

Çoğu enfeksiyon damlacık yoluyla bulaştığı için 8 saate kadar canlı kalabilen bu etkenlerden korunmak için el hijyenine özen gösterilmelidir. Eller sık sık yıkanmalı ve sıvı sabun kullanılmalıdır.

Hasta kişilerle temas en aza indirilmelidir.

Çevredeki kişilere sarılmaktan kaçınılmalıdır.” (İLKHA)