Bunun üzerine müşrikler onu öldürmek için idam sehpasının yanına götürdüler…
Kısa zaman içinde darağacının etrafında büyük bir kalabalık toplandı. Ebu Süfyan, idam sehpasında duran Hubeyb`e:
-Şimdi sen evinde rahat bir şekilde oturmanı Muhammed`in ise senin yerine işkence çekmesini ister miydin? Diye sordu. Ebu Süfyan`nın söylediği şeyler karşısında adeta çılgına dönen Hubeyb,
-Allah`a yemin ederim ki! Değil Muhammed (s.a.v)`in yerimde olmasını ayağına bir dikenin bile batmasını, batan dikenin ona acı vermesini istemem… Şeklinde karşılık verdi.
Hubeyb`in izzetli duruşu karşısında ters yüz olan müşrikler, okçulara, Hubeyb`i öldürmeleri için emir verdi.
Hubeyb vücuduna batan mızraklara inat yüzünü Kâbe`ye doğru çevirerek:
“Allah`ım, eğer ben katında hayırlı bir kul isem, yüzümü kıbleden başka tarafa çevirme!... Ne olur, selamımı Allah Resulü(s.a.v)`ne ulaştır!” diye niyazda bulundu.
Duadan sonra yüzü kıbleden başka yere çevrilemedi.
O pak bedenini Rabbine teslim ettiği anda yüzü Kâbe`ye doğru çevrilmiş olup Hz. Muhammed(s.a.v) Medine`de ashabıyla sohbet ediyordu.
Cebrail(a.s) Vahi yoluyla durumu Resullah(s.a.v)`e bildirince Resullah(s.a.v):
“Ve aleyhisselâm” dedi.
Buna şaşıran ashap:
-Ya Resullah(s.a.v), kimin selamını aldınız?
“Kardeşiniz Hubeyb`in selamını… Müşrikler onu şehit ettiler!” diye buyurdu.
Cuma KARAKOÇ - Doğruhaber