Dünya Sağlık Örgütü’nün kirli gıdalar ile ilgili raporları hakkında değerlendirmede bulunan Dünya Helâl Konseyi (WHC) üyesi Gıda ve İhtiyaç Maddelerini Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES ) Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, 50 yıl içinde 15 milyon kişinin kanser tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, ‘Helal ve Tayyib Ürünleri’ tüketerek bu tehditten kurtulabileceğimizi söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ), gıda kaynaklı hastalıkların küresel yüküne ilişkin bir rapor yayımlayarak kimyasallar, bakteri, virüs, parazit ve toksin gibi maddelerle kirlenen gıdaların tüketilmesi sonucu, her yıl 600 milyon kişinin hastalandığını açıklamıştı. Rapora göre, dünyada her 10 kişiden biri ‘Kirlenmiş gıda’ tüketimi nedeniyle hastalanıyor.

Kirlenmiş gıdalar nedeniyle her yıl 420 bin kişinin hayatını kaybettiği aktarılan rapor, Kirlenmiş gıdadan dünya nüfusunun yüzde 9’unu oluşturan 5 yaş altı çocukların etkilendiğini gösterdi. Buna göre, kirlenmiş gıdalardan ölen 420 bin kişinin 125 binini beş yaş altı çocuklar oluşturuyor.

Rapora ilişkin İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) açıklamalarda bulunan GİMDES Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, Türkiye’de 50 yıl içinde 15 milyon kişinin kanser hastası olma ihtimalini değerlendirerek, “10 yıl içinde 3 milyon kişi, 50 yıl içinde 15 milyon kişi kanser tehlikesi ile karşı karşıya. Yüzyılın sorunundan hep birlikte el ele verelim. Helal ve Tayyib bir hayat için gerekli olan Helal ve Tayyib ürünler tüketerek bu tehditten kurtulmalıyız.” dedi.

‘Kanser oluşumuzun yüzde 60’ının suçlusu gıdalarımız’

Kanserlerin yüzde 25'inin sigara, yüzde 60'ının beslenme, yüzde 15'inin ise genetik ve enfeksiyonlar nedeniyle ortaya çıktığını söyleyen Büyüközer, kanserin sadece pahalı ilaçlarla tedavi ve kontrol altına alınabilecek bir hastalık olmadığını belirtti.

Kansere neden olan en önemli risk faktörünün yanlış beslenme ve katkılı gıdalar olduğuna dikkat çeken Büyüközer, “Yediklerimiz, bunları nasıl tükettiğimiz, hatta nasıl pişirdiğimiz bile önemli. Peki, yediklerimizin içindeki kanser izleri neler? Bu sorunun cevabını uzmanlar veriyor. Özellikle ‘fast food’ başlığı altında topladığımız gıdalar, son dönemin en önemli kanserojen beslenme tarzını oluşturduğu söyleniyor. Asıl tehlikenin daha lezzetli ve daha gösterişli olarak algılanan ürünlerde olduğuna dikkat çekiyorlar.” ifadelerini kullandı.

Ülkelerin finansal kaynaklarına uygun şekilde, esas yatırımlarını kanseri önleme ve erken teşhise yönlendirmeleri gerektiğini dile getiren Büyüközer, kanserin en ucuz ve en kolay önleme yolunun, toplumun beslenmesini sağlayan ürünlerin kanser riski oluşturan katkılardan arındırılması olduğunu vurguladı.

Uzmanların kanserojen ile ilgili raporlarına değinen Büyüközer, “Patates kızartmaları artık birçok ülkede akrilamid içermesi nedeni ile 'kanserojendir' ibaresi taşıyan paketlerde pazarlanıyor. Önceden pişirilmeye hazır gıdalardaki birçok katkı maddesi kanserojen özellik taşımakta. Mikrodalgada pişirilmeye hazır gıdaların birçoğu ciddi zararlar taşıyor. Hayatımızda sıradan olarak karşılaştığımız ve kanserojen olarak gösterebileceğimiz ürünlerin başlıcaları: patates kızartmaları, tuzlu krakerler, cipsler yüksek ısıda pişmiş bisküviler, katkılı konserveler, yağlı ve iyice pişmiş et içerikli fast foodlar. Riskli gıdayı yerken tüm beslenmeniz o gıdaya dayalıysa kansere yakalanma oranı da daha yüksek olacaktır.” diye konuştu.

‘Kanserin en baştaki sebepleri katkılı gıdalar ve sigara’

Türkiye'de kanser vakalarının beş yılda yüzde 60 arttığına vurgu yapan Büyüközer, yüzde 60’ı erkek, yüzde 40’ı ise kadın olmak üzere yılda 160 bin kişinin kansere yakalandığının altını çizerek bunun en baştaki iki sebebinin katkılı gıdaların ve sigaranın olduğunu hatırlattı.

Bu verilerin, Türkiye için kanserin önemli bir sorun olduğunu ortaya koyduğunu belirten Büyüközer, bu nedenle ülkemizde bu gelişimin dikkate alınması, kanser koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Saklanan bütün gıdalara artık koruyucu maddelerin konduğunun bilinen bir şey olduğunu söyleyen Büyüközer, "Şimdi salam, sosis, sucuk ve diğer et ürünlerinin, hepsine konuyor, Hele güvenilir olmayan bir firmadan alınan, pazarlarda satılan şarküteri ürünleri çok sağlıksız deniliyor.” İfadelerini kullandı.

‘Ekmek dahi kanser yapabiliyor’

Büyüközer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zararlı katkı maddesi içeren gıdalarımız yanında, somun ekmek de içerdiği, riskli katkı maddelerine rağmen, halk arasında çok bilinmeyen bir tehlikeyi de barındırıyor. Büyük tehdit oluşturan aflatoksin adlı oluşumların tahıllarda oluştuğunu biliyoruz. İyi korunmamış iyi depolanmamış tahıllardan yapılan tüm unlu ürünlerde, dolayısı ile ekmekte de aflatoksin tehlikesi mevcut olabilir. Uzmanlar, diğer ülkelere göre daha fazla aflatoksin aldığımızı ifade ediyorlar. Bu konuda da yeterli denetimlerin yapılması için alınacak önlemlerin Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na kaldığı ifade ediliyor.”

Yaşam tarzında yapılan değişikliklerle hastalığa yakalanma riskinin azaltabilir

Ülkemizde her dört kanser hastasından birinin sigara kaynaklı, bir diğerinin yanlış beslenme ve katkılı gıdalar olduğuna dikkat çeken Büyüközer, “Diğerleri de sağlıksız çevre koşullarına bağlı olarak hastalığa yakalanıyor. Tıp uzmanları durum bu kadar açıkken, yaşam tarzında yapılan değişikliklerle hastalığa yakalanma riskinin azalabileceğini söylüyorlar. Sigaranın belki de kanser yapan en tehlikeli madde olduğunun altını çiziyorlar. Bu belki herkesin bildiği bir gerçek ama hastalar ellerinde sigaralarıyla doktor kapılarını aşındırmaya tüm uyarılara rağmen devam ediyor.” diyerek sözlerine son verdi. (M. Sıddık Bilge- İLKHA)