Peygamber Sevdalıları Platformu, yaptığı yazılı basın açıklamasıyla Tarihi Kurşunlu Camii ve Paşa Hamamının mevzi olarak kullanılması ve yakılmasına sert tepki gösterdi.
Tarihi Kurşunlu Camii ve Paşa Hamamının mevzi olarak kullanılması ve bomba düzeneklerinin yerleştirilmesi sonucunda polisin operasyonları gerekçe gösterilerek yakıldığı ifade edilen açıklamada hendeklerin olması ve iş makinelerinin yakılması nedeniyle yolların kapatıldığı bu nedenle itfaiyenin zamanında yangına müdahale edemediği belirtildi.
Allah`ın (cc) evlerini tahrip etmenin hem büyük bir günah hem ağır bir suç hem de insanlığa karşı işlenmiş bir cürüm olduğu vurgulanan açıklamada, ''Allah`ın mescitleri içinde, Allah`ın isminin anılmasını men eden ve o mescitlerin harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? İşte o zalimler yok mu, onların bu mescitlere korka korka girmekten başka hakları yoktur. Bunları yapan o zalimlere, dünyada büyük bir felaket ve mahrumiyet, ahirette de büyük bir azap vardır.” (Bakara 114) ayeti hatırlatıldı.
“İslam'ın kutsallarına dil ve el uzatma alçaklıktır”
İslam'ın kutsallarına dil ve el uzatma cesaretinde bulunmanın açık bir ahmaklık ve alçaklık olduğu belirtilen açıklamada, “Böylesi saldırıların hiç bir geçerli mazereti ve sebebi olamaz. Camilere karşı saygı gösterilmesi ve muhafaza edilmesi herkesin kırmızı çizgisi olmalıdır. Camilere yönelik kim bir tecavüzde bulunursa Allah'tan bunun hesabının ve cezasının büyük olduğunu bilmelidir. Bu kötü fiili işleyen hareket ve toplumlar iflah olamaz ve başarıya ulaşamaz. Özellikle Kürt gençleri bu konuda iyi tefekkür etmelidir. Devlet de bu operasyonlarda hem sivil halka hem de kutsal mekanlara zarar gelmemesi için çok ciddi tedbirler almalıdır.” ifadelerine yer verildi.
Hiç bir camianın, hiç bir STK'nın ve hiç bir vicdan sahibi insanının kutsal mekanlara yapılan alçaklığı kabul etmemesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, yakılan bu ateşin söndürülmesi için herkese mesuliyet düştüğü belirtildi.
“Müslüman Kürt halkı henüz 6-7 Ekim olaylarını unutmadı”
6-7 Ekim olaylarının hatırlatıldığı açıklamada, “Müslüman Kürt halkının henüz 6-7 Ekim olaylarını unutmadık. Kürt gençlerin vahşice katledilmelerine şahit olduk. Camiler zarar gördü. Medreseler ve Kur'an kursları tahrip edildi ve Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim raflarda yandı. Kürt olan her insanın kendisine: ''Ey Müslüman Kürt evladı nereye gidiyorum ve ne yapıyorum'' sorusunu kendine ve hareketine sorabilmelidir.
Bu güne kadar çatışmaların durması, silahların susması veya en azından çatışmaların şehir merkezi dışına taşınması hakkında tüm sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, kanaat önderleri ve bölgenin dinamikleri gerekli uyarıları yaptı. Ama maalesef bu uyarılar dikkate alınmadı. Halkın benimsemediği, destek vermediği, sahiplenmediği öz yönetim ilanlarının yapılması ve hendeklerin kazılması ekonomik olarak bölge esnafını iflasın eşiğine getirdiği gibi halkımızın temel hak ve hürriyetlerini de kısıtlamaktadır.” denildi.
“Şehirlerdeki çatışmalar derhal durdurulmalıdır”
Şehirlerdeki çatışmaların derhal durdurulması istenen açıklamada, halkın mal ve can güvenliğine zarar veren çatışmaları yerleşim yerlerine taşıma siyasetinden vazgeçilerek şehirlerde silahların susturulması vurgulanarak, “Aksi takdirde zararın büyük olacağı bilinmelidir.” ifadeleri kullanıldı.
Tarihi mekânların ve ibadethanelerin çatışma alanı olarak kullanılması ve tahrip edilmesinin kabul edilemeyeceği belirtilen açıklamada son olarak, “Bu alçaklığı yapan ve bu alçaklığa destek veren zihniyeti kınıyor ve lanetliyoruz. Camilere saldırma cüretinde bulunanlar derhal bu alçaklıklarından vazgeçip başta Müslüman Kürt halkından ve İslami camiadan özür dilemelidir.” denildi. (İLKHA)