YASİN DEMİR / DOĞRUHABER / ANALİZ
Şemdinli`de on bin kişi evini terk etmiş. Silvan`da öyle… Cizre, Nusaybin ve diğer yerler farklı değil… Suriye`deki milyonları bulan “Mülteci Göçü de” aynen böyle on binlerle başlamıştı. Iraktaki Şii, Sünni, Kürt ayrışması da başlangıçta aynen böyle on binlerin evlerini terk etmesi ile başlamıştı.
Bugün Mahmur kampındaki Kürtler de geçmişte böyle ayrılmışlardı. Zaten bu şekilde ayrılanlar Pkk`dan kurtulamıyor. Geçmişte bu tür sebeplerden Anadolu`nun değişik bölgelerine göçen Kürtler, gittikleri yerlerde şu an Pkk`nın en önemli maddi ve insan kaynağı rezervi haline gelmiştir. Bunların ikinci kuşağı üzerinden, sorun diğer bölgelere de taşınmış durumda.
PKK`NIN SİNSİ OYUNU: HENDEKLER TAKTİKSELDİR
Pkk`nın “Öz yönetim” ilanları ve bu amaçla mahalle işgalleri, hendekler taktikseldir. Yani dikkatleri buna çekerek gerçekleştirdiği üç önemli hedefi var.
• Suriye`den kazandığı tecrübelerle, yerleşkelerde (Köy, Mahalle, Şehir v.s) geçici işgaller ve baskılarla “kendisi dışındakilerden” arınmış alanlar oluşturmak… Nitekim buralardaki on binlerle nüfus göçü, terk edilen (el konulan) ev, iş yerleri, mekânlar bunun adım adım “başarılıyor olduğunun” göstergesidir. Belediye ve muhtarlıkların da Pkk`ya müzahir olduğu göz ardı edilmemelidir. Bunun sonuçlarını zamana yayarak dönüştürmeye çalışıyorlar.
• Kırsal alana yönelik operasyonların tazyikini ve etkisini azaltarak, kırsaldan kentlere yöneltmek. Burada başarılı olamadılar. Güvenlik güçleri bu sefer olayı gördü. Kırsala yönelik operasyonları kesmeden, şehir eylemlerinin üzerine gitti.
• Kırsalda kaybedilen alan ve eleman telafisini yeni bir konseptle yerleşik alanlardan sağlamak.
Yoksa Pkk da bu yöntemle şehirlerde “öz yönetim” oluşturulamayacağını çok iyi biliyor. Kamuoyunu yanıltıyor. Kamuoyu Pkk`yı hayalci kalkışmalarla, yanlış yapmakla itham ederken Pkk da bu “yanıltmadan” memnun ve ne yaptığını çok iyi biliyor. Kürtlerin kanı, canı, mağduriyeti ve perişanlığı üzerinden bu kirli konseptin alt yapısı sinsice inşa ediliyor. Diğer Sol – Sosyalist - Marksist şebekeler de bu kirli tezgahın içindedirler. Özellikle Türkiye`deki medya odaklarının desteğini “medya mensupları Dayanışması” çerçevesinde sağlamaya çalışıyorlar. CHP ve Cumhuriyet Gazetesi benzeri çevreleri de, Ak Parti karşıtlığı üzerinden bu oyunun içinde konumlandırmaya çalışıyorlar. “Menfaat örtüşmesi” zemininde bu işten hoşnut ve ustaca destekleyen dış odaklar malum…
Bu kirli oyunda Pkk; devlet karşısında sonuç alamazken, yerelde halka yönelik tuzaklarından sonuç alıyor.
BASKIDAN GÖÇEN SADECE AİLELER DEĞİL, DEVLET DE GÖÇÜYOR
Maalesef Devlet, Bölge sosyolojisini doğru okuyamıyor. Çözülen sosyal yapıyı da göremiyor… Bölgedeki sosyal dokuyu iyi bilen özellikle sağ, muhafazakâr ve dindar kesimler de Pkk`nin şerrinden uzak kalmak için sadece seyirci kalıyorlar. Oysa asıl hedef bu kesimlerdir. Ayaklarının altı boşaltılıyor. Ya farkında değiller ya da görmezden geliniyor. Suriye ve Irak gerçekliği ibretle ve basiretle okunmalı. Bugünden uyanmasalar yarın çok geç olabilir. Bölgedeki diğer yapılar, bedeli ne olursa olsun Pkk`nın işgal ettiği yerlerden bir tek aileyi bile çıkartmamalıdırlar. Devletin koruma görevi vardır. Meşru zeminde her bir ailenin meskeninde korunmasına yönelik tedbirler geliştirmelidir. Bunun sayısız yolları vardır. Yerinden ayrılan aileler ne pahasına olursa olsun, evlerine, meskenlerine, işyerlerine geri getirilmelidirler. Gerekirse devlet bunların ev, iş yerlerini tamir eder, “afet bölgesi” ilan edilerek ilgili yasalardan faydalandırılıp zararları konusunda yardımcı olunur. Böylece Pkk`nın bu “Marksist işgal” oyunu boşa çıkarılır.
Eğer bu yerinden baskı ve tehlike ortamı oluşturularak göçertilen ve sayıları toplamda on binlerle ifade edilen aileler yerine döndürülmezse o zaman da, yerleşkelerde yeni “Doski vadileri” “Kandil” “Zap” vs. misali alanlar oluşmuş olur. Zaten kırsalda tutunma sıkıntısı çeken Pkk`nın yeni konsepti de bunu hedefliyor. Özellikle yeni askeri teknolojiler kırsalı zorlarken, “Suriye – Kanton” tecrübeleri Pkk`yı buna yönlendiriyor.
Bu bağlamda Pkk “ölüm gösterip sakat bırakmaya razı etme” siyaseti güdüyor… “Kanton” “Öz yönetim” “Halk kendisini yönetmek” istiyor bahanesi ile işgal edilen yerlerde asıl amaç; Pkk`nın kendinden saymadığı kesimleri sürüp çıkarma ve kendisine rahat yeni kentsel alanlar oluşturma çabasıdır. Bu başka uzun vadeli hesapların aşamalarındandır.
MÜSLÜMAN KÜRTLER; MARKSİST – STALİNİST BİR PKK YÖNETİMİ İSTEMEZ!
HDP; Kürtler`den; “Ankara`da, parlamentoda siyaset yolu ile Kürt sorunlarına çözüm vadiyle oy talebinde bulunmuş, Kürtler de gelinen noktada oluşan umutla nisbi bir destek vermişlerdir. Şimdi HDP Kürtlere ihanet ediyor. Ankara`da Tayyip Erdoğan ile Davutoğlu ile ya da parlamentodaki diğer siyasi partilerle siyaset için istedikleri oyu ve desteği; Kürtlerle hiçbir ortak değer yargısı olmayan ve üstelik Kürt de olmayan Marksist Duran Kalkan, Mustafa Karasu gibileri için “Kandil Öz Yönetimine” dönüştürme çabasına girmiş. Bu “stalinist saplantı ihanetlerini de”: “Kürtler kendi kendilerini yönetmek istiyor” yalanı ile kamufle etmeye çabalıyorlar. Kürtlerin böyle bir “Duran Kalkan” “Figen Yüksekdağ” hegamonyasındaki “öz yönetim” istedikleri düşüncesi “KÜRTLER ADINA” – KÜRTLERE EN BÜYÜK İFTİRADIR.
HDP`li Milletvekilleri; milletvekilliği dokunulmazlıklarını, Pkk`nın bölgedeki bu Marksist işgallerini meşrulaştırmak için adeta bir koruyuculuk mekanizması olarak kullanıyorlar. Özellikle medyada “algı oluşturma unsuru” görevi üstlenmişlerdir. Pkk`nın yerleşkelerdeki mesken tecavüzünün de ötesine geçen “Marksist – Stalinist” işgallerini önleyici güvenlik uygulamalarını önleme çabaları, milletvekilliğini suiistimaldir. Milletvekilliğini kullanarak, halkı, örgüte boyun eğdiriyorlar.
HDP ve Pkk`nın Kürtler noktasında samimi olmayışlarının en büyük delillerinden birisi de; Türkiye dâhil uluslararası mekanizmanın kabul ettiği Irak Bölgesel Kürt Yönetimi`ne olan düşmanlıklarıdır. Şu anda Barzani`nin ve Irak, Kürt Yönetimi`nin önündeki en büyük engel Pkk`dır. Pkk Barzani düşmanlığı konusunda hem “görevlendirilmiş” hem de gönüllü rol üstlenmiştir.
Bir diğer önemli ve kabul edilmez husus ise, Pkk`nın güya Öz yönetim diye işgal ettiği yerlerde, CAMİLERİ DE İBADETE KAPATIP ÖRGÜT KARARGAHI OLARAK KULLANMASIDIR. Diyarbakır`da haşa – Peygamber Efendimizin karikatürlerini bilbordlarda asan bu zihniyetin Müslüman Kürd halkı için nasıl bir tehdit olduğunun göstergesidir bunlar. Müslüman Kürt halkının da bir sabır sınırı var. Bu sınır ziyadesi ile zorlanıyor. İnşallah hayırlı bir sonuç uzak değil… Allah`a emanetsiniz