Diyarbakır`ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmalardan dolayı Şeyh Mutahhar Camisinin tarihi 'Dört Ayaklı Minare'si kurşunların isabet etmesi sonucu hasar gördü. Duruma tepki gösteren Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği (DİKTUM-DER) Başkanı Kenan Aksu, bu tür tarihi yapıların insanlığa miras olarak bırakıldığını, dolayısıyla buna sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Tarih yapılara zarar vermenin kimseye bir kazanımının olmadığını dile getiren Kenan Aksu, “Sur içinde bulunan tarihi yapılar dünya mirasıdır. Bunlar kimsenin malı değildir. Eşi benzeri olmayan dört ayaklı minarenin ayaklarının kurşunlanması dünyaya hakarettir. Bunların zarar görmesi hiç kimsenin tasvip edeceği bir şey değildir.” dedi.
“Dünyada Dört Ayaklı Minare gibi bir eser yok”
Meydana gelen çatışmalardan halkın zarar gördüğünü belirten Aksu, “Diyarbakır kaybediyor, biz kaybediyoruz, insanlar kaybediyor. Sur içindeki olaylara ve buradaki insanların durumuna baktığımızda büyük bir mağduriyet söz konusu. Suriç`indeki evler tahrip edildi. Dünyada Dört Ayaklı Minare gibi bir eser yok. O minarenin ayaklarına kurşun sıkmak kime ne kazandırır. Kurşunlu Camiinin duvarları delik deşik edildi. Hiç kimse bu tür hadiselerin yaşanmasını istemiyor.” ifadelerini kullandı.
Aksu, “Böyle bir kültür, medeniyet, tarih ve manevi şehir dünyanın hiçbir yerinde yok. Etrafı surlarla çevrili marka olan bir şehirde yaşıyoruz. Dışardan birileri insanları tahrik ederek bölgeyi karıştırmak istiyor. Bunlar memlekete zarar veriyor. Diyarbakır Peygamberlerin ve Sahabelerin en çok bulunduğu üçüncü şehirdir. Ortadoğu ve Türkiye`nin en önemli ve stratejik yeri Diyarbakır`dır. Diyarbakır ile ilgili kültür projelerimiz var ama mevcut olaylardan dolayı gerçekleştiremiyoruz.” diye konuştu.
Diyarbakır`da insanların yaşanan şiddet olaylarından dolayı psikolojisinin bozulduğunu belirten Aksu şu ifadeleri kullandı:
“1923`te Türkiye`nin üçüncü büyük sanayi kenti olan Diyarbakır, şimdi ise sondan üçüncü sırada yer alıyor. Bu çatışmalı ortamın sona erdirilmesi lazım. Bu ortamın kimseye bir kazanımı yoktur. Bölgede etkili olan sivil toplum kuruluşları veya bununla ilgili muhataplar üzerlerine düşen görevleri yerine getirerek bu çatışmaların önüne geçmesi gerekir. (M. Hüseyin Temel, M. Sıddık Bilge- İLKHA)