Hüseyin Kaya /Doğruhaber

Vahşi kapitalizmin rekabet şartlarında kazanan tarafta olmak için gündemde olmak, reklam yapmak olmazsa olmazlardandır.

“Reklamın iyisi kötüsü olmaz” şeklinde özetlenen, ilke ve değerlerin göz ardı edildiği, çıkarların her şeyin üstünde tutulduğu kirli bir dünyadır bu dünya.

Biz burada ürünlerden çok kişiler üzerinde durmak istiyoruz.

Siyaset ve sanat dünyasında daha sık yaşanır “gündeme gelme” ya da “gündemde kalma” krizleri.

Bazen aceleye gelen görüşler ortaya atılır, mesele tartışılır, düşüncenin tutar tarafının olmadığı ortaya konur; ama düşünce sahibi gündemde kaldığı süre içinde vecd ve coşkunun doruklarına tırmanır.

Mesela “Deprem profesörü” olarak tanınan Celal Şengör…

Bir süredir unutulmuştu ya, şimdilerde “Dışkı yedirmek işkence değildir, hatta dışkı yemek kötü bir şey de değildir” diyerek gündeme geldi.

Tepkiler yükselince özür anlamına gelecek şeyler söyledi; ama gündemde kalmasını sağlayacak şeyler eklemeyi de ihmal etmedi.

Şengör, işkenceye uğrayan birinin itirazı karşısında şunları söyledi: “Ben derdimi anlatamadım. Dışkı yemek zararlı değil, bazı tedaviler için zorunludur. Ama bunu zorla yaptırdığınız zaman işkenceye döner.”

Birileri de madem öyle diye ona kutu içinde dışkı gönderdiler, yesin diye.

Celal Şengör buna kızmış mıdır, dersiniz. Hiç sanmıyorum. Baksanıza “bazı tedaviler için zorunludur” diyor.

Bakın neler diyor:

“Ben bal gibi yerim. Niye biliyor musun?

Ben bunların yendiğini gördüm. Bir gün San Diego Hayvanat Bahçesi`nde goriller birbirlerine dışkılarını ikram ediyorlardı. Onlar da bizim gibi primatlar. Gayet güzel, hiçbir şey de olmaz. Meselâ jeolojinin kurucularından olan William Buckland`ın hayvanlar âlemindeki her şeyi tatmak gibi bir merakı vardı: Dışkı ve sidikler dâhil.”

Bu arada kendisi bir jeolog olmasına rağmen biyolojinin, zoolojinin, gıda mühendisliğinin alanına girmekte bir beis görmüyor.

Hadi maymundan geldiğini kabul ettiği için gorillere olan ilgisini oraya bağlayabiliriz de dışkının gıda değerleri ve faydaları üzerine söylenen şeylerin ilmi değeri olmadığı ve sadece gündemde kalmaya matuf olduğu ortadadır.

“Bal gibi de yerim” diyen adama “Afiyet olsun” denir başka değil.

Bu arada gaye gündeme gelmek olunca hızlı Kemalist bazen ayağına sıktığının bile farkına varamıyor.

Mesela “Atatürk`ün devraldığı Osmanlı taş devriydi” diyebiliyor.

“Demek ki, Atatürk bütün eğitimini, kültürünü taş devri zihniyetinden almış” deseniz, “Benim kastım o değildi” diyecek herhalde.

Bir de dedik ya beyefendi Jeolog, tarihçi değil.

Mesela Kemalist-sol gelenekten gelen eski Dış İşleri Bakanı İsmail Cem İpekçi, “Türkiye`de Geri Kalmışlığın Tarihi” isimli kitabında yıkılması döneminde bile Osmanlı`nın her alanda dünyanın 7. Büyük gücü olduğunu söyler.

Bunlar bir şey ifade etmiyor “dışkısever” jeolog için.

Onun derdi ne şekilde olursa olsun gündeme gelmek.