Elmalı Hamdi Yazır’a göre hayatta başarının üç koşulu vardır: Allah’ın rahmeti, çalışma ve yardımlaşma.
Allah’ın rahmetini bu noktada akıl, yetenek ve dış imkanlar olarak kabul edebiliriz.
Bu üç unsur bizim dışımızdadır; Onları devralırız. Ancak akıl ve yeteneği geliştirmek de mümkündür.
Bunun da yolu “çalışmak”tan geçer. Seyyit Kutup bunu İslami hizmetlerde ihlaslı, planlı ve kararlı (üzerinde sabredilen) çalışma diye kabul eder.
Çalışmanın mükemmele ermesi, hem bizim yolumuzu hem başkalarının yolunu açması, böylece insani ve dolayısıyla İslami bir hüvviyete kavuşması yardımlaşmayla mümkündür.
Sevgi paylaşıldıkça çoğalır, derler. Aslında bu daha çok “bilgi” için geçerlidir.
Bilgi başkalarına verildikçe artar, kar topu gibidir; insanların arasında yuvarlandıkça büyür.
Okuyan, bilginin bir kısmını alır; okuyup anlatan bilginin hem kendisini hem de onun üzerini yeni bir bilgi ekler, onu olgunlaştırır.
Çünkü,
- Anlatabilmek için daha dikkatli okuruz.
- Okumada dikkat artınca bilgi eksikliğimiz azalır ve aynı zamanda bilgiyi yorumlama yeteneğimiz artar.
- Bilgi, yorumlanabilecek kadar özümsenmişse hem unutulmayacak bir kalıcılığa ulaşır hem farklı sorularda kendisini gösterecek bir çevikliğe ulaşır. (halbuki kendinizi sıkarak ezberlediğiniz ve sadece sizde kalan bilgi kalıplaşır; soru tipi değişince hantallaşır ve kullanışsız olur)
- Anlatmak için öğrenilen bilgide soru sorulma ihtimalide göz önünde bulundurulur; bu da bilgiyi zorluklara karşı hazırlar.
Öğretmenin sınıfta size anlattırdığı konuları hatırlayın, onların neredeyse bir daha çalışmanızı gerektirmeyecek kadar sizde yer edindiğini görürsünüz.
Ortaokulda öğrenciyken Türkçemiz zayıf olduğundan anlama göçlüğü çekerdik. Bu güçlüğü okulun karşısındaki kaldırımlarda dolaşıp dolaşıp konuyu birbirimize anlatarak aşmıştık. Bu gün bile o günkü “bilgisel tartışmalarımızı” hatırlayabiliyorum. O anlatımın ardından gelen tartışmalar, bazen çocuk halimizle, konuyu öğretmenden daha pratik bir tarzda ifade etmemizi sağlardı. Bu tür bir etkinliğin ardından oluşan bilgi “süzülmüş bilgidir” kalitelidir, işlektir ve kalıcıdır.
Bu anlatım etkinliği bilgide yardımlaşmanın ta kendisindedir.
İşin güzel yanı siz bu yardımlaşmaya katıldıkça, dıştan bir bakışla “kendinizden verdikçe” zenginleşiyorsunuz, karşınızdaki de yoksulluktan kurtuluyor. Sayısal veya sözel derslerde sizi dinleyecek birini bulmayı “nimet” kabul etmelisiniz. Böyle birini bulamayınca aramalısınız. Gruplaşmak, grup çalışması yapmak vakit kaybıdır gibi bencillik ürünü bahaneler yersizdir. Yardımlaşmayla ulaşacağınız bilgi, o kayıp vakitte elde edeceğiniz bilgiden birkaç kat fazladır.
Grup disiplinini kurmak o disipline uymayanı cezalandırmak sizin elinizdedir.
Grup mümkün değilse en azından iki arkadaşın ortak çalışması “yardımlaşma” unsuru için yeterlidir.
Burada esas olan her birinizin ayrı ayrı test çözüp bilmediğiniz soruları birbirinize sormanız değildir. Birinizin konuyu anlatıp diğerinin dinlemesi ve soru sormasıdır ya da birinizin soruları, öğretmenini sınıfta çözmesi gibi anlatarak çözmesi, diğerinin dinlemesi çelişkileri ve anlaşılmayan yerleri tespit edip ifade etmesi ve sormasıdır.
Bilgi düzeyiniz ne olursa olsun, çalışmanızın bir bölümünü bu tarzda yapmanız ve bunu planınız içine alarak bir düzene oturtmanız başarılarınızı hızla arttıracaktır.
Çevrenizi dikkatle gözleyin, en başarılılarınızın ve başarılılarınız arasında çalışması en zevki geçenlerin, etraflarında en çok sevilenlerin bu tür öğrenciler olduğunu göreceksiniz.
Allah (cc) yardımcınız olsun…
Abdulkadir Turan / Doğruhaber / Rehberlik