Mehmet Özcan / Doğruhaber / Röportaj
İstanbul`da düzenlenen İslami bir konferansta karşılaştığımız Çad milletvekili Salih Ebu Mustafa, ülkesi Çad ile ilgili merak edilenleri gazetemize anlattı. Mustafa, ülkesinin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik, kültürel durum ile İslami yaşama dair anlayış, Müslümanların durumu, Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri, Çad`ın komşularıyla ilişkileri gibi birçok konuda ilgi çeken açıklamalarda bulundu. Misyonerlerin, Çad`da Hıristiyan ahalinin İslam`a teveccühünü kıramadığına dikkat çeken Mustafa, Hıristiyanların Müslümanların yaşamlarından etkilenerek İslam`ı seçtiğini, kimi zaman topluca Müslüman olduklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Başbakanken Davos çıkışının, Çad halkı arasında ‘Erdoğan Davos sonrası İstanbul`a değil de keşke Çad`a gelseydi, ilk biz tebrik etseydik` diye özlem duyduklarını ifade eden Mustafa, Türkiye`nin birçok alanda gösterdiği başarının Çad halkını heyecanlandırdığına dikkat çekti. Sözü fazla uzatmadan Çad Milletvekili Salih Ebu Mustafa ile yaptığımız söyleşiyi istifadenize sunuyoruz…
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Benim ismim Salih Ebu Mustafa. Çad Meclisinde Adalet ve Kalkınma Vasat Partisi`ne bağlı milletvekiliyim, ayrıca da akademisyenim. Çad Anayasası İslami bir partinin kurulmasına izin vermiyor. Ama partimiz muhafazakar bir partidir.
ÇAD`TA HAYAT VE MÜSLÜMANLARIN DURUMU
Sayın Salih Mustafa, bize Çad`ın ve ülkenizdeki Müslümanların genel durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Çad, nüfusu 12 milyon civarındadır, toprakları ise 1 milyon 284 bin metrekaredir. Nüfusuna göre toprakları çok geniştir ve verimli topraklara sahip bir ülkedir. Halkın yüzde 85`i Müslümandır. Çad Devlet Başkanı İdris Debbi, 25 yıldan beri yönetimdedir fakat Müslüman halka karşı bir baskısı ya da hak kısıtlaması yok. Sadece kendi yönetimini koruma hassasiyeti var. Onun dışında Müslüman halk dini vecibelerini, yaşamını güzel bir şekilde sürdürüyor. Bizim partimiz muhafazakar bir partidir. Birinci parti değildir ama büyük partilerden biridir. Çad halkında İslami eğilimler ve farklı farklı düşünceler vardır. Ama alanda çok geniş bir hoşgörü ortamı var. Mesela selefiler var, tarikat mensupları var, İhvan Cemaati var. Kendini belli etmese de ya da ismi İhvan olarak anılmasa da İhvan-ı Muslimin Cemaati Çad`da güçlüdür. Bütün bu yapılar kendi aralarında hoşgörü ve anlayış içinde yaşıyor. Çad halkı çok dindar bir halktır. Örneğin siz akşam vaktinde başkent Benjaminya`da bulunursanız şunu görürsünüz, akşam ezanıyla birlikte trafik duruyor. Herkes bulunduğu yerde arabasını durduruyor ve namazını kılıyor, yani böyle bir özelliği var Çad`ın. Ayrıca devlet erkanı da İslami yaşama karşı çok saygılı. Mesela Çad`lı yetkililer, bakan olsun bürokratlar olsun, iftarlara ya da dini etkinliklere katılıyorlar. Hıristiyanların oranı az olsa da Müslümanların onlara karşı davranışları çok iyi. Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında bir sorun yok. Genel olarak Çad halkı son derece dindar ve İslami duyarlılığı yüksek olan bir halktır. Bütün eğilimler de barış ve huzur çizgisi üzerinde beraber yürüyor.
MİSYONERLER HRİSTİYAN AHALİNİN İSLAM`A TEVECCÜHÜNÜ KIRAMIYOR
Sayın Ebu Mustafa, peki Hıristiyanların tüm Afrika kıtası üzerinde yürüttükleri misyonerlik faaliyetleri Çad`da da var mı, ayrıca siz Müslümanların tebliğ çalışmaları nasıl gidiyor, Hıristiyan olup da İslam`ı seçenler oluyor mu?
Tabi ne kadar misyonerlik faaliyetleri olsa da Hıristiyan ahalinin İslam`a teveccühü kırılamıyor. Her Cuma günü mesela İslam`a yeni giren kimseler görüyoruz. Bunlar belli oluyor. İslam`a girenler Cuma günü özellikle camilerde ilan ediliyor. Ayrıca Hıristiyan bölgelerde toplu şekilde Müslüman olan köyler oluyor. Mesela köyün şeyhi, büyüğüyle birlikte toplu şekilde Müslüman olan köyler duyuyoruz. Fakat bizim sorunumuz bu insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek, imkânlarımız kısıtlı bu noktada, sıkıntılar yaşıyoruz. Mesela Müslüman olan bu köylere yeterli eğitim ve camiyi yapamıyoruz. Oraya medrese, Kur`an kursu ya da İslami bilgi ve kültürü verecek kurslar açamıyoruz, bunlar hep sorun oluyor. Yoksa hamdolsun İslam dini Çad`da hızla yayılıyor. Hıristiyan ahali hızla İslam`ı seçiyor. Ama dediğim gibi bu konularda bizim imkânlarımız kısıtlı.
ARAP HALKA FRANSIZCA RESMİ DİL DAYATMASI
Çad`ın anadili nedir ve ülkedeki kültürel durum nasıldır?
Çad`ın iki resmi dili vardır, Fransızca ve Arapça. Fransızca, Fransız sömürgeciliğinden kalma bir uygulamadır. Yoksa Çad`da Fransız kimse yoktur. Ama sömürgenin bir izi olarak hala anayasada Fransızca resmi bir dil olarak duruyor. Ancak halk anadili Arapçayı konuşuyor ve halkın büyük bir kısmı Arapçayı anlaşılır bir şekilde konuşuyor. Ama tabi Arapçaya karşı da zamanında bazı projeler geliştirilmiş Arapçanın zayıflatılması için. Fakat şu anda halk arasında Arapça çok iyi durumda. Çad`a gelmeniz halinde bu farkı görür anlarsınız.
ÇAD NEDEN ARAP BİRLİĞİ ÜYESİ DEĞİL, SEBEBİNİ BİLMİYORUZ
Sayın Ebu Mustafa, dikkatimizi çeken bir nokta var. Madem halkın büyük bir kısmı Arapça konuşuyor. Üstelik resmi dil olarak da anayasada bulunuyor. Peki, neden Çad Arap Birliği üyesi değil?
Çok önemli bir husus, bir sır olarak saklanıyor. Biz gerçekten bunun sebebini bilemiyoruz. Muhtemelen bazı dengeler ya da farklı bilemediğimiz şeyler var. Ama normal şartlarda Çad`ın Arap Birliği üyesi olması gerekiyor. Çünkü Çad bir Arap ve İslam ülkesidir. Ama dediğimiz gibi dengeler mi, başka şeyler mi buna engel oluyor bilemiyoruz. Ama kesinlikle Çad, Cibuti`den, Komor adalarından daha çok Arapça konuşulan bir ülkedir. Ama buna rağmen Çad Arap Birliği üyesi değil.
ORTA AFRİKALI MÜSLÜMAN KOMŞULARIMIZIN ACISI BİZİM ACIMIZDIR
Çad, Orta Afrika ile sınır komşusu. Biliyorsunuz Orta Afrika`da Müslümanlara yönelik çok vahşi katliamlar yapıldı. Kaçabilenler Çad`a sığındı. Orta Afrikalı Müslümanların durumu nedir, bizi bilgilendirebilir misiniz?
Orta Afrika`daki Müslümanların durumu iyi değil. Orada çok sayıda kişi Çad`a göç etti. Biz de onlara kapılarımızı açtık, onları barındırdık. Tabi bizim imkânlarımız kısıtlı olduğu için uluslararası yardım kuruluşlarından da yardım talep ettik. Biz milletvekilleri olarak Çad Meclisinde yardım topladık. Tabi ki o Müslümanların acısı bizim acımızdır. Biz de onlara gerekli desteği veriyoruz, yardım ediyoruz. Ama bunun altından tek başımıza kalkamıyoruz. O bakımdan uluslararası kuruluşların yardımcı olması gerekiyor. Türkiye`den de gelenler oldu. Ayrıca onlara da müteşekkiriz.
BİZ LOKMAMIZI KARDEŞLERİMİZLE PAYLAŞTIK
Çad`ın ekonomisi ne durumda?
Çad`ın ekonomisi belli bir oranda petrole dayalıdır. Petrol fiyatlarının düşmesi elbette bize olumsuz yansıdı. Bunun yanısıra Çad`da açlık sorunu da yoktur. Bu kısıtlı imkânlarımıza rağmen biz lokmamızı Orta Afrika`dan gelen kardeşlerimizle paylaştık. Yani Çad`ın genel ekonomik durumu en azından Afrika standartlarına göre iyidir.
SUDAN`LA ARAMIZ ÇOK İYİ, LİBYA`YA İSTİKRAR İSTİYORUZ
Çad`ın Sudan`la ya da Libya ile ilişkileri nasıl, Libya`da taraf tutuyor mu?
Bizim Sudan`la ilişkilerimiz çok iyi. Sudan`la ortak bir sınır koruma ordusu var, koordinasyon var, aramız gayet iyidir, Sudan`la bir sorunumuz yok. Çad, Libya`da ise taraf tutmuyor. Genel olarak orada istikrarın hâkim olmasını istiyor. Çünkü Libya ile Çad arasında ortak kabileler var. Tebbu kabileleri var mesela. Bu kabilenin bireyleri her iki ülke topraklarında yer alıyor. O bakımdan bizim Libya ile kültürel, dini ve toplumsal birliğimiz, bir bütünlüğümüz var. Oradaki olan veya oluşabilecek kaos bizi olumsuz etkiliyor. O bakımdan Çad, Libya`daki taraflar arasında doğrudan bir taraf tutmuyor. Ama taraflara mutlaka uzlaşmaları gerektiği tavsiyesinde bulunuyor. İstikrarın olması gerektiğini telkin ediyor. Kısacası Çad şu anda çevresine göre en güvenli en istikrarlı bir ülke konumunda.
İMKÂNLARIMIZ YOK, AMA DUALARIMIZ VAR
Sayın Ebu Mustafa, Çad halkının İslam âleminde cereyan eden olaylara karşı tavrı, duyarlılığı nasıl? Örneğin Filistin`de, Mısır`da cereyan eden olaylara karşı tepki ya da duyarlılık gösteriyor mu?
Elbette Çad halkı İslam ümmetinin bir parçasıdır. Bedenin bir organıdır. Peygamber (s.a.v.) efendimizin buyurduğu gibi, ‘Müslümanlar bir beden gibidir. Bir uzuv elem duyduğunda diğer bütün organlar bundan elem duyar.` Biz de ümmetin bir parçası, bir organı olarak elbette Mısır`da, Filistin`de, Libya`da, Mali`de ve Cezayir`de cereyan eden her olaydan etkileniyoruz ve bundan ızdırap duyuyoruz, dert ediniyoruz. O bakımdan biz ümmet için duacıyız. İmkânlarımız yok, gücümüz sınırlı ama dualarımız var. Müslümanların birliği ve huzuru için duacıyız. Elimizden bu geliyor ama Çad halkı vurdumduymaz bir halk değildir. Ümmetin sorunlarıyla doğrudan ilgilenmektedir.
‘ERDOĞAN DAVOS SONRASI KEŞKE ÇAD`A GELSEYDİ`
Türkiye ile Çad arasındaki ilişkiler nasıl?
Türkiye ile Çad arasındaki ilişkiler iyi ama Çad halkı olarak Türkiye`ye karşı çok farklı bir duyguya sahip. Osmanlıdan kalma bir sevgi var ve hala devam ediyor. Çad`da Osmanlıdan beri yer alan Türkiye asıllı aileler var. Mesela Türkiye`nin birçok alanda gösterdiği başarı Çad halkını heyecanlandırıyor. Örneğin Türkiye`nin teknolojik olarak ürettiği bir şey duyulduğunda Çad halkı bunu kendisine addediyor, mutlu oluyor, seviniyor. Mesela Recep Tayyip Erdoğan`ın Davos`taki çıkışı Çad halkını çok heyecanlandırdı. Herkes ‘keşke Erdoğan`ın önce İstanbul`a değil de bize gelseydi de biz de onu bu çıkışından dolayı tebrik etseydik` diye temenni etmişti zamanında. Yani kısacası Çad ile Türkiye arasında çok sıcak ilişkiler var, duygusal bağlar var. Başarı da hüzün de bir kabul ediliyor.
Sayın Salih Ebu Mustafa, verdiğiniz bu değerli bilgilerden ötürü teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.