Helal ve tayyib sertifikalama sistemi ilgili bir açıklama yapan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, helal gıdanın imani bir mesele olduğunu ifade ederek bu sistemin ticari ve ideolojik rekabet meydanı olmadığını belirtti.
“Müslümanlar bu emri sahiplenmelidir”
Bakara süresi 168. Ayetinde Helal ve Tayyib bir yaşamın şart sığasının açıkça belirtildiğine dikkat çeken Dr. Büyüközer, “ Ayette ‘Ey insanlar, bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal ve tayyib olmak şartıyla yiyin; fakat şeytanın adımlarına uymayın! Çünkü o sizin açık bir düşmanınızdır.` buyurulmuştur. Onun için özelikle Müslümanlar herkesten çok bu emri sahiplenmelidirler.” dedi.
“Pazarda domates satar gibi Helal Sertifika satılamaz”
Helal Sertifikasının isminden de belli olduğu gibi dini bir gerçeği içerdiğini açıklayan Büyüközer, “ Pazarda domates satar gibi Helal Sertifika satılamaz, alınamaz. İslam`ın kurallarına ve bilimsel prosedürlere riayet edilmesi son derece önemli bir keyfiyettir.” ifadelerini kullandı.
Helal Sertifikalama kurumlarının hiçbir dini inanca bağlı olmayan, rutin kalite sertifikalama çalışmaları yapan kurumlar gibi olamayacağını belirten Büyüközer, “Eski dönemlerde patronların keyfine göre ürün etiketlerinde basma kalıp olarak yazılan ‘ürünümüzde domuz ve domuzdan yapılmış hiçbir madde içermez` şeklindeki ifadelerin hiçbir inandırıcılığı olmadığı artık bilinmektedir. Bu tür aldatıcı eylemler artık tarihin kara sayfalarında yerini almaya mahkum olmuştur.” dedi.
“Sertifika verilmiş ürünlerde domuz artıklarına rastlanıyor”
Gayrimüslim bazı ülkelerde hayvan kesiminde makineli kesime izin verildiğini, ateist kasaplara göz yumulduğunu, hatta gazla öldürdükten sonra kesilen hayvanlara dahi Helal Sertifika verildiğini söyleyen Büyüközer, bu gibi ülkelerde helal sertifika verilmiş ürünlerde domuzun çeşitli artıklarına bile rastlandığın dikkat çekti.
“Ticari ve ideolojik kaygıyla verilen belgeler Müslümanları üzmektedir”
Yetkisiz, ehliyetsiz, hiçbir bilimsel prosedüre uymaksızın kendi ürettikleri ürünleri kazanması mantığı ile kendi memurlarının hazırladığı, masa başında belge diye verilen kâğıt parçalarının artık hiçbir inandırıcılığının kalmadığını belirten Büyüközer, son olarak şunları söyledi:
“İnandırıcılıkları kalmadığı gibi bu gibi kâğıtlarla takdim edilen ürünlerimizin itibarına da zarar verilmektedir. Bazı İslam ülkesinde kamu veya özel kuruluşlarda da aynı tehlikeli anlayışı görmekten dini hassasiyet içinde olan Müslümanlar üzülmektedir. Yediğimiz içtiğimiz gıdalarımızdaki sağlıksız ve dinen veballi yapılarından kurtulmak için bütün dünyada geliştirilmeye çalışılan Helal sertifikalı ürünlere doğru önemli atılımlar yüreğimizi rahatlandırırken, bu işi de sulandırmaya ve kapitalizmin ekmeğine yağ sürmeye çalışan girişimler bizi üzmektedir.” (M. Zeki Aygur - İLKHA)