Anadilde eğitim ve Kürtçenin ikinci resmi dil olması hakkında İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Kürtçenin resmi dil olması ve anadilde eğitimin önünün açılmasının anayasa değişikliği ile olabileceğini söyledi.
Türkiye`de farklı Kürt siyasal gruplar ile Kürt partiler olduğunu dile getiren Doç. Dr. Vahap Coşkun, “Farklı Kürt partilerinin bazı konulardaki görüşleri birbirinden farklılaşıyor. Örneğin idari yapının nasıl tanzim edileceği konusunda Kürt partileri arasında farklı görüşler var. Ama bazı konular vardır ki, burada Kürtlerin nerdeyse tamamının mutabık olduklarını söyleyebiliriz. Anadilde eğitim konusu Kürtlerin hemfikir olduğu konulardan bir tanesidir. Bugün hangi siyasal görüşten bir Kürde sorarsanız sorun Kürtçenin kamusal hayatta ve eğitim hayatında kullanılması gerektiği konusunda birbirine benzer görüşler ifade edecektir.” dedi.
“Atılan adımlar hiçbir şekilde yeterli değil”
Anadilde eğitimin konusunda eksikliklerin olduğuna vurgu yapan Coşkun, “Evet hükümet 2002 yılından bu yana dil üzerindeki yasakların kaldırılması konusunda bazı adımlar attı. Siyasi propagandanın serbest bırakılması, özel okullarda eğitim alanının açılması ya da devlet okullarında seçmeli dil derslerinin konulması gibi bazı adımlar atıldı. Ama bu adımlar hiçbir şekilde yeterli değil. Anayasanın 42`nci maddesi var. Bu madde, devlet okullarında Kürtçe eğitimin yapılması önünde bir bariyer oluşturuyor. Dolayısıyla bunun bir an önce değiştirilmesi gerekiyor. Yeni anayasa çalışmalarında görüşmeler yapılırken bu konunun açık bir şekilde dile getirilmesi lazım.” diye ifade etti.
“İnsanların kendi dilleri ile her yerde yaşamaları bir hak”
İnsanların kendi dilleri ile her yerde yaşamalarının bir hak olduğuna vurgulayan Coşkun, sözlerine şöyle devam etti: “Anadil mevzuatında dünya literatürüne baktığınızda ‘anadilde yaşama hakkı` diye bir haktan bahsedilir. Bu insanların kendi dilleri ile her yerde yaşamalarını içeren bir hak, gerek eğitimde ve gerekse resmi kurumlarda. Bu konuda İki türlü adım atılabilir. Birincisi, dediğimiz gibi eğitimin önündeki bütün engellerin kaldırılması, kamusal alanlarda özellikle devlet okullarında anadilde eğitimin verilmesinin mümkün hale getirilmesi. Bunun yol ve yönteminin nasıl olacağı ise daha sonra tartışılır. Buna ilişkin olarak dünyada çok sayıda model söz konusudur. En fazla tercih edilen modeller hem anadilde hem de devletin resmi dilinde eğitim veren karma bir modeldir.”
Kürtçenin resmi dil olmasının ciddi bir gereklilik olduğunu ifade eden Coşkun, “Bu kaçınılmaz bir şekilde anayasal değişikliği gerektiriyor. Ben özellikle bölgede Kürtçenin ikinci resmi dil olmasının ciddi bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Bu konuda yasal mevzuatın değişmesi ve Kürtçenin resmi dil olması gerekiyor.” dedi. (M.Hüseyin Temel – İLKHA)