TÜYAP Kitap Fuarı, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece`de 7-15 Kasım tarihleri arasında “Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak” temasıyla düzenleniyor.  

Bu seneki onur konuğu ülke Romanya ki bu ülke standında Romanya edebiyatı ve kültürü tanıtılıyor dahası bu kapsamda söyleşi, panel, şiir dinletileri, müzik dinletisi, yayıncılarla profesyonel buluşmalar ve çocuk etkinlikleri düzenleniyor. Bunların detaylarından bahsetmeyeceğim. Meraklıları zaten biliyordur.

Fuarın zihniyetini aşikâr kılan bir şey üzerinde duracağım. Yıllar evvel TÜYAP rezilliğinden bahsedilen yazılar kaleme alındı: Daha önceki senelerde daha nitelikli olduğu fakat yıllar geçtikçe karnavala bürünmesinden dolayı kalitesinin giderek düştüğü söylendi.

Aslında meselenin başka boyutları da var. Ayık bir zihni gerektiren okuma yazmaya dayalı olan kitabın fuarının alkolle gündeme gelmesi gibi bir durum var ki bu başlı başına büyük bir problem. Fuarı katılan yayıncıların standına bir şişe şarap bırakmak inadına bir dayatma olsa gerek. Evet, yanlış okumadınız, TÜYAP katılan yayıncıların standına bırakıyor bunu.

TÜYAP Kitap Fuarı organizatörleri, bu ‘hediye` tercihleriyle fuara katılan ‘başka` yayıncılarla aralarına aşılmaz bir duvar örmüş de oluyor. Diğer yayıncıları paydaşı olarak görme nezaketinden uzak tavırlar sergilemek bu açıkçası.

Oysa en basitinden “müşteri memnuniyeti” esas alınsa farklı etkinlikler üzerinden yayın dünyasını aynı gecede bir araya getirmesi mümkün olabilir. Fakat TÜYAP, her nedense bu tür farklı “incelikli” fikirler geliştirmek yerine fuara katılan muhafazakâr/İslâmcı yayıncıların stantlarına açılış “şerefine” bir şişe şarap bırakarak görgüsüzlüğünü dayatmayı tercih ediyor.

Hâlbuki fuar, yayıncılık sektöründe olan, kitap çıkaran, kültür işleri ile meşgul insanların bir araya gelmesi ve okuyucuyla buluşmasıdır. Son kertede hedefi, gayesi budur. Fuarlar toplum tarafından kabul görmüş yayıncıları “kucaklayıcı” olmalı; onların hassasiyetleri ile arasına set çekmemeli. Hele ki TÜYAP dediğimiz, Türkiye'nin en büyük kitap fuarı adını taşıyan bir oluşumun, daha baştan böylesi bir tutum ve tavırla hareket etmesi gerekir. Lakin onlar bu şekilde davranmıyor.

Bu bir bakıma TÜYAP`ın yayıncıların tümünü kucaklamakta ciddi zorluk çektiğinin işareti. Gözlerini ‘şarap` bürümüş işte hepsinin, diyesi geliyor insanın. Yayıncıya verilen değer anca bu kadar olur işte! Diğer yayıncıları onların hassasiyetlerini görmezlikten gelmek, böyle bir şey yokmuş gibi davranmak büyük bir saygısızlıktır.

Bana göre fuar böyle olmamalı. Paydaşlarını sadece metrekare üzerinden para ödeyen ‘müşteriler` haline dönüştürmemeli TÜYAP organizatörleri. Görünüşe bakılırsa maalesef bunu akıl edemeyecek kadar acizler.

Kokteyller, yemekler ve törenlerle de anılan TÜYAP`taki alkol dayatması, Semih Poroy`un geçen hafta Cumhuriyet Kitap ekinde yayımlanan “Feklavye” çizgisinin sadece fuar ziyaretçileri için değil; yazarlar ve kültür dünyasının ‘beyazlar`ı için de geçerli olduğunu akla getiriyor.

Dünyabülteni