“3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası” münasebetiyle Diyarbakır il Sağlık Müdürlüğü tarafından Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi’nde bir panel düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Mehmet Sait Avar, Diyarbakır İl Müftüsü Burhan İşleyen, Prof. Dr. Kendal Yalçın, Prof. Dr. Orhan Ayyıldız, Yrd. Doç. Dr. Veysi Bahadır, Op. Dr. Nurettin Ay, Op. Dr. Selahattin Balsak ve Dr. Tufan Ertop katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Diyarbakır il Sağlık Müdürü Mehmet Sait Avar, şunları söyledi: “Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırayla eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ ve doku alınabilir. Aksine bir vasiyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alınabilir. Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirtmişse organ ve doku alınamaz."
“Türkiye'de 147 bin 509 kişi organ bağışında bulundu”
Diyarbakır'da bin 873, bölge genelinde 7 bin 302 Türkiye'de ise 147 bin 509 kişi organ bağışında bulunduğu anlatan Avar, Türkiye’de 22 bin 108 böbrek, 2 bin 188 karaciğer, 605 kalp, 48 akciğer, 3 bin 37 kornea ve 263 pankreas hastasının organ nakli beklediğini belirtti.
İslamiyet’in organ bağışına bakışı konusunda kürsüye çıkan Diyarbakır İl Müftüsü Bilal İşleyen de organ naklinin caiz olabilmesi için bir takım şartların yerine getirilmesi gerektiğini belirtti.
İşleyen, “Organ naklinin şartlarından biri zaruret hali doğmuş olmasıdır. Yani keyfi, estetik, güzelleşme ve benzeri amaçlarla değil, hayati bir durumun söz konusu olması, bu konuda uzmanların ve doktorların da kanaatinin olması gerekmektedir. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken en önemli şartlarından biri belki de budur. Organın alındığı takdirde kişinin hayatını devam ettiremeyeceği şekilde gerçekleştirilen nakil caiz değildir.” dedi.
“Bir insanın hayatını kurtarmak bütün insanlığa hayat vermek gibidir”
Diriden diriye organ naklinin caizliği konusuna da değinen İşleyen, “Karaciğer organını bağışlayacak kişinin hayatını sürdürmesi zorlaştırmıyorsa, bu nakilde bir sakınca yoktur. Çünkü karaciğer kendi kendini yenileyebilen bir organdır. İki böbreği çalışmayan birisine böbreklerden bir tanesini vermek de caizdir.” ifadelerini kullandı.
Ani ölümü gerçekleşen bir insanın, birinci dereceden olan yakınlarının organ naklini onaylamasında sakınca olmadığını belirten İşleyen, “Bağışlanacak organ ve doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınamaz. Ücretle böbrek satmak, karaciğer ya da başka organlarının satmak kesinlikle haramdır.” diye belirtti.
Bir insanın hayatını kurtarmak bütün insanlığa hayat vermiş gibi olur ayeti Işığında konuyu ele almak gerektiğine vurgu yapan İşleyen, “Organ bağışının hakikaten insanın sağlıklı bir şekilde hayatını devam ettirmesi açısından önemli olduğunu ve Cenab-ı Hakk’ın nezdinde ecir ve mükâfat beklemeye müsait bir davranış olduğunu da ifade etmek gerekir.” şeklinde konuştu. (M. Hüseyin Temel / Mustafa Kaynak – İLKHA)