Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi`nde 2,5 yılda 83 böbrek nakli ameliyatı yapıldı. Nakil yapılan hastaların 83`ü de normal yaşamlarına devam ediyor.

“Temmuz 2013`te hastanemizde organ nakillerine başladık. Üç cerrah ve dört nefrolog ile çalışıyoruz. İzole bir kliniğimiz var. Bu güne kadar 83 nakil gerçekleştirdik. Nakillerin 5`i kadavradan, 78`i de canlıdan nakil. Nakil yaptığımız hastaların tamamı sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Çalışmayan tek böbrek nakil vakamız yok. Bu bizim için gurur vesilesidir. Dünya literatür ortalaması yüzde 95, burada yüzde yüzlük bir başarı söz konusu.”


Doçent Danış organ naklinin önündeki tek sıkıntının bağış miktarı olduğunu söylüyor.

Sırrı ne?
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi`nde çalışanlar, bir aile ortamı yarattıklarını söylüyor. Merkezde en çok kullanılan kelimelerin başında ‘ağabey` ve ‘kardeşim` geliyor. Kıdeme ve yaşa göre hitap şekilleri böyle; hastalara da aynı hitap tarzı ve yaklaşım sergileniyor. Doçent Dr. Danış`a göre birimlerinin sırrı bu.

“Çok iyi ve çok uyumlu bir ekibimiz var. Ailemizden çok burada birlikte vakit geçiriyoruz. Zaten bir aile sıcaklığı var burada ve bu hastalarımıza da geçiyor. Bu ilişki operasyon tamamlandıktan sonra sürüyor. Hastalarımızda cep telefonlarımızın numaraları var. Gecenin bir yarısında arayıp şikâyetlerini iletebiliyorlar. Ya müdahale ediyoruz veya uzaksa belli merkezlere yönlendirerek yanlarında olduğumuzu hissettiriyoruz. Yaşadığımız duygusal tatmin birimimizin başarısı ile çok ilgili. Nakil yapıldıktan sonra uzman bir hekimimiz başından gece gündüz ayrılmaz. Hasta kendini güvende hissederek moral ve motivasyonunu yüksek tutar, hekimimiz de olası bir komplikasyonda zaman kaybı olmaksızın müdahale eder.”


Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezi'nin sırrı hastaya yakın takip.

Nakil için Batı illerine gidişler azaldı
Diyarbakır`daki organ nakli merkezinde yapılan ameliyatların önemli bir bölümü Yeşil Kart adı verilen ‘Genel Sağlık Sigortası`na dâhil. Danış, "Böyle merkezler sayesinde şimdi cebinde dolmuş parası dahi olmayan insanlar nakil yaptırabiliyorlar" diyor. Günetdoğu Anadolu Bölgesi'nden Batı illerine organ nakli göçü bu merkezin açılmasının ardından azalmış durumda.


Operatör Nurettin Ay nakilden sonra hastayı yalnız bırakmadıklarını söylüyor.

‘İş nakilden sonra başlıyor`
Operatör Nurettin Ay Diyarbakır`daki ekibin genç üyelerinden. Organ nakli ameliyatlarında esas meselenin operasyondan sonra başladığını belirterek gösterdikleri özenin önemine vurgu yapıyor.

“Bizim sırrımız iyi takip. Ameliyattan sonra bir an için bile hastanın yanından ayrılmıyoruz, taburcu olduktan sonra da hep hayatında oluyoruz. Gelişebilecek her türlü durumda direkt müdahil oluyoruz. Organ nakillerinde sıkıntı nakilden sonra başlıyor. İşin başarıyla sonuçlanması tamamen bu takibe bağlı.”


Organ bekleyen hastalar yıllarca makinelere bağlı yaşamak zorunda kalıyorlar.

‘28 bin 254 kişi organ bekliyor`
Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye`de 28 bin 254 hasta organ nakli bekliyor. Ramazan Danış organ bağışının yetersiz olmasının en büyük sıkıntıları olduğunu belirterek, ‘Can verecekken toprak oluyor` diyor.

“Bölgemizde 869 kişi böbrek, 305 kişi karaciğer, 450 kişi de kornea bekliyor. Tüm Türkiye`de 28 binin üzerinde hasta organ bağışı bekliyor. Bir örnek verecek olursak bölgedeki 13 ilde toplam 681 beyin ölümü gerçekleşmiş ve sadece 63 kişi organlarını bağışlamış bu kişilerden. Eğer beyin ölümü gerçekleşenlerin yarısı bağışlamış olsaydı bugün organ bağışı sırasında hiç kimse kalmazdı. Şu anda sadece bizim merkezimizde organ bağışı beklemek için sıraya girenlerin sayısı 223 kişi.”

Neden bağışlanmıyor?
Ankara Böbrek Koordinasyon Merkezi`nin 2010`da yaptırmış olduğu araştırma organ bağışı önündeki engelleri şöyle sıralıyor. Yüzde 38 ile ilk sırada sosyokültürel nedenler var. İkinci sırada, Diyanet İşleri'nin tüm açıklamalarına rağmen organ bağışlamanın dinen günah olduğu yanılgısı var. Vücut bütünlüğünün bozulmaması nedeni yüzde 11,7 ve Beyin ölümüne inanmama yüzde 10.

Kaynak: Al Jazeera