Bir ara üstümüzdeki hücreler boşalmış, kısa bir müddet geçtikten sonra tekrar dolmuş, buraya yeni bir mahkûm gelmişti. Yeni gelen mahkûm kendi hücresine geçtiği sırada biz havalandırma da voltamızı atıyorduk. Üst kattan bizi ve volta attığımız havalandırmayı rahatlıkla görebiliyordu. Birden üst kattan bize seslenerek Selamun Aleykum dedi. Aleykum Selam diyerek salamını aldık. Kanaatimce dış görünüşümüzden ve şekli şemalimizden beni ve yanımdaki arkadaşımı pkk`lı mahkûm zannetmiş olacak ki, bizimle arayı yapmak sempatik ve şirin görünmek maksadıyla balıklama lafa dalıp “Ez Gerillame, ez Gerillame (Ben gerillayım, Ben gerillayım) diye seslendi. Bizde biraz şaşkınlıkla ne gerillası diye sorduk. Abi dedi. Dağ gerillası, dağ gerillası” ben o sıra yeni traş olmuştum sadece bıyıklarım vardı. Arkadaşımın ise, yüzünde bir çırpıda rahatlık sayılabilecek birkaç tüyü vardı. Muhtemelen bu sebeple bizi pkk`lı sanmıştı. Tabi o ara bir arkadaş da havalandırmada değildi, içeride oturuyordu. Aksine bu içeride oturan üçüncü arkadaşımızın sakalları neredeyse göğsüne kadar uzamıştı. Başında da ayrıca külahı vardı. Biz üst katta yeni gelen mahkûmla söyleşirken bu sakallı – külahlı arkadaşımız da merak edip dışarı çıktı. Dış görünümü Çeçen mücahitlerini andırıyordu. Üst kattaki yeni gelen mahkûm onu görünce şoka girmişti ki, hemen soruverdi, “Abi siz neysiniz” yani suçunuz ne, hangi davadan içerdesiniz biz de “Hizbullah`tan yatıyoruz” dedik. Kısa bir şokun ardından durumu kurtarmaya çalıştı ve dedi. “Abi benim üç yolum var, biri Hizbullah, biri Pkk, biri de Kapkaç (Cezaevine kapkaçtan gelmişti). Hemen gazetelerden kopardığı belli olan Çeçen mücahitlerinin foto ve resimlerini bize gösterdi. Bu şekilde bizi ikna etmeye çalıştı. Bu arkadaş üstümüzde bir – iki gün kaldı ve sonara başka koğuşa geçti
GÜRSEL ALDEMİR