Filistin İntifadası daha önce Araplardan gerçek manada bir lojistik destek almadı. Bu devletlerden bazı kesimlerin yaptığı mali yardımların dışında ciddi bir maddi destek de yok. Bununla birlikte Arap dünyasında intifadayı destekleyici haber, makale ve yazıların çıktığını gördük.

Ancak Ekim ayı başında başlayan “Bıçak İntifadası”nda böyle bir destek de görmedik. Üçüncü intifadada bazı Arap yazarların destek yerine Filistinlileri açık açık eleştirip işgal rejimini desteklediklerine de şahit oluyoruz.

Bunun ötesinde bazı televizyonlarda feda eylemlerini saldırı, eylemi yapanları da saldırgan; buna mukabil işgalcilerden öldürülenlere neredeyse şehitlik vasfını yakıştıracak haberler gördük ve duyduk.

Burada sorulması gereken soru şu: Arap rejimleri neden Filistin`de intifada istemiyor? Daha doğrusu var gücüyle neden onunla savaşıyor?

Masaların altından sızan haberlere göre, Siyonist işgal rejimiyle güçlü ilişkileri olan bazı Arap liderler Mahmud Abbas`tan Netanyahu`nun çağrısına olumlu yanıt verip, olayların kontrolden çıkmasını engellemesi için baskı kuruyorlar.

Siyonist işgal rejiminde yayın yapan Kanal-2 Televizyonu konuyla ilgili olarak verdiği haberde, uluslararası çevrelerle bazı Arap ülkelerin işlerin kontrolden çıkmasını engellemek ve süreci Ekim öncesine geri çevirmek için saat başı görüşme yaptıklarını belirtti. Kanal-10 Televizyonu, Netanyahu`nun ilgili çevrelere Mescidi Aksa`nın bölünmesiyle ilgili kararından vazgeçmeyeceğini ilettiğini de hatırlattı.

İsrail`in olayları bastırma ve sükûnet ve huzuru yakalamasında bir çıkarının olduğunu biliyoruz. Peki, Arapların bunda ne çıkarı var? Biraz geriye gidersek, Arap rejimlerinin Arap Baharı`nı mezara sokmak için ne kadar yatırım yaptıklarını ve baharı kanlı mevsime dönüştürdüklerini hatırlarız.

Arap Baharı`nın yaşandığı ülkelerde gençlerin başlattığı devrimi kuşatmak için dolarlar dağıttılar. Bu rejimler kendi halkları lehine bir adım atmazken, tanklarını meydanlara indirdiler ve devrimcilerin kafalarını ezdiler. Ezilmekten kurtulanları ise zindanlara doldurdular. Ölenler kadar yaralanan, zindana atılanlar oldu. Rejimlerin yaptıkları zulüm ve baskılar sonrasında halkın artık geleneksel uykuya daldığından emin olduğu bir dönemde Mescidi Aksa ve Filistin halkı insanları uyandırmaya başladı. Baharı kış uykusundan uyandırdı. Dolayısıyla Kudüs ve diğer Filistin bölgelerinde başlayan uyanış, baharın kapılarını bir daha gelmemek üzere kapatmaya çalışan bu insanların uykusunu kaçırıyor.

Siyonist işgal rejiminin bütün ceberut ve barbarlık yöntemleriyle ve askeri gücüyle başaramadığını Arap rejimlerin başarması mümkün değildir. Zira Arap Baharı`nın kor ateşi hâlâ külün altındadır. Çünkü Arap Baharı`nı oluşturan nedenler halen yerinde duruyor. Bazı rejimlerin ağır baskıları bunları daha da güçlü hale getiriyor.

Bu satırları yazan biri olarak 22 Mart 2015 tarihinde yazdığım makalede “Ümmet tağutlardan, katillerden, casuslardan ve hainlerden kurtulup özgürleşmeden Filistin özgürleşmez. Filistin`in özgürlüğü için çakılacak bir kıvılcım bütün ümmeti özgürleştirecek sürecin anahtarı olacaktır” demiştim.

…….

Filistin Baharı`nın veya “Bıçak İntifadası”nın neler doğuracağı önemli değildir. Bu bizi ilgilendirmiyor. Durum bildiğiniz gibi de değil. Çünkü şu an olup bitenler çok önemli ve hayati önem taşıyor.

Çünkü bu kahraman gençlerin fedakârlık yaparak ve bedel ödeyerek yaptıkları büyük işler bizim aşama olarak belki de çok gecikecek sonuçları beklememize mani oluyor. Filistin sadece Siyonist Yahudiler tarafından işgal edilmemiş. Aksine bu topraklar bütün dünya tarafından; sayamayacağımız kadar Siyonistlere ağlayan ve birçoğu aramızda olan ve bir bir tanıdığımız kişiler tarafından da işgal edilmiş.

Biz hayal dünyasında yaşamıyoruz.

Ümmet tağutlardan, katillerden, casuslardan ve hainlerden kurtulup özgürleşmeden Filistin özgürleşmez. Filistin`in özgürlüğü için çakılacak bir kıvılcım bütün ümmeti özgürleştirecek sürecin anahtarı olabilir.

Kim bilir?...

Hilmi El-Esmer - Filistin Haber