Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl 11-18 Ekim tarihleri arasında kutlanan ve teması “Cami ve Namazla Diriliş” olarak belirlenen “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” Yenişehir Kuba Camisi`nde Mardin İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun`un kıldırdığı namazın ardından başladı.
Kuba Camisi`nde kılınan namazdan sonra cemaate kısa bir konuşma yapan İl Müftüsü Dursun Ali Coşkun, “Kâbe`nin yeryüzündeki şubeleri, Allah`ın evleri olan camilerimiz, Müslümanlığımızın ve istiklalimizin simgesi olarak yükselen huzur, bilgi, birlik ve ibadet mekânlarımızdır.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın çeyrek asırdır Ekim ayının ilk haftasını camilerimizi hayatın merkezine, şehirlerin kalbine taşımak amacıyla “Camiler Haftası” olarak kutladığını dile getiren Coşkun, bu hafta münasebetiyle düzenlenen etkinliklerle toplumsal bir farkındalık ve ortak bir bilinç oluşturulmasının hedeflendiğini kaydetti.
“Cami ve Namazla Diriliş”
Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü; “2011 yılında ‘Cami-Çocuk Buluşması` gündeme taşınmış, çocuklarımızın din gönüllüleriyle tanışması ve camiyle kaynaşması yolunda adımlar atılmıştır. 2012 yılında ‘Engelsiz Cami, Engelsiz İbadet` kampanyası düzenlenmiş, ülkemizde sayıları 8 milyonu bulan engelli vatandaşlarımızın camilere engelsiz ulaşımı yönünde çalışmalar başlatılmıştır. 2013 yılında ‘Cami ve Kadın` teması ile başta abdest alma ve ibadet yerleri olmak üzere camilerdeki kadın mekânlarının iyileştirilmesi için düzenlemelerde bulunulmuş, kadınlarımızın camilerden daha fazla istifade edebilmesi adına pek çok etkinlik gerçekleştirilmiştir. 2014 yılında ‘Cami ve Gençlik` teması çerçevesinde geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin camilerle irtibatını kuvvetlendirmek için yola çıkılmış, ‘Geç Kalma, Genç Gel` denilmiştir. Bu yıl ise dinimizin direği olan namaz ibadetine olan ihtiyacımızı daha yüksek bir sesle dile getirmek ve camilerdeki cemaatsizlik sorununa hem bireysel hem de toplumsal açıdan dikkat çekmek amacıyla Camiler Haftasının teması ‘Cami ve Namazla Diriliş` şeklinde belirlenmiştir.”
“Camiler çoğalırken cemaat azalıyor”
Coşkun gerek Mardin`de gerekse ülkemizin her köşesinde ve yeryüzünün her kıtasında camiler yükseldiğini belirterek, Ancak inşa edilen camilerin potansiyeli değerlendirildiğinde, camilerin dolmadığının altını çizdi.
Coşkun; “Çok az sayıda insan namazlarını düzenli bir şekilde camide cemaatle eda ediyor. Bu durum pek çok sebebin yanı sıra modern şehir hayatının getirdiği bir sorun olarak görülebilir. Kaynağı ne olursa olsun, ortaya çıkan durum göstermektedir ki sadece cami inşa etmek yetmiyor. Kubbenin altını saflarla doldurmak, mihrabın önünde yürekleri buluşturmak, caminin asıl gayesine ulaşmak ve gönüllerin imarı için seferber olmak gerekiyor. Sayıları her geçen gün artan camilere, hassaten fecrin doğuşuyla birlikten akın akın koşacak nesiller yetiştirmek, namazla dirilen ve arınan insanların artması için çalışmak bizlere düşüyor. Çocuklara camiyi sevdirmek, genç kuşakların cami ile irtibatını kolaylaştıran bir gönül diline sahip olmak, cemaatimizle sağlıklı iletişim kurmanın yollarını aramak, bize ait bir sorumluluk olarak karşımızda duruyor.” diye konuştu.
“En Büyük Tehlike Namazı Şekle İndirgeme”
Bugün karşı karşıya kalınan tehlikelerden birin de namazları sadece şekle indirgeme olduğuna dikkat çeken Coşkun sözlerine şöyle devam etti; “İnsanı her türlü münker ve fahşadan alıkoyacak bir namazı eda etmekten uzaklaşmamış bulunmaktayız. İlmihal bilgisinin ötesine geçerek, namazın derin manasını idrak edemeyişimizdir. Samimiyetten mahrum, süresi kısalmış, son ana kadar ertelenmiş, etkisini yitirmiş, solgun namazlarla kendimizi avutmamızdır. Soralım kendimize: Kıldığımız namazlar neden bizi kötülükten ve çirkinlikten alıkoymuyor? Neden bizi merhametli kılmıyor? Neden bizim iyi bir mümin, hayırlı bir Müslüman olmamızı sağlamıyor? Neden bizi örnek bir insan yapmıyor? Neden bizi güzel ahlaka erdirmiyor? Namazsız İslâm salt ideolojiden ibaret kalır. Namaz ibadettir, teslimiyettir, tefekkürdür, zikirdir, duadır, ilticadır, huşu ve hudûdur. Abdest ile her türlü maddi ve manevi kirden arınan bir insan için namaz hayat dersidir. Namazdaki niyet, zihnimizi ve kalbimizi ibadete hazır kılma, varlığımızı Rahman`a sunma dersidir. Namazdaki iftitah tekbiri, dünyevileşmeye sırt çevirme dersidir. Namazdaki kıyam, her gün müminler için bir istikamet dersidir. Namazdaki kıraat ve Kur`an, Cenab-ı Hak ile konuşmaktır, ahitleşmektir. Namazdaki rükû, Allah`tan başkasına eğilmemek için bir derstir. Namazdaki secde bize topraktan geldiğimizi öğreten bir tevazu dersi ve Rabbimize en yakın olma çabasıdır. Namazdaki tahiyyat, Rabbimizle ve bütün müminlerle bir selam ve barış oturumudur. Namazdaki selam, melekleri şahit kılarak huzur-i ilahiden edeple ayrılıştır.”
Yapılan konuşmanın ardından cemaate çeşitli ikramlarda bulunuldu. (M. Salih Keskin – İLKHA)