Hüseyin Kaya / Doğruhaber

HDP eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, agresif kişiliği, robotik duruşu ve mekanik konuşmalarından dolayı dikkati çekiyor.

ESP (Ezilenlerin Sosyalist Partisi) genel başkanlığı yaptı, silahlı bir yapılanma olan MLKP (Marksist-Leninist Komünist Parti) kapsamında yargılandı ve cezaevi yattı.

Yüksekdağ, etnik köken olarak Türk, ideoloji olarak ise bir Marksist`tir. Ama klasik Marksist jargonla konuşacak olursak birçok açıdan revizyonist ve oportünist bir tutum takınmaktadır.

Revizyonist, Marksist ilkelerin yumuşatılması ya da değiştirilmesine inanan kişiler için kullanılır.

Peki ya oportünizm… Onu da Marksist bir yazardan alıntılayalım:

“Marksist literatürde sıkça kullanılan kavramlardan biri olan oportünizm kelime karşılığıyla fırsatçılık anlamına geliyor. Fırsatçı yaklaşımların özellikle kapitalist toplumda yaşamın çeşitli alanlarında ve çeşitli biçimlerde karşımıza çıkan son derece yaygın bir eğilim oluşturduğunu biliyoruz. Siyasi mücadele söz konusu olduğunda da, oportünizm, aslında burjuva partilerden sol örgütlere dek tüm siyasi yapılanmalar içinde karşılaşılabilecek olan, ilkesiz ve hep kendi çıkarına yontan fırsatçı politika tarzını anlatıyor.” (E. Çağlı)

Şimdi bir daha gelelim bu kavramların F. Yüksekdağ ile olan ilişkisine.

Marksist felsefe ilkesel olarak “ulus-devlet” ideolojisine son derece tepkilidir ve kendini “Enternasyonalizm” üzerinden tanımlar. Ama mesela F. Yüksekdağ, ideolojik hedeflerini “Kürtler” üzerinden ifade eder, Kürtlerin yapacaklarını ve yapması gerekenleri sıralar.

Sanırım “Revizyonizme” örnek olarak bu yeter. Bir de Ak Parti eleştirisi yapayım derken muhafazakar seçmene seslenişi var ki, oportünist felsefeye yeni ufuklar açacak niteliktedir.

“Bu iktidar onlara haramdır. Kul, hesabını sormazsa iktidar sahiplerine Allah hesabını soracak. Bu haram bir iktidardır, içine kan karışmış, ölüm karışmış.”

Belki bazıları bilmeyebilir; ama hatırlatayım ki, Marksistler, materyalisttir ve “din” kavramına karşı büyük düşmanlık beslemektedirler. Örnek mi istiyorsunuz?

Mesela Lenin… Dinin ortadan kaldırılmasında ideolojik çabanın değil şiddet içeren “sınıf mücadelesinin” etkili olacağını söyler:

“Dine karşı mücadele, soyut ideolojik bir vaazla aynı kapıya çıkmasına izin verilmemelidir; bu mücadele, dinin sosyal köklerinin ortadan kaldırılmasına yönelik sınıf hareketinin somut pratiğiyle bağıntılandırılmalıdır.” (Lenin, İşçi Sınıfının Din Konusundaki Tavrı Üzerine, Seçme Eserler, Cilt:II)
Şimdi verileri yan yana koyun, ne göreceksiniz?

Marksist-Leninist düşünceye iman etmiş biri Marks`a rağmen “ulus-devlet”ten söz ediyorsa revizyonist; Lenin`in görüşlerine rağmen “Kul”, “Haram” ve “Allah” gibi dine ait kavramlarla siyaset yapıyorsa oportünist olmaz mı?

“Hayır, öyle değil” diyorsanız, buyurun bu siyasete siz bir isim verin, ben yoruldum.