Türkiye`deki toplumsal provokasyonlar tarihinde 2014`ün 6-7-8 Ekim günleri müstesna bir yere sahiptir. PKK ve HDP`nin örgütlediği bu kirli tezgâh sadece devlete ve sivillere ait mala mülke tasallutla değil 50`den fazla insana karşı canavarca hislerle işlenmiş seri cinayetlerle sonuçlandı. Okullar, yurtlar, kurslar, halk otobüsleri, belediye binaları hatta müze ve ambulanslar dahi kundaklanıp yakıldı, marketler ve işyerleri yağmalandı. Devletin güvenlik güçleri üç gün boyunca kenara çekildi. Şehirler ve toplum, hücrelerine kadar barbarlığı kuşanmış PKK ve HDP kadrolarına terk edildi ne yazık ki.

Rojava-Kobani üzerine ürettikleri yalanlar ve kara propagandalar üzerinden PKK ve HDP`nin özelde Kürt bölgeleri ama genel olarak bütün Türkiye`de çok büyük bir hedefe yöneldiğini söyleyebiliriz. PKK-HDP öylesine büyük bir hedefe yöneldi ki kendi örgütsel ağırlıklarından da hitap edebilecekleri toplumsal tabandan da çok çok büyük bir hedefi ele geçirmeye soyundular. 6-8 Ekim Kobani provokasyonu, hedefleri itibariyle6-7 Eylül, Çorum, Maraş, 1977 Taksim, Gazi ve Gezi Parkı olaylarıyla paralel ama tahribatları bakımından onlardan daha güçlü bir dalgaydı. Hem şiddetin derinleşme ve yaygınlaşma trendi hem de siyaseti ve toplumu yeniden ipotek altına sokma imkânları açısından son derece yıkıcı bir hamleydi.

BARBAR KİTLENİN SERİ CİNAYETİ 

PKK-HDP kadroları işlediği binlerce suçu 6-8 Ekim Kobani provokasyonuna sığdırmayı başardı. Bu binlerce suç içerisinde bayram münasebetiyle ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtmakta olan Yasin Börü ve üç arkadaşının vahşice katledilmesi hepsinden ayrı bir yere sahiptir. Diyarbakır Bağlar`da 16 yaşındaki Yasin Börü ile birlikte kurban eti dağıtan Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökoğuz isimli gençlerin işkence edilerek katledilme sebebi çok basit ve netti: Hüda-Par üyesi-gönüllüsü olmak! Eğer ruh sağlığınız el verirse Yasin Börü ve arkadaşlarını linç eden PKK-HDP`li kitlenin nasıl da canavarca hislerle dolup taştığını okuyabilirsiniz.

Kana susamış bir güruh tarafından adice kovalanan, kıstırıldıkları evde delik deşik edilen, apartmandan aşağıya atılan, üzerinden araba ile geçilen ve ardından üzerine benzin döküp yakılan gençleri ne acıdır ki kimi kadınlar zılgıt çekerek izliyordu. Vahşet tablosunun en azından bir kısmı sesli ve görüntülü olarak kaydedilebildi. Katilleri ve yardımcılarını yargılayıp cezalandırmak üzere mahkemelere teslim edilen bu linç görüntüleri son derece önemlidir. 

İşlenen cinayetin mahiyetini kavramak açısından Yasin ve diğer gençlerin sığındıkları evin sahibi olan (L. O.) adlı kadının mahkemeye verdiği ifadenin şu kısmını okumak dahi yeterli olur. L.O.`nun ifadesinde linçe girişen PKK-HDP`li güruhun oluşturduğu tablo şöyleydi: “Saldıranlar altı kişi vardı ve yüzleri kapalıydı. Ellerinde tam olarak ne olduğunu görmedim ama birinin elinde balta vardı. Çok iyi hatırlıyorum. Hatta içeri girerek elini duvara vurmuştu. Kanlı olduğu için ben anladım onlara bir zarar vermişler diye. Sonra odayı aradılar. Karyolanın altına baktılar. Her yer kandı. Anlatılmaz bir şekilde. Denizde köpek balığı saldırır ya, kan olur aynen o şekildi. Ceset yoktu. Ben yaralamışlar götürmüşler sandım. Herkes ‘Binayı boşaltın, binaya saldırabilirler` dedi. Aşağı inmemizle baktım ki cesetler yerde, üç tane ceset. Riyad`ın cesedi aşağıdaydı. Hasan ve Hüseyin`in aşağıdaydı.”

KÖPEKBALIKLARI DARBE PEŞİNDE

Yasin Börü ve genç arkadaşlarının katilleri tam da olayların yıldönümünde, bugün Ankara`da 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yargılanmaya başlanacak. Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır`dan Ankara`ya alınan dava sadece katledilen gençlerin ailesi ve Hüda-Par camiası açısından önemli değil. Bu dava, insanlığa karşı işlenmiş iğrenç bir organizasyonun yargılandığı davadır. Bu davaya sahip çıkmak karanlık cinayet şebekeleriyle hesaplaşmak kadar toplumun adalet ve özgürlükle temellendirilmiş geleceğine sahip çıkma mücadelesidir.  

Bugün görülecek davada 26`sı tutuklu 34 sanık için “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan dörder ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozdukları” iddiasıyla birer olmak üzere, beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Ancak Yasin ve diğer gençlerin kanını döken canileri örgütleyen, insanlık düşmanı canice bir ideolojik eğitime tabi tutan, şehirlerde terör estirmesi için görevlendiren üst kadroları yargılamadan bu türden provokasyon ve linçlerin önü alınamaz. 6-8 Ekim tarihlerinde şehirlerde topluma karşı işlenen ağır suçları organize eden hiç şüphesiz PKK ve HDP kadrolarıydı.

Yasin Börü ve arkadaşlarının katledildiği evin sahibi (L.O.)`nun isabetle belirttiği üzere masum insanlara “köpek balığı” gibi saldıran, konutları yağmalayan hatta öldürdükleri kişilerin üzerlerindeki değerli eşyaları dahi çalarak “nitelikli hırsızlık”larını sergileyen bu çeteleri üreten-örgütleyen ve şehirleri istilaya teşvik eden kaynak tamamen kurutulmalı. Çünkü bu barbar çeteler, cinayet ve hırsızlık gibi karakterleriyle insanlığa karşı suç işlemekten asla vazgeçmezler.

Yeniakit