Mina'da şeytan taşlama sırasında çıkan izdihamla ilgili İlke Haber Ajansı`na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Sosyolog Müfit Yüksel, Suudi yönetiminin sadece kendi güvenliğini merkeze alarak hacda düzenleme yaptığını, hacıların ya da umre ziyaretçilerinin güvenliğinin sağlanması için hiçbir şey yapılmadığını söyledi.
Mina`daki faciada ihmallerin olduğunu ve tedbirler alınmadığını belirten Yüksel, “İhmal bilinçli olur veya olmaz. Oradaki yapılaşma o bölgenin bir vahimi, bölgenin tertibi, yolların yapılış şekli, gidiş geliş noktaları, yaya yürüyüş alanları özellikle şeytan taşlama yerlerinde çok ciddi olarak bir tanzim hataları vardır. Yolların tanzimi, düzenlenmesine ilişkin bir kere gidiş geliş yolların tespit edilmesi, birbiriyle çakışmamaları gibi hususlara riayet edilmiyor. Acil durumlar için insanların kaçış alanı olması gerekiyor. İnsanlar en ufak bir kargaşada adeta gölete atılan bir taş gibi ilk dalgası küçük olur ikinci, üçüncü halkalar daha büyük olur etkisi daha fazla olur. Dolayısıyla binlerce kişi böyle bir durumda birbirini ezebiliyor. Buna dair hiçbir tedbir yoktur.” dedi.
Suudi yönetiminin sadece kendi güvenliğini merkeze aldığını ifade eden Yüksel, “Suudi Arabistan sadece kendi güvenliğini merkeze alarak Hacda tertip ve düzen kurmuştur. Hacıların ya da umre ziyaretçilerinin güvenliğine ilişkin olarak ciddi hiçbir şey yok. Sırf otorite olarak devlet olarak kendi güvenliğini sağlamak ve kendi güvenliğini için merkezli bir güvenlik şebekesi oluşturmuştur. Suudi vatandaşların dışında güvenlik görevlisi yok orada 1 milyondan fazla Mısırlı, Bangladeşli, Hindistanlı çalışan var. Bu çalışanlardan hiçbiri güvenlik görevlisi olarak görevlendirmiyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Tüm mukaddes topraklar yok edildi”
Harem-i Şerif`te inşaat ve alışveriş merkezleri yapılmasına da tepki gösteren Yüksel, insanların oraya alışverişe değil ibadet etmeye gittiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan inşaatlar, yoğun betonlaşma zaten boğuyor insanları. Büyük alışveriş merkezleri kuruluyor. İnsanlar oraya alışverişe gitmiyor, ibadete gidiyorlar. Ama sürekli lüks tüketime yönelik olarak büyük alışveriş merkezleri yapılıyor. Harem-i Şerif`te 60 - 70 yıldır inanılmaz bir tahribat altındadır. Tüm mukaddes topraklar yok edildi. Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve peygamber efendimizi hatırlatacak bütün tarihi nişaneler şirk ve cahiliye parantezi altında yok edildi. Yerine AVM`ler, gökdelenler dikildi. Orası artık New York`a, Dallas`a benziyor, böyle bir şey olmaz. İslam şehirleri oralara benzememelidir. Orası yoğun bir betonlaşma şehri olmuş, oralara gittiğinizde kendinizi sanki bir Amerikan şehrinde görüyorsunuz. Manevi şeyleri hatırlatacak hiçbir nişane bırakılmamış, Kâbe`nin kendisi hariç hiçbir şey kalmamış orada.”
“Suudi yönetimi hacı ve umre ziyaretçilerine önem vermiyor”
Suudi yönetiminin hacı ve umre ziyaretçilerine önem vermediğini belirten Yüksel, “Hacıların kayıp olmaları bir faciadır. Orada bir tane kayıp bürosu yok, dolayısıyla olaylara böyle bakıldığında buradan da anlaşılacağı gibi hacılara ve umre ziyaretçilerine hiç önem verilmediği görülüyor. Yine herhangi bir hastalık durumunda da yeterli kapasitede hastaneler yok, bundan dolayı birçok ülke, hastalarını kendi ülkelerine götürüyor. Suudi Arabistan başka ülkelerden de destekte istemiyor. Çok fazla hacı gönderen ülkeler var Endonezya, İran, Türkiye gibi ülkelerden yardım istemiyor. Kendi ülkesindeki geleneği İslam olarak görüyor. Hiçbir ülkenin yardımını istemiyor.” dedi.
Mina'da meydana gelen faciaya Suudi Arabistan Kralı Salman'ın oğlu Prens Muhammed bin Salman'ın neden olduğu iddialarını hatırlatan Yüksel, “Protokol şahsiyetlerin şeytan taşlama alanına gelirken alanın boşaltılması nedeniyle de izdihamlar maalesef sürekli oluyor. Orası ciddi itiş kalkışların, izdihamların yaşandığı yerdir. İzdiham sadece bir prensin oraya gelmesiyle değil, her sene hac mevsiminde şeytan taşlama yerlerinde belli şahsiyetler geldiği zamanlarda meydana geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Suudi yetkilileri son derece laşka davranıyor”
Cemerat`ta (şeytan taşlama yerleri) bazı kapıların kapalı tutulduğu bilgilerinin ellerinde olduğuna dikkat çeken Yüksel devamla, “İhmallerin olduğu açıktır. Suudi yetkilileri son derece laşka davranıyor. Suudi güvenlik görevlileri dakik davranıyorlar bir şey dediler mi anında yapılmasını istiyorlar muhtemelen orda da aynı şey olmuştur. Demirli bir kapı açık tutulması gerekirken kapalı tutulmuş. Kapıyı açmayı unuttuklarını söylemişler. Bu kapı açık olsaydı oradan bir kaçış yeri olacaktı.” ifadelerini sözlerine ekledi.
İzdihamda vefat edenlerin üst üste istiflendiğini dile getiren Yüksel, net rakam vermekten kaçınıldığını ancak oradaki doktorların, 2 bin kişinin hayatını kaybettiğini söylediklerini kaydetti.
“Mukaddes beldeler yok ediliyor”
Suudi yönetimi istediği binayı yaparak oradaki tüm tarihi eserleri yok etiğini söyleyen Yüksel, “Mekke`de, Medine`de tepeler ve küçük kayalıklar var, bunlar ortadan kaldırılıyor. Son yıllarda da mukaddes miras olan Ebu Kubeys tepesi ortadan kaldırdı. Kudüs`te İsrail Mescid-i Aksa`nın altında bir tünel açıyor. İslam dünyası sokaklara çıkıyor, eylemler yapıp, kınıyor. Suudi Arabistan burada kaç tane tünel açtı hiç kimse ‘Sen bu tünelleri niye açıyorsun demedi, Beni Haşim Mahallesini nasıl yok ediyorsun, Hz Peygamber`in evinin bulunduğu mahalleyi, sokağı nasıl yok edersin` demiyor.” dedi. (Mustafa Kaynak /M. Hüseyin Temel - İLKHA)