5 Ekim Pazartesi günü Ankara`da görülecek olan Yasin Börü ve arkadaşlarının dava duruşması öncesi bir basın açıklaması düzenleyen Hukukçular Birliği, katillerin ve azmettiricilerin gerekli cezaya çarptırılmaları için mücadele edeceklerini açıkladı.
Yasin Börü`nün avukatı Murat Sadak`ın da katıldığı basın açıklamasını HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, Gazeteci Halime Kökçe, çok sayıda avukat ve basın mensubu da takip etti.
Barışı dilinden düşürmeyenlerin nerede durduğu tüm kamuoyunun malumudur
Tüm ahlaki ve etik değerlerin ötesinde toplumun dindar dinamiklerinin yaftalandığı, suçlandığı bir yapıyla karşı karşıya kalmış bulunduklarını ifade eden Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı, “Bu bakımdan ülkenin huzurunu bozan bu yapılara karşı olduğumuzu da tüm kamuoyunun huzurunda deklare ediyoruz. Nitekim bu işlenen cinayet ve katliam gerçekten barış kelimesini dilinden düşürmeyenlere açıkça nerede durduklarını da tüm kamuoyunun huzurunda ilan etmek istiyoruz. Ayrıca şunu da belirtmek isteriz ki her kelimenin arkasında barış, her olayın önünde barış cümlelerini ifade ettikten sonra tüm kamusal alanları ve kamuya ait araçların yakılıp/yıkılıp tahrip edildiği, organize suç örgütlerini görüyoruz. Bu tür yapıların dilinden barışı düşürmemesi de çok manidar ve toplumun üzerinde durması gerekir. Nitekim bir kısım basın mensuplarının da barış cümleleriyle, her türlü savaş, şiddet ve terörü bir mücadele alanı olarak görenleri ‘barış çocukları, sevimli çocuklar` olarak lanse ettikleri de tüm kamuoyunun dikkatlerinden kaçmadığı görülmüştür.” diye konuştu.
Hukukçular Derneği olarak 5 Ekim`de yapılacak duruşmaya müdahil olacaklarını belirten Sarı, Yasin Börü`nün tarafında olarak katillerin gerekli cezayı alması için tüm çabayı sarf edeceklerini ifade etti.
“Masumiyeti görebilmek için zalimi de teşhir edebilmek gerekir”
Yasin Börü ve arkadaşlarının aile avukatı Murat Sadak ise “Yaklaşık bir yıl önce bölgemize yabancı bir vahşet sergilendi. Belki de tarihte ilk olan bir vahşet o topraklarda vuku buldu. Otopsi raporlarını incelediğimizde Yasin Börü ve arkadaşlarının vücutlarında çok sayıda kurşun ve bıçak izlerini gördük. İnsanlar Yasin`i görüyor ama Yasin`in karşısındaki zalimi göremiyor. Masumiyeti görebilmek için zalimi de teşhir edebilmek gerekir. Musa`nın yanında yer almak yetmiyor aynı zamanda Firavuna karşı da durmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Dava sürecinde çok sayıda kişi tahliye edildi
Ekim olayında gerçekleşen vahşetin faillerinin ancak Aralık ayında gözaltına alındığını ifade eden Sadak, “İlk gözaltılar ancak 3 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşmiştir. İddianamede yer alan 26 şüpheli 2014 yılı aralık ayı içerisinde tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. 3 şüpheli, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır. Yaşı 18`den büyük olan 8 şüpheli ise gözaltına alınamamış ve haklarında yakalama emri çıkarılmıştır. Yine haklarında soruşturma yürütülen 8 kişi hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Yaşı 18`den küçük 9 suça sürüklenen çocuktan 6`sı tutuklanmış, 3`ü hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.” dedi.
“Azmettiricilerin, organizatörlerin, tetikçilerin tüm faillerin cezalandırılmasını istiyoruz”
Yasin Börü davasında işleyen süreçle ilgili bilgileri aktaran Yasin Börü ve arkadaşlarının aile avukatı Murat Sadak, “Maalesef bu dosyanın soruşturma aşaması çözüm sürecinin kurbanı olmuştur. Bu vahşiyane eylem, sadece bir kısım tetikçilerin üzerine havale edilerek, olayın asıl müsebbibi ve organizatörü olan HDP ile olayın meydana gelmesinde ihmali olan Diyarbakır Valiliği aklanmıştır. Kovuşturma aşaması hiçbir sürece, konjonktüre kurban edilmemesini istiyoruz. Soruşturmanın derinleştirilerek ve etkinleştirilerek iddianamede yer almayan 6-8 Ekim olayların bütün sorunların, azmettiricilerin, organizatörlerin, tetikçilerin kısaca tüm faillerin cezalandırılmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
“6-7 Ekim`de tüm dindar insanlar IŞİD yaftası ile hedef alınmıştır”
Sanıkların insanlığa karşı işlenmiş suçlardan yargılanması gerektiğinin altını çizen Sadak, “Soruşturma makamı iddianamede, ‘canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme` suçundan sanıkların cezalandırılmasını istiyor. Oysaki 6-7 Ekim olaylarında gerçekleştirilen tüm faillerin TCK, 77. Maddesinde düzenlenen ‘insanlığa karşı işlenen suçlardan` yargılanmaları gerekir. Gerçekten de 6-7 Ekim olaylarında, sadece belli bir camia, örgüt, parti vs. değil; tüm dindar insanlar, IŞİD yaftası ile hedef alınmıştır. HDP ve PKK`nin çağrıları üzerine, bölgenin tüm dindar halkı sistematik olarak hedef alınmıştır.” dedi.
“Gerek PKK/KCK gerekse de HDP/DBP yöneticilerinin hiçbiri soruşturmaya dâhil edilmemiştir”
Soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini de ifade eden Sadak, “Yine halkı sokağa çağıran, azmettiren failler olan gerek PKK/KCK gerekse de HDP/DBP yöneticilerinin hiçbiri soruşturmaya dâhil edilmemiştir. Oysa Selahattin Demirtaş, Zübeyde Zümrüt gibi bazı yöneticiler, olayların azmettiricisi konumundadır. Meydana gelen olaylar öncesinde HDP Merkez Yönetim Kurulu tarafından sokağa çıkma çağrıları yapılmış ve bu çağrılar dağdan inen terör örgütü üyeleri tarafından organize edilerek/yönetilerek adeta emir komuta zinciri şeklinde yönetilmiştir. Yine polis tutanağı ve iddianameden, kitlenin örgütün çağrısı üzerine sokağa indiği anlaşılmaktadır. Murat Karayılan`ın olaylardan sonra ANF`ye vermiş olduğu bir röportajda 6-7 Ekim saldırılarını kendilerinin yaptığını kabul etmiştir. Olayların yıldönümünde görülecek ilk duruşmayla yargı sürecinin tüm yönleriyle bağımsız bir şekilde işletilmesini, maddi hukukun öngördüğü şekilde suçlu olanların suçlarının kanıtlandığı takdirde hak ettikleri cezayı almalarını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. (Erkan Yavuz – İLKHA)