Doğruhaber/Haber Merkezi
1- Gecenin son üçte birinde
Resulullah (SAV)`a “Hangi dua daha çok kabul edilir? Diye sordular. “Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua” buyurdu. (Tirmizî)
2- Ezan okunurken
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “İki şey vardır, asla reddedilmezler. Ezan esnasında yapılan dua ile insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua.(Muvatta)
3- Ezan ile kamet arasında
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez.” (Ebû Dâvûd)
4- Secdede
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim)
5- Farz namazlardan sonra
Resulullah (SAV)`a; “Hangi dua daha çok kabul edilir?” diye sordular. “Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua” buyurdu. (Tirmizî)
6- Yağmur yağarken
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Müslüman kişi için üç vakit vardır, onlarda dua ederse, sıla-i rahmi kıran ve günah olan bir şey talep etmedikçe, kendisine mutlaka icabet edilir: Namaz için müezzin ezan okurken susuncaya kadar, savaşta iki saf karşılaşınca Allah aralarında hükmedinceye kadar, yağmur yağarken kesilinceye kadar.
7- Yolculukta iken
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Makbul olduğunda şüphe bulunmayan üç dua vardır; Mazlumun duası, misafirin duası, babanın çocuğuna duası.” (Ebû Dâvûd)
8- Ramazan ayında
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Ramazan`ın ilk gecesinde cennet kapıları açılır. Her gece sabaha kadar bir münadi seslenir; Günahlarının affedilmesi için istiğfar eden yok mu? Tövbe eden yok mu? Allah tövbesini kabul buyursun. Dua eden yok mu? Cevap verilsin. Kendisi için bir şey isteyen yok mu? İsteği hemen karşılansın.” (Müsned)
9- İftar ederken
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Oruçlunun iftar vaktindeki duası reddedilmez.” (Tirmizi)
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu; “Allah`a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet, ya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun ya da acele etmemiş olsun.” (Buhârî)