Cezaevinde bazı sosyal faaliyetler vesilesiyle mahkûmlar koğuşlarından belli bir süreliğine çıkarılıp mekân değişikliğiyle kapalı spor salonu, atölye, el işi gibi benzeri yerlere getirilip götürülürler. Bununla mahkûmların stres ve gerilimlerini bir nebze de olsa atması sağlanır. Hani derler ya “Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.” O mesele.
Bu münasebetle bizde haftada bir saat spor salonuna, yine haftada yarım gün el işi atölyesine gidip geliriz. Tabi bu ortak alanlarda farklı koğuşlardan gelen değişik insanlarla karşılaşma ve tanışma fırsatımız olur. Bazen 2-3 koğuş ortak alana beraber çıkar ve bu birlik ve beraberlik aylarca devem eder. Bu arada yeni tanıştığımız insanlarla ilişkiler gelişir, muhabbet derinleşir, güzel dostluklar oluşur. İşte bu atölye ve spor faaliyetlerine geliş gidişlerimiz nedeniyle ilgilendiğim ve samimiyet geliştirdiklerime bazı kitaplar verirdim. Bitirdiklerinde eski kitapları alıp, yerine varsa okumadıkları yeni kitaplar verir, kendi çapımda insanlara bir menfaat vermeye, hizmet etmeye çalışırdım. Mahkûmlarla ortak alanlardaki ilişkilerimiz böyle devam ederken, cezaevi idaresi bazı ihtiyaç ve tedbirler nedeniyle, aylarca birlikte gidip gelmekte olduğunuz koğuşu değiştirir. Dolayısıyla bu koğuşta kalan arkadaşlarınızdan ayrılmak durumunda kalırsınız. Benim de başıma bu çok geldi. Daha önce ilgilendiğim, kendisine kitap verdiğim birçok mahkûm vardı. İdare bizi ayırınca onlarla olan irtibatımız kesiliyor, haliyle ilgilendiğim kişilere verdiğim kitaplar da gidiyor. Onlarca kitabım, koğuş değişikliğinden dolayı ilgilendiğim mahkûmlarla beraber gitmiştir. Amacımız, insanların imanına hizmet etmek, hidayetine vesile olmak, insanlara kitap ulaştırmak... Kitabın hesabında değiliz, ancak cezaevinde olmamız hasebiyle her istediğimizde ya da lazım olduğunda kitaplara ve kaynaklara ulaşamıyoruz. Bu nedenle ihtiyacı olan ve yeni tanıştığımız mahkûm arkadaşlara verebileceğimiz kitap kalmıyor. Sonuçta bunlar pek peşine düşmüyoruz.
Mesela yanımda Bilal kardeşimizin yazdığı akıbet romanından birkaç tane vardı. Bu eserler mahkûmlar üzerinde cidden çok olumlu bir tesir bırakıyor, onları etkiliyor, koğuş değişikliği nedeniyle onlarda elden yitip gitmişti. Bu nedenle diyarından 10 Akıbet, 10 tane de Naşit Tutar`ın İman Esasları kitabını tanıştığım yeni insanlara vermek üzere talep etmiştim. Gönderen hayırseverler sağ olsun, kitaplar bir hafta da elimize ulaştı. Ben de ilgilendiğim bazı insanlara bu kitapları hediye ettim, ancak iki tanesini yanımda bıraktım. Bir gün yanımda bıraktığım bu kitapları atölyede bir mahkûma hediye etmeye niyetlenmiştim. Mahkûm elimdeki kitaplardan birinin “Akıbet” romanı olduğunu görünce şöyle dedi. “Abi bu kitap bizim koğuşta var, ben bu kitabı koğuşta yarısına kadar okudum. Korkudan hemen namaza başladım.” Kendi koğuşunda okuduğu Akıbet daha önce koğuş değişikliği nedeniyle kaybolan kitaplarımızdan biriydi. Tabi ki kaybolup giden kitaplarımızın işe yaradığını görmek bizi çok sevindirmişti.
Kıssadan hisse: iyilik yap, denize at; balık bilmezse Halık bilir, yaptığın iyiliği karşına getirir.
GÜRSEL ALDEMİR
BİTLİS E TİPİ KAPALI CEZAEVİ