1 Kasım tarihinde yenilenecek genel seçimlerin güvenliği hakkında endişelerini ifade eden Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Süleyman Erim, silahların gölgesinde yapılabilecek seçimin olumlu sonuçlar doğurmayacağını dile getirdi.

Bölgede yaşanan olaylar nedeniyle seçimlerin sağlıklı bir ortamda gerçekleşmesinin olanaksız olduğu kanaatinde olan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Süleyman Erim, seçimin yapılacağı tarihe kadar da şartların iyileştirileceği inancında olmadığını ifade etti.

“Silahlı insanlar olduğu sürece hiçbir şart altında sandık güvencesi olmaz”

Silahların gölgesinde yapılan seçimlerin halkı kararsızlığa iteceğine dikkat çeken Erim, “Dağın başında uzun süredir silahlı insanlar var. Silahlı insanlar olduğu sürece hiçbir şart altında sandık güvencesi olmaz. Ki önceki seçimlere baktığımızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Çünkü mal ve can güvenliği yok. Halk ne yapacağını şaşırmış. Oy vermeyen vatandaşa çok büyük haksızlıklar yapılıyor. Devletin güvenlik kolu olan sistem, vatandaşın mal ve can güvenliğini koruyamıyorsa, mahkemeler kurulup, çeşitli yol ve yöntemlerle baskı kullanılıyorsa ve devlet buna seyirci kalıyorsa üstüne de şikâyet etme hakkı da yoktur. 1 Kasım tarihinde yapılacak seçim ve bundan önceki seçimler arasında da güvenlik açısından çok ciddi bir farkın olacağını düşünmüyorum. Netice itibari ile iktidar bu bölge de alan hâkimiyetini bırakmıştır. Bu sebeple de sorun gittikçe büyümüştür.” dedi.

Erim, “Ülkemizde pek de sağlıklı seçimler yapılmıyor. Hep sandık sonuçları ve seçmen üzerinden çeşitli sebeplerle iktidarların baskısı olmuştur. İşte, ‘sizin adamınızı işe almayız, yetkili olan bir insanınızı görevden alırız` veya maddi imkânlar teklif edilmek sureti ile seçmen üzerinde baskı kurulmuş, iradesi ile oy kullanması bugüne kadar engellenmiştir.” ifadelerini kullandı.

Çözüm süreci ve gelinen son noktayla ilgili de değerlendirmede bulunan Erim, sözlerine şöyle devam etti: “Tabi çözüm süreci adı altında yapılan çalışmaların müspet yönleri çoktu. Herkes bu kanın durması için gayret sarf ediyordu. Ama netice olarak yasal sınırların aşıldığı bir süreç yaşandı. Vatandaşa zararı dokunanlara yasal işlem yapılmadı. Her ne kadar bugün ki anayasayı tasvip etmesek de, inancımıza uygun değilse de anarşinin olmaması için en iyisi yapılıncaya kadar yasalara herkesin uyması lazım. İktidar partisi bu süreç kapsamında yapılan her şeye seyirci kaldı. Bugünkü olumsuzlukların yapılanlara karşı sessiz kalmaktan dolayı gerçekleştiğini, Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Hükümet yetkilileri de itiraf ediyorlar. Özellikle Sayın Arınç, ‘her şeyden haberimiz vardı` dedi.”

Artan şiddet olayları üzerine de konuşan Erim, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bugün ülkenin yaşadığı sorunların en önemli sebepleri inancımızdan, kültürümüzden, değerlerimizden uzaklaşmaktır. Bunlardan uzaklaşınca da bu durum meydana gelmiştir. Şimdi 2 tarafta da fakir Mehmet fakir Mehmet`i öldürüyor. Zengin çocuğu ölmüyor, işkence ve ıstırap çekmiyor. Bunun giderilmesi için de geçmişteki çözüm süreci gibi değil, makul bir şekilde bu tür örgütler dünya üzerinde nasıl silah bırakmışlarsa, ülkemizde de makul bir şekilde bu işin kurallarına göre oynanması gerekir.” (İLKHA)