Bölgede yaşanan şiddet olaylarında canına ve malına kast edilerek mağdur edilen halkın hukuki haklarının tam olarak anlatılması gerektiğini belirten Av. Yahya Demirkol, halkın yaşadığı mağduriyetlerinin giderilmesi için valiliklerin ve Baroların gerekli yaşanan bu sıkıntılı durumlar hakkında bilgilendirmelerde bulunması gerektiğini söyledi.

Bölge  halkının bir sabah uyandığında evi, iş yeri veya evin önündeki aracının yakıldığı bir durumun söz konusu olduğunu belirten Av. Demirkol, terör veya terörden doğan zararların karşılanması ile ilgili birçok mevzuatın olduğunu, valiliklerin ve baroların şimdiye kadar bu konuda halka gerekli bilgilendirmeyi yapmamış olmasının da büyük bir eksiklik olduğunu söyledi.

Trafik mesuliyet sigortasının trafikte meydana gelen zararları karşıladığını belirten Demirkol, “Birçok insanın KASKO sigortası yok. Sadece mesuliyet sigortası var. Trafik mesuliyet sigortası varsa ve bu şahsın malında bir zarar meydana gelmiş ise bu zarardan dolayı sigorta şirketinin bu zararı karşılaması mümkün değil. Çünkü yapılan bu sigorta sadece trafikte karşı araç sürücüsünün meydana getirdiği zararı karşılar.” diye konuştu.

“KASKO olduğu halde ödeme yapılmazsa dava açılabilir”

Terör ve terörden doğan zararların karşılanması ile ilgili olarak mevcut mevzuat hakkında da bilgilendirmede bulunan Demirkol şöyle devam etti:

“Araç kaskolu ise KASKO sigortasından yararlanmak için başvuru yapabilir. Fakat poliçe kapsamında terör ve terör olayları olmadığı için bazen KASKO şirketleri ödeme yapmaz. Böylesi bir durumda dava açılabilir. Ya da güvence hesabı denilen hesap var, bir ihtimal bu da işletilebilir.”

“Zararın karşılanması için 60 gün içinde valiliğe başvurulmalı”

Evi, işyeri veya aracı yakılan insanların 5233 sayılı terör ve terörden doğan zararların karşılanması bağlamında var olan kanundan faydalanabileceğini belirten Demirkol, “ Bu olayların meydana geldiği yerlerde bu zararların karşılanması ile ilgili komisyonlar kuruluyor. İçişleri Bakanlığı tarafından bir komisyon oluşturuluyor. Zarara uğrayan kişiler bu komisyonlara müracaat ediyor. Daha sonra zararın tespiti yapılıyor. O zarar komisyon tarafından tespit edildikten sonra bir ‘Sulhname` yani zararın karşılandığına dair belge imzalatılarak zararın karşılığı ödeniyor. Ancak o zararı öğrendikten sonraki 60 gün içerisinde Valilikteki ilgili yerlere müracaat edilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Yaşanan zararın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra herhangi bir hak iddia edilemeyeceğine dikkat çeken Demirkol, Valiliklerin ve Baronun şimdiye kadar bu konuda halka gerekli duyuruyu yapmış olması gerektiğinin de altını çizdi.

“Devlet zararı karşılamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulmalı”

Başvuru yaptıkları halde zararları devlet tarafından karşılanmayan vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabileceğini söyleyen Demirkol, konuşmasına şöyle devam etti:

 “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına göre gerek insan haklarını gerekse mülkiyeti korumakla ilgili devletin de yükümlülüğü var. Zarar karşılanmadığı zaman bu kez idari mahkemede tam yargılanma dediğimiz bir tazminat davası açtınız, yine karışlanmadı. Anayasa mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları mahkemesine, insan hakları ihlali var diye dava açılabilir.” (Osman Gülebak-İLKHA)