Değerli okurlar!

Dünyaya imtihan için gönderilen biz insanlar, farklı farklı imtihanlarla karşılaşıyoruz.  "Sizi biraz korku, biraz açlık ve biraz mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmeyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” -El Bakara Suresi:155-

Bizlerin fert olarak imtihanımız olduğu gibi toplum ve ümmet olarak da imtihanlarımız vardır. İmtihan dünyasını bir gemiye benzetirsek dünyaya gelen nesiller de geminin yolcuları hükmündedirler. Her asırda dünya gemisi farklı yolcular aldıktan sonra gemiyi boşaltıp başka nesiller yüklüyor.

Toplumumuz, halkımız ve yaşadığımız coğrafyayı da aynı gemide yolculuk yapanlara benzetebiliriz. Çünkü dolu olan bir gemi battığında içindeki bütün yolcular zarar göreceği gibi toplumuzda yaşanan bir yangında da bütün toplum, halk ve memleketin zarar görmesi kaçınılmazdır.

Son zamanlarda bölgemizde yaşanan çatışmalar ve ölümler bölgemizi tam anlamıyla bir ateş sarmalına çevirdi. Olayların bu raddeye gelmesinde toplum olarak bizlerin ne gibi bir sorumluluğu olduğu üzerinde durmak istiyorum.

Aşağıda sunacağımız hadis-i şerif, toplumsal barışın sağlanmasında kötülüklere karşı elbirliği ile mücadelenin şart olduğunu, aksi takdirde bütün toplumun yıkılıp gideceğini izah etmektedir.

“Allah`ın hududuna (emir ve yasaklarına) giren meseleleri tatbik eden kimse ile yasakları işleyen kimselerin durumları, bir gemiye binipte kura çekmeleri neticesinde bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt (zemin) katına yerleşen yolculara benzer. Alt katta oturanlar su ihtiyaçlarını giderirken üsttekilerin yanından geçip onları rahatsız ediyorlardı. Bu yüzden, zemin katta bulunanlar, “biz, geminin tabanım delelim oradan suyumuzu alalım da üst katta bulunanlara eziyet etmeyelim” derler. Şayet onların ellerinden tutulup bunu yapmalarına izin verilmezse, geminin içinde bulunanların hepsi kurtulur. Şayet onların, böyle bir hareketine müsaade edilir ve kendi hallerine bırakılırlarsa, hepsi birden boğulurlar.” -Buhari: Şeriket 6; Şehadet 30, Tirmizi:Fiten 12-

Bu hadiste Hz.Peygamber (S.A.V.), kötülükler karşısında iyilerin seyirci kalmaması gerektiğini ifade etmektedir. Ayrıca kötülüklere müdahale edilmediği takdirde gelecek olan fitne, anarşi, tefrika vs. gibi sosyal ızdırap ve felaketlerin, iyi kimseleri de etkileyeceğini ve bundan bütün toplumun zarar göreceğini beyan etmektedir.

Yukarıda sunduğumuz hadiste geçtiği gibi, geminin su almasını hazırlayan sebeplerin önüne geçilmemesi halinde, içindekilerle beraber batması nasıl mukadderse, toplumun su alması yani toplumu çökertecek, çözecek, yıkacak, tahrip edecek her türlü kötülüğün yaygınlaşması ve bunlara ses çıkarılmaması veya müsamahalı davranılması da toplumsal çözülmeyi hızlandıracak belki de zamanla toplumu tahrip edecek veya çökertecektir.

Bir toplumda, fitne, fesat, kargaşa, zulüm, adaletsizlik, güvensizlik gibi etkenlere karşı tedbir almak ve hatta izale edilmesi için gayret, çaba sarf etmek herkesin görevidir. Herkes taşıdığı yükümlülük nispetinde toplumda gelişen menfi hadiselere karşı sorumludur. Çünkü toplumda meydana gelen fitne ve musibetlerden, sadece bunlardan doğrudan doğruya etkilenenler zarar görmemektedir. Bu konuda şu ilahi emrin, bütün fertlere yüklediği sorumluluk önemli ve ayrıca evrensel anlamda çok mühim bir mesajdır. -Haksızlık Karşısında Tavır: Doç.Dr.Kerim Buladı, Altınoluk Dergisi-

Bizler eğer toplumumuzu fitne, kaos ve kargaşa ile çatışma ortamına çekmek isteyenlere karşı tavır almazsak, bu ateş bize de dokunacaktır.  “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah`ın azabı şiddetlidir.” -Enfal Suresi: 25-  

Demek ki, zulüm sadece zulüm yapanı veya zulme uğrayanı ve o çevreyi etkilemiyor. Fitne, yalnız, onu çıkaranı zarara uğratmıyor. O, kimi zaman bir toplumu, kimi zaman bir ülkeyi ve kimi zaman da bütün dünyayı etkiliyor.

İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak, bütün Peygamberlerin gönderiliş gayelerinden biri olmuştur ve her Müslümanın hayat felsefesini oluşturur.  Toplumumuzda coğrafyamızı ateş çemberinin içine çekmek isteyen güçler kim olurlarsa olsunlar bunlara karşı tavır almamız gerekir. Eğer içimizdeki hak düşmanlarına karşı tavır almazsak bu girdap bizleri ve değerlerimizi de yutacaktır.

Toplumda yapılan kötülük ve kargaşa peşinde koşanlara engel olunmazsa toplumda hangi konumda olursa olsun bir kısım insanların yaptıkları kötülüklere, işledikleri haramlara, uygunsuz davranışlara göz yumulur, engel olunmazsa, toplu yıkım kaçınılmaz olur. “...İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de mi helak edeceksin Allah`ım!...” -A`raf Suresi: 155- demenin vakti geçmiş olabilir ve Allah korusun batan geminin yolcuları arasında biz de olabiliriz.

"...Fitne, öldürmekten beterdir..." -El Bakara Suresi: 191

Sonuç olarak, bizler, coğrafyamızda ve toplumumuzda fitne, kaos, kargaşa, anarşi çıkarmak isteyen ve kardeş kavgası zemini hazırlayan güçlere karşı çıkmaz isek, bu ateş sarmalı ve fitne hepimizi yutacaktır.

Yapılacak olan toplumumuzu ayrıştıran, birbirine kırdıran ve huzurumuzu ortadan kaldıran güçlere (ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar) karşı çıkmak ve yaptıklarının yanlış olduğunu ifade edebilmektir. 'Ben ne yapabilirim?' veya 'Bana ne? ' gibi tavırlar sergileyerek, yaşanan fitne ve kargaşaya lakayt kaldığımız takdirde gemi delinerek su almaya başladığında hepimiz birlikte batacağız. Son pişmanlıkta fayda vermeyecektir. Yapmamız gereken yolculuk yaptığımız gemiyi delmek isteyenlere engel olmaktır.

Yazıya bir Hadis-i şerif ile son verelim:

Resulullah (S.A.V.) “Şüphesiz ki insanlar zalimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah`ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.” -Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace-

Selam ve dua ile...

Veysi Demir / Batman