MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER - RÖPORTAJ
Geçtiğimiz hafta, 14 Ağustos, “Dünya Rabia Günü”ydü. Yani, Sisi cuntasının iki yıl önce seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`ye yapılan darbeyi protesto eden Mısır halkına yönelik Rabiatül Adevviye Meydanı`nda yaptığı katliamın ikinci yıl dönümü. Asker, polis ve Hıristiyan baltacılardan oluşan saldırganlar Rabia Meydanı`nda bulunan halka ateş ederek yaklaşık bin 500 kişiyi katletmişti. 10 bin kişinin yaralandığı katliamda 21 bin kişi de tutuklanmıştı. 14 Ağustos 2013 günü yani o gün Rabia Meydanı`nda olan İhvan gençlerinden Muhammed Uveys, cuntanın yaşattığı dehşet dolu anları geçtiğimiz hafta anlatmıştı. Bu hafta ikinci bölümünü verdiğimiz röportajda Uveys, saldırgan baltacıların kimler olduğunu, polis merkezlerindeki işkenceler ve zindanlardaki insanlık dışı yaşam koşullarını dile getirdi. Uveys, İhvan Genel Mürşidi Muhammed Bedii`nin imkânı olmasına rağmen neden kaçmadığını, İhvani terbiyeden geçen gençlerin sabırla onurlu duruşlarından söz ederek zaferin Allah`ın izniyle yakın olduğunu söyledi. 50 bin civarında insanın işkencelerden geçirilerek zindanlarda tutulduğu Mısır`da İhvan-ı Müslimin Genel Mürşidi Muhammed Bedii, Meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi gibi isimlerin yanı sıra yüzlerce lidere idam cezası verilmiş durumda. İhvan-ı Müslimin Hareketi`nin Gençlik Kolları Üyesi Av. Muhammed Uveys, bir insanlık trajedisine dönüştürülen ‘Rabia`nın Hikâyesi`ni anlatmaya devam ediyor…
BALTACILARIN ÇOĞU HIRİSTİYAN`DI
Katliamlar öncesine İhvan`ın söylemlerine bakıyoruz da, askere karşı bir söylem, bir düşmanlık hissi sergilediğini göremiyoruz. Aksine askeri dost görme anlayışı var. Onlar bu tutum içindeyken asker nasıl böyle vahşileşebildi?
Biz kesinlikle ordunun müdahale edebileceğini beklemiyorduk. Biz şunu düşünüyorduk, yani İhvan cemaatinin artık meşru bir güç olduğunu bildiğimizden dolayı devletin baltacıları kullanarak belki bir şeyler yapabileceğini hesaplıyorduk. Fakat kesinlikle biz ordunun müdahale edebileceğini beklemiyorduk. Ama maalesef biz yanıldık. Ordu Rabia Meydanı`na direk müdahale etti. Baltacılar da bu soysuz ipi kopuk kişilerdir. Mesela bizim şahit olduğumuz bir şey var; iki tane baltacının yakalandığına şahit oldum. Binaların çatısından insanların üzerine taş atıyorlardı. Bazı arkadaşlarımız çıkıp onları yakaladılar. Onların isimlerini sordular; biri ‘ben Ahmed` dedi, diğeri ‘Mahmut` dedi. Sonra dikkat edince elinin üzerinde haç işareti olduğunu farkettik, onu gizliyordu. Meğer bunlar Hıristiyanmış. Baltacıların çoğu Hıristiyanlardan oluşuyordu. Bunlar çok acımasızdı. Fakat biz bu baltacılara karşı hazırlıklıydık, her türlü mücadele edebilirdik. Ama maalesef ordunun ihanetini beklemiyorduk.
Rabia meydanında bize müdahale ederek üzerimize ateş edenler normal er statüsünde askerler değildi. Özel birliklerdi, nereden hangi özel ekiplerdi bilmiyoruz ama bunlar ordu adına bu katliamı gerçekleştiriyordu.
FETİH CAMİSİ HALA KAPALI TUTULUYOR
Rabia ve Nahda Meydanları katliamlarından sonra başta İhvan olmak üzere ülke çapında tüm İslami hareket mensuplarına yönelik bir tutuklama furyası başladı. Baskılar başladı, işkenceler yapıldı. Müslümanlara yönelik yapılan insanlık dışı uygulamaları anlatır mısınız?
Biz bu olaylardan sonra tabi kendi yaralarımızı sarmaya çalıştık. İhvan`ın iletişimi devam etti. Herkes kendi çevresiyle alakalı yaralı ve şehidlerle ilgili bilgi verdi. Bu şekilde bilgi edinmeye çalıştık, kim şehid, kim yaralı, kim tutuklu… Bununla ilgili bir dönem yaşandı. Ardından Ramsis Meydanı hadiseleri oldu. Yine gösteriler başladı. Gösteriler Fetih Camisi civarında oldu diye o cami o günden beri kapalı.
50 BİN KİŞİNİN TUTUKLANDIĞI ZİNDANLARDA DAR KOĞUŞLARA 40-50 KİŞİ ADETA İSTİF EDİLİYOR
Tutuklamalar hala devam ediyor. Şu ana kadar tutuklananların sayısı 50 bini buldu. Zindanlara atılanların durumu içler acısı. Dar koğuşlardan her birine 40-50 kişi sığdırılıyor. Adeta üst üste istifleniyor. İnsan hakları ihlallerini saymakla bitiremeyiz. Mesela Polis merkezlerindeki sorgu odalarında insanların zaten hiçbir hakkı yok. Çok dar bir yerde yüzlerce insan suçsuz bir şekilde alıkonuluyor, dövülüyor, sövülüyor, her türlü işkenceye maruz bırakılıyor. İnsan onuru yok ediliyor. İnsan azmi kırılmaya çalışılıyor. Sonra bunlar cezaevlerine atılıyor. Orada da bazı eziyetler, hakaretler devam ediyor. Yani şu anda Mısır`da her yerde tamamen insan hakları ihlalleri, tamamen insanlık dışı muameleler yapılıyor. Hem tutuklulara, hem sorguda olanlara hem de cezaevlerinde olanlara. Zaten kimisi de bu düzmece mahkemelere bile çıkarılmıyor. Şu anda biz Mısır`da bir yargı mefhumundan haktan hukuktan bahsedemeyiz. Tamamen insanlık dışı bir durum…
MUHAMMED BEDİİ KAÇMADI, SON ANA KADAR ŞEHİD OLMAYA HAZIR OLDUĞUNU GÖSTERDİ
Katliamlar ve tutuklama furyası başlamışken genel Mürşid Muhammed Bedii ve de Biltaci niye saklanmadı, ya da yurtdışına neden çıkmadı?
Muhammedi Bedii, kesinlikle ne saklandı, ne yurtdışına çıkmaya teşebbüs etti. Normal bir yerde bulunuyordu ve gittiler onu aldılar. Peki, neden böyle bir yolu seçti? Çünkü o semboldü. Cemaatin mürşidi olarak kaçan biri konumuna düşmek istemedi. Tamamen orada mücahidlerle, devrimcilerle birlikte olduğunu onun da aynı şekilde şehid olmaya hazır olduğunu gösterdi. Yani hiçbir şekilde kaçıyor görüntüsü vermek istemediği için kaçmadı. Yoksa imkânı vardı. Ondan önce yüzlerce yöneticinin çıkmasına kendisi izin verdi, çıksın dedi. Ama kendisini feda etti. Bir de Biltaci ile ilgili bir bilgi paylaşayım. Biltaci kendisi teslim oldu. Çünkü kendisini faili meçhul bir suikastle şehid edeceklerdi. O da ölümden korktuğu için değil oyunlarını bozmak için idam verileceğini bile bile teslim oldu.
İHVAN GENÇLİĞİ, BÜYÜKLERİMİZ BİR ŞEY SÖYLÜYORSA ELBETTE BİR BİLDİKLERİ VARDIR İTAATİYLE HAREKET EDİYORLAR
İhvan ve Mısır`da bulunan diğer hareketlere yönelik zulümlere karşılık hep sabredildi, karşılık verilmedi. Zamanla meydanlarda daha az katılımla darbe protestoları yapılıyor. İhvan gençliğinden de sabır söylemine karşı çıkanlar olmuştur. İhvan sabır demekle ne yapmaya çalışıyor?
İhvan cemaati çok büyük bir cemaattir. Sadece organik olarak bağlı olanlardan oluşmuyor. Bir de fikri düşünce olarak sistem olarak ya da metod olarak ikiye ayrılıyor. Mesela siz direk değil fikren bağlısınız. Bu şekilde ele aldığımızda dünyada cemaatlerin çoğunluğu İhvanidir. Biz, İhvan`a fikri olarak bağlı olanları da kendimizden görüyoruz. Fakat organik bağlamdakilerin şöyle bir durumu var; onlar çok ciddi bir itaat ve anlayış içinde harekete bağlıdırlar. Bunların heyecanlı gençleri ayrıdır, bir de bunun hikmetli olan yönetim birimi vardır. Dolayısıyla cemaat içindeki bu itaat ve şura prensibi cemaatin başıboş olmasını önlüyor. Mesela gençler şöyle söylüyorlar; büyüklerimiz bir şey söylüyorsa elbette bir bildikleri vardır. Hayrını, faydasını, zararını biliyorlar ki bu şekilde karar vermişlerdir. Biz de bunu bildiğimiz için bu disiplin sağlanıyor. Biz sabır diyoruz. Çünkü şu anda biz bunun ürününü almış durumdayız. Cemaatin aldığı bu kararlar sonradan ürününü veriyor. Mesela, biz şiddetten kaçınarak cezaevinde bulunan 50 bin insanımızı koruma altına almış oluyoruz. Olası bir şiddet durumunda hepsinin hayatı tehlikeye girer ki bunların hepsi çok seçkin insanlardır. Onun için biz sabır demek durumundayız. Ayrıca sabır, Sisi`nin zamanla zayıflamasına ve vaatlerini yerine getirememesine, sosyal, ekonomik krizlerin oluşmasına sebep olur. Biz sadece Sisi`yle mücadele etmiyoruz. Karşımızda sadece Sisi yok, bir üst akıl var. Biz üst akılla mücadele ederken Sisi`yle mücadele ediyor görünebiliriz, buna kanmamak lazım. Dolayısıyla biz kararımızı verirken üst aklı okuyarak karar veriyoruz.
İHVAN TERBİYESİ ALMIŞ BİRİ KESİNLİKLE TEKFİRCİ GRUPLARA KATILMAYI KABUL ETMEZ
Peki, Sisi rejiminin zulümleri karşısında İhvan`ın sabır söylemini yeterli görmeyip ayrılan gençler oldu mu?
Kesinlikle İhvan`dan bu selefi gruplara katılan olmamıştır. Çünkü bu gruplar bizi tekfir ediyor. Bunların ipi kimin elinde belli değil. İhvan Cemaati fikri ve kültürüyle yetişen her genç bunu çok iyi biliyor. Dolayısıyla böyle bir yapıya katılması son derece çelişkili bir durumdur, kendini inkâr etme gibi bir durumla karşılaşabiliyor. Yıllarca İhvan terbiyesi almış sonra her şeyi bırakıp ne olduğu belli olmayan yapılara katılmayı kabul edemez. Ama şöyle bir şey olmuş olabilir: İhvan`ın sabır stratejisine karşı yine cemaatin içinden bazı sabırsız kişiler kendi aralarında gruplar kurarak ferdi olarak bazı şeyler yapabilirler. Bunun dışında başka yapılara kayma gibi bir durum söz konusu değildir.
SİSİ TAMAMEN BİR KUKLA, BİZ ONUN ARKASINDAKİ ÜST AKLI ESAS ALIYORUZ
Gelinen aşama itibariyle Sisi rejiminin yapıp ettikleriyle birlikte rejimin kalan ömrü nedir? Ve Mısır`ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Sisi Mısır`da tamamen bir kukladır. Biz onun arkasındaki üst aklı esas alıyoruz. Şimdi bizim şuanda ihvan cemaati olarak hamdolsun varlığımız, yapımız devam ediyor. Biz şu anda daha çok manevi anlamda iman esaslarını güçlendirmeye çalışıyoruz, duygularımızı güçlü tutmaya çalışıyoruz. İşte Uhud gazvesini örnek veriyoruz, Ali İmran, Tevbe sûrelerini okuyarak biz bu sürecin tamamen geçici olduğuna inanıyoruz. Allah`ın izniyle yine zafer bekliyoruz. Buna inancımız tamdır. Kendi açımızdan huzurumuz, umudumuz var. Ama buna mukabil Sisi hâkim konumda göründüğü halde hiçbir şekilde kendine güveni yok, sürekli korumalar değiştiriyor. Sürekli yerini değiştiriyor, nerede kaldığını bile kimse bilmiyor. Yani böyle bir durumda bile biz huzurlu yatabiliyoruz Sisi huzurlu yatamıyor. Şimdi bu durumda kim kazanacak; elbette biz kazanacağız.
ALLAH`IN İZNİYLE GELECEK DE ZAFER DE BİZİMDİR
Allah-u Teâla kapılarını açıyor. Mesela Suudi yönetiminin tavrı değişmeye başladı. Hamas`ı bizim üzerimizden boğmaya çalıştılar ama hiçbir şey elde edemediler. Kapıları kapattılar ama Hamas direndi ve halen de direnmeye devam ediyor. Dolayısıyla inşallah biz ayaktayız ve ayakta olmaya devam edeceğiz. Ordu içinde de bizim duyduğumuza göre ciddi rahatsızlıklar var. Ordu da tek parça değildir. Ordu içinde de sevmeyen, beğenmeyen çok ciddi bir subay kitlesi var. Ve şu anda İhvan`ın zaten çocuklara yönelik eğitim alanındaki çalışmaları devam ediyor. Mısır`da her yer onlara açıktır. Polis asker olabiliyorlar. Şu aşamada da çocuklarımız tüm mısır kurumlarına girebiliyor. Dolayısıyla eğitim bizim elimizdedir, gelecek bizimdir.
Çok teşekkür ediyoruz, verdiğiniz bilgilerden dolayı. Rabbim, kendi yolunda hareket ederek zafer bekleyen İhvan Hareketi`ni ve Mısır`ın Müslüman halkını muzaffer eder inşallah…
Ben teşekkür ederim… Allah razı olsun...