Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde hizmet veren Çocuk Ergen Madde Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi (ÇEMATEM) sorumlusu Psikiyatri Uzmanı Elif Ateş Budak, sigara kullanımının madde kullanımına geçiş aşaması olduğunu belirtti.
Türkiye’de sigara, alkol, uyuşturucu ve benzeri maddelere son zamanlarda eklenen bonzai ve jamaika türü sentetik uyuşturucuların kullanımı artarak devam ederken söz konusu maddeler ilkokul seviyelerine kadar indi.
Konu hakkında İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan ÇEMATEM sorumlusu Psikiyatri Uzmanı Elif Ateş Budak, madde bağımlılığına karşı ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.
ÇEMATEM’in çocuk ve ergen madde ve alkol tedavi ve rehabilitasyon merkezi olarak açılmış bir kurum olduğunu belirten Budak, ayakta ve yatarak çocuk ve ergen grubuna tıbbi ve rehabilitasyon tedavi hizmeti verdiklerini söyledi.
Ailelerin madde kullanımına yönelik tedaviye duyarlılığının istendiği düzeyde olmadığına dikkat çeken Budak, “Daha çok aile danışmanlık hizmetine başvurulabilir. Zaten biz buraya başvuran çocukları aileleriyle beraber değerlendiriyoruz, çocuk olarak değil. Fakat buna rağmen çok duyarlı olan, çocuğunun uyuşturucudan kurtulması için çaba gösteren ailelerimiz de var. Ama genel olarak sayı artırılabilir.” ifade etti.
“Madde kullanımının denemesine baktığımızda merak önemli bir etken”
Madde bağımlısı çocuklara uyguladıkları tedavi yöntemlerinden bahseden Budak, “Ergenlik dönemi madde kullanımının deneme oranının erişkinlere göre daha yüksek oranda olduğu bir dönemdir. Ergenlerde kimlik geliştirme, aileden bağımsızlaşma, kendi hayatıyla ilgili önemli kararlar verme çabaları mevcuttur. Ergen çocuklar için bu dönemde akran ilişkileri ile akranların onlara yaptığı yorumlar bazen ailenin ötesine geçebilir. Genellikle madde kullanımının denemesine baktığımızda merak önemli bir etken. Bir de maddenin bulunabilir olması da büyük bir etken. Bazı sosyal ortamlar çocuklara bunları daha kolay sağlıyor. Çocuklar çoğu zaman kendi akranları ile beraber madde ile tanışıyorlar.” dedi.
Okullarda madde kullanımı alanında öğretmenlerin bilgilendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Budak, “Okullarda çocukları maddeye özendirmeden madde kullanımının zararları hakkında bilinçlendirici toplantılar düzenlenmelidir. Rehber öğretmenlerinin çocukların davranışlarını gözlemleyerek şüphelendikleri öğrencilerde aile ile işbirliği içinde olarak profesyonel tedavi merkezlerine yönlendirmelidir. Eğer bir çocuğun uyuşturucu kullanımından şüphe ediliyorsa bununla ilgili çocuğa eleştirici ve suçlayıcı bir tavırdan ziyade dinleyici ve yardıma açık bir tavırla çocuğa rehberlik etmelerini ailelere önerebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Uyuşturucu kullanımıma götüren etkenleri sıralayan Budak, “Multifaktöriyel, biyolojik ve sosyal etkenler uyuşturucu kullanımına götüren etkenlerdendir. Uyuşturucu kullanımında genetik yatkınlığın rolü de gözardı edilemez. Bazı psikiyatrik hastalıklarda uyuşturucu kullanımının daha fazla olduğu bilinmektedir. Psikososyal nedenlere baktığımızda olumsuz aile ve akran ilişkileri risk oluşturmaktadır. Anne baba ya da yakın akrabalarda uyuşturucu kullanımının olması, bazı psikiyatrik bozuklukların bulunması, özellikle erkek çocuklarda alkol kullanımının olması, asilik, uyumsuzluk, aileye karşı gelme, anti sosyal davranışlarının bulunması, toplumun genel vicdan anlayışına zıt davranışlarının bulunması, çocuklarda öz güven düşüklüğü, aile içi ilişkileri ile akran ilişkilerinin iyi olmaması olumsuz risk faktörleri arasındadır. Bu kişilerde bağımlılık daha yüksek oranda görülmektedir.” dedi.
Ebeveynlerin çocuklarıyla iyi iletişim kurmalarının çocuğu madde kullanımına iten sebeplerden uzak tutacağına değinen Budak, “Ailelerin çocuklarda uyuşturucu kullanımı ile ilgili dikkat edecekleri hususlar okul başarısında düşme gözlemlenmesi, eski arkadaşlarından uzaklaşması, genel olarak aileden ve toplumdan uzaklaşması, içe kapanması, daha önce göstermediği davranışları göstermesi, davranış ve tutumlarında değişikler olması, bazen kullandığı maddelerin cinsine bağlı olarak durgunluk, sakinlik, uykuya meyillilik, uyuşukluk hali, bazen canlılık, neşe, uykuya dalmakta güçlük, daha fazla para harcaması, öz bakımında azalma olması, göz altlarında morluk, gözlerde kızarıklık, tende solukluk, halsizlik ve yorgunluk gibi işaretler ailelerde şüphe uyandırabilir. Bu işaretler her zaman uyuşturucu madde kullanımını göstermez, ama yine de takibi yapılmalıdır. Şüpheleri dikkatlice gözlemledikten sonra eğer kuvvetliyse bu konuda çocuklarla açıkça konuşarak tedavi merkezlerine yönlendirebileceklerini önerebilirim.” ifadelerini sözlerine ekledi.
Ailelere tavsiyelerine devam eden Budak, çocuklarda yüksek akademik başarı, aile ve akranlarla iyi ilişkiler, yüksek öz güven, okula ve aileye bağımlılık, dini inançların olması koruyucu etkenlerden olduğunu belirtti.
“Sigara kullanımı, madde kullanımına geçiş aşaması olarak görülebilir”
Son olarak sigara kullanımının uyuşturucuya iten etkenler arasında yer aldığını belirten Budak, “Sigara kullanımı, madde kullanımına geçiş aşaması olarak görülebilir. Sigarayı deneyen buna bağımlı olan ve bağımlılığa yatkın olan bir çocuğun diğer maddeleri deneme, kullanma, bağımlılık geliştirme potansiyeli daha yüksektir. Kesinlikle bu nedenle çocuk ve ergenlerde sigara kullanımının önüne geçilmesi çok önemlidir.” dedi. (M. Hüseyin Temel, Mustafa Kaynak - İLKHA)