90`lı yıllarda PKK tarafından hunharca katledilen Müslüman Kürtlerin hayatları örnek ve ibretlerle dolu… Hayatını Kur`an ve sünnete göre tanzim eden Molla Hasan Aktaş,   ömrünü İslami hizmetlere adayarak binlerce kişiye Kur`an-ı Kerim öğretti. Türlü türlü iftiralara maruz kaldı, defalarca İslam düşmanları tarafından tehdit edildi ve nihayet davası uğrunda 51 yaşında canını feda edip şehitler kervanına katıldı. Şehid Edilen Molla Hasan Aktaş, arkasında 7 kız, 4 erkek olmak üzere toplam 11 çocuk bıraktı.

Kürtçe vaaz verdiği için işkenceye maruz kaldı

Babasının Mardin`in Midyat ilçesine bağlı Bahwaré (Gülveren) Köyü`nde 1943 yılında dünyaya geldiğini ve daha 8 yaşındayken annesini kaybettiğini ifade eden Şehid Molla Hasan`ın oğlu Abdulhakim Aktaş, daha sonra babasının Nusaybin`e bağlı Tılhesen Köyü`ne ablasının yanına yerleştiğini söyledi. Babasının küçük yaşlardan itibaren köydeki medresede eğitim almaya başladığını belirten Abdulhakim Aktaş, babasının icazetini aldıktan sonra da imamlığa başladığını söyledi. İmamlık yaptığı dönemde Kürtçe vaaz ve hutbe verdiği için babasının askerler tarafından gözaltına alındığını aktaran Abdulhakim Aktaş, Akarsu (Stililé) Karakolu`nda günlerce işkencelere maruz kaldığını ifade etti. 

80`li yıllarda birkaç kez suikaste uğradı

1976 yılında Nusaybin`e taşındıklarını ve ilçede kumaş üzerine bir işyeri açtıklarını belirten Abdulhakim Aktaş, babasının esnaflığın yanında siyasetle de uğraşmaya başladığını söyledi. Şehid Molla Hasan`ın, 1980 yılına kadar Milli Nizam, Milli Selamet Partisi`nde siyaset yaptığını aktaran Aktaş, “Bundan dolayı 80`li yılarda sol gruplar birkaç kez babamı öldürmeye çalıştılar, ancak Allah onlara o fırsatı vermedi.” dedi.  

Canı pahasına sözüne sadık kalırdı

Babasının hiç kimseye zararının dokunmadığını, bu nedenle ilçe halkının babasına çok değer verdiğini dile getiren Aktaş, “Özellikle bir söz verdiği zaman ‘söz imandandır` der ve başı bile gitse o sözünü yerine getirirdi. Akraba ilişkilerine çok önem verirdi ve akrabaları hiçbir zaman ihmal etmezdi. Akrabalar arasında bir küskünlük çıktığı zaman babam hemen müdahale eder ve küskünlüğü giderirdi.  Bizler başta olmak üzere çevresine ve akrabalarına sürekli namazı, orucu tavsiye ederdi. Hepimize Kur`an-ı öğretti.” diye konuştu.

İlmiyle amel ederdi

Babasının şehid olmadan önce kendi borçlarını vasiyetname şeklinde yazdırıp kendisine verdiğini ifade eden Aktaş, borçların ödenmesi konusunda çok tembihlerde bulunduğunu söyledi. Aktaş, “Babam ilmiyle amil bir zat idi, Allah şehadetini kabul etsin.” dedi.

Babam Kur`an eğitimine çok önem verirdi

Şehid Molla Hasan`ın diğer oğlu Abdusselam Aktaş ise babasının çocuk-yaşlı demeden herkesle ilgilendiğini belirtti. Babasının PKK tarafından sürekli ölüm tehditleri aldığını kaydeden Abdusselam Aktaş, “Babam; İslami konularda çok hassas, etrafındaki insanlarla diyaloğu çok iyi, kardeşlik hukukuna aşırı derecede dikkat eden ve çok cesaretli bir insandı. Kan davaları, kız kaçırma ve alacak-verecek gibi benzeri ihtilafları çözmeye çalışan arabulucu kimliğe haizdi. Zaman içerisinde halkın her türlü müşkülünü çözmek için başvurduğu bir merciye dönüşmüştü. Zulme ve baskılara boyun eğmeyişi, cesareti ve güçlü adalet duygusu onu halkın gözünde saygın bir konuma getirmişti.” dedi.

Davası nefsinden önce gelirdi

Şehid Molla Hasan Aktaş`ın yakın arkadaşı İsmet Aslan, seydanın 1984 yılında Milli Selamet`teki siyasetini bırakarak cemaate katıldığını ve İslami çalışmalarını cemaat çatısı altında sürdürdüğünü ifade etti. Tüm tehdit ve engellere rağmen seydanın davasından taviz vermediğini kaydeden Aslan, davasını kendi nefsinin önünde tuttuğunu söyledi.

Muhacirlere ensar oldu

PKK`nin Müslümanları katletmeye başladığı 90`lı yıllarda dik durarak İslam davasını daha ileriye götürmek için gece gündüz çalıştığını kaydeden Aslan,  bir Ensar gibi Muhacirlere sahip çıkarak malını arkadaşları arasında dağıttığına dikkat çekti.

Sonunda kârlı çıkacak bizleriz

PKK`lılarca katledilen Müslümanların taziyelerine seyda ile beraber katıldıklarını ve taziyede seydanın sürekli vaaz ettiğini söyleyen Aslan, “Seyda taziyelerde ‘yorulmayın, gevşemeyin, aç ve susuz kalsak da öldürülsek de zindanlara atılsak da sonunda kârlı çıkacak bizleriz.` diyordu. Özelikle onun bu azminden çok rahatsız olan PKK onu da şehid ettiler.” dedi.

Mert ve cengâver bir âlimdi

Şehid Molla Hasan Aktaş`ın yakın bir diğer dava arkadaşı Nevzat Aslan, Molla Hasan`la arkadaşlığının Milli Selamet Partisi vasıtasıyla başladığını söyledi. Arkadaşı Şehid Molla Hasan`ı anlatan Nevzat Aslan, “Seyda Molla Hasan, cömert bir insandı. Mert ve cengâver bir insandı. Öyle bir cesaretliydi ki hem âlim bir insandı hem de canını İslam uğruna feda etti. Çevresindeki insanlar ona ağa gözü ile bakardı. Seyda boş zamanlarında manifaturacılık işi de yapardı.” diye konuştu.

Müslümanlar asla küs kalmamalı

Molla Hasan`ın Müslümanların birbirlerine küs kalmalarını asla tasvip etmediğini ifade eden Aslan, şunları söyledi: “Seyda ile birbirimizi çok severdik. Birbirimize kardeş gözü ile bakardık. Benim sıkıntılarım olduğu zaman Molla Hasan yardımıma koşardı. Bir ara akrabalarım ile benim aram bozulduğunda Seyda arabuluculuk görevi gördü. Hatta bana gelip; ‘eğer bu husumeti gidermezsen biz Müslümanlar olarak hepimiz ahirette senden davacı olacağız, kimse duymadan bu işin kapanmasını istiyorum` dedi.”

Zalimlere karşı şiddetli mazlumlara ise eli açık bir insandı

PKK`nin Molla Hasan`ı şehid etmek için çok uğraştığını belirten Nevzat Aslan, “Evi, mürted örgüt üyelerinin evlerinin arasındaydı. Gündüz dükkânındaydı. Mürted örgüt onu şehid etmek için çok çabalıyordu. O ise ölürsek şehid olacağız zaten, onlardan neden korkalım, diyordu. Seyda İslami manada insanlara o örgütü anlatmada iyi bir dile sahip olduğu için onların bir numaralı hedefi konumuna gelmişti. Seyda her şeyi ile dopdolu idi. İnsanlara yumuşak davranırdı.” ifadelerini kullandı.

Bölge halkı mahşeri bir kalabalıkla seydayı sahiplendi

Molla Hasan`ın bölgede çok sevilen bir âlim olduğunun altını çizen Aslan, “Bir gün ben köyde iken onun şehadet haberi geldi. Ben de hemen Nusaybin`e gittim. O zamanki korkuya rağmen Seyda`nın cenaze konvoyu çok kalabalıktı. Çoğunluk avam insanlardan oluşuyordu. Çünkü Seyda insanları seviyordu. Fevkalade insanları severdi. Diğer köylerdeki âlimler de Seyda`yı çok severdi. Onun yanına gelirlerdi. Zaten Seyda`nın cenaze konvoyunun bu kadar kalabalık olmasına Nusaybin halkı çok şaşırmıştı. Bu da Seyda`nın ne kadar çok sevildiğinin kanıtı olmuştur. Çalışmalarımızda hepimize rehberlik ederdi ve Seyda özlemle beklediği şehadete kavuştu. Allah şehadetini kabul etsin.” diye konuştu.  (M. Salih Keskin/Cihat Şayık - İLKHA)