BAYBURT - Kent merkezine bağlı Arpalı beldesinde yaşayan 8 çocuk annesi Makbule Tiryaki, ilerlemiş yaşına rağmen 1,5 yaşındayken damdan düşerek felç olan ve 40 yıldır yatağa bağımlı hale gelen oğlunun her türlü ihtiyacını tek başına gideriyor.
Tiryaki, oğlu Yakup'u sağlıklı şekilde 6'ncı çocuğu olarak dünyaya getirdiğini söyledi.
Ablasının arkadaşlarıyla oyun oynadığı esnada 1,5 yaşındaki oğlunun iki katlı damdan başının üzerine düştüğünü belirten Tiryaki, "Yakup'un düştüğü yerde taş varmış, başı oraya vurmuş. Oğlumu önce Bayburt'a oradan da Erzurum'daki hastaneye götürdük" dedi.
Tiryaki, oğlunun Erzurum'daki hastanede 22 gün hiç ayılmadığını ifade ederek, "Bu sürede Yakup'u burnundan besledim. Ayıldıktan sonra hastaneden Bayburt'a geldik. Burada da yaklaşık 2 ay kaldıktan sonra ameliyat etmeleri için Ankara`daki hastaneye gittik" diye konuştu.
Burada da oğlunu beyin felci nedeniyle ameliyat etmediklerini dile getiren Tiryaki, "Ameliyat etmediler. Dediler ki 'beyin felci vurmuş, ameliyat olmaz.' Oradan da ikna olmadım İstanbul'a götürdüm Yakup'u. İstanbul'da da doktor 'Beyni sıkışmış, ameliyat olamaz. Ömür boyu bu şekilde yaşayacak' dedi. Biz de oradan çıkarıp getirdik" ifadesini kullandı.
Tiryaki, 40 yıldır hiçbir zaman oğlunun bakımından acizlenmediğini anlatarak, "Hiçbir şeyinden acizlenmiyorum. Sadece dişleri çürüyüp kırıldı, onun için yemeklerini zor yiyor. Kulakları işitiyor, söylenenleri anlıyor ama hiçbir şekilde konuşup hareket edemiyor" dedi.
Bir anne olarak oğluna severek baktığını söyleyen Tiryaki, "O benim evladım, seviyorum, okşuyorum. O benimle konuşamasa da ben onunla konuşuyorum. Banyosunu yaptırıyorum, tıraşını yapıyorum, yemeğini yediriyorum. 40 yıldır bu şekilde ona bakıyorum" diye konuştu.
'Ona evin gülüsün, ağasısın diyorum'
Tiryaki, oğlunun bu durumda olmasının kendisini zaman zaman çok duygulandırdığını ve gözyaşlarına hakim olamadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oğlumun yaşıtları hep evlendi. Hatta küçük olanlar kızlarını da evlendirdi. Gelip Yakup ile konuşuyorum, anlatıyorum. Ona söylediklerimi anlıyor, seviniyor. Ona 'Ben seni çok seviyorum', 'evin gülüsün', 'evin ağasısın' diyorum. Seviniyor. Sevdiğimizi de kızdığımızı da anlıyor. Tabi zor, arkadaşları hep evlendi. Diyorum ki 'sen de hasta olmasan senin de çocukların olurdu', 'sen de kardeşlerinin yanına giderdin.' Seviniyor. Ağzını açıyor bir şey söyleyecek, zorlanıyor, söyleyemiyor. Konuşsaydı bize yeterdi. Kendi derdini söylerdi, konuşamıyor."
Gözleri görmeyen eşine de bakıyor
Eşinin de son yıllarda gözlerinin görmediğini ve onun bakımını da kendisi yaptığını anlatan Tiryaki, "Eşimin bir gözü çok az bir şekilde görebiliyor. Sofraya oturduğunda kaşığını dahi göremiyor. Eşimi de ben bakıyorum. Onun için Yakup'a bir yardımı da olmuyor. Sadece zaman zaman ben dışarı çıktığımda biberonla Yakup'un yanına çay bırakıyorum sadece onu alıp içiriyor" dedi.
Tiryaki, bugüne kadar oğlu Yakup'tan hiç ayrılmadığını söyleyerek, "Babasını yanına arkadaş bırakıp sadece 1 ya da 2 saatliğine komşularımızın cenazelerine gidiyorum. Onu bırakıp hiçbir yere gidemiyorum. 40 yıldır Yakup ile halleşiyoruz" diye konuştu.
AA