RİYAD MAKAEV / DOĞRUHABER - ANALİZ
Türkiye, jeopolitik bakımdan bölgedeki en önemli ve en güçlü devletlerden biridir. Suriye savaşından uzak durarak hem ekonomiye hem de ülkenin kalkınmasına önem veren Türkiye, son yapılan meclis seçimleri sonrası epey karıştı. Seçimden çıkan partiler bugüne kadar bir hükümet kuramadı. PKK terör örgütü ile “Çözüm süreci” başlatarak ülkeyi bir nebze de olsa rahatlatan AK Parti hükümeti paralel yapı ile karşı-karşıya kalmıştı. PKK`den daha tehlikeli olan paralel terör örgütü devletin tüm yerlerine sızmış ve devleti tamamen ele geçirmeyi planladıkları ortaya çıkmıştı. Bir taraftan seçim çalışmaları, bir taraftan PKK ve diğer taraftan paralel yapı ile mücadele veren hükümet, diğer yandan hemen yanı başında devam eden savaşla birlikte ortaya çıkan DAEŞ gibi hepsinden daha tehlikeli bir terör örgütü ile baş başa kalarak zor bir zamandan geçiyor.

VEFALI OLMAK YETMEDİ…
Türkiye, senelerce Suriye konusunda çok hassas davrandı. Suriye savaşında mazlumlara sahip çıkan Türkiye, ülkesine birkaç milyon mülteci aldı. Yetinmedi, Suriye`de zor durumda olan mazlum halka da insani yardımlarını ulaştırdı. Demokrasi ve özgürlük isteyen aklı başındaki muhaliflere de sahip çıktı ve siyasi destek verdi. Türkiye bu duruşla ve attığı siyasi adımlarla önce “kardeşim veya arkadaşım” dediği ve sonra yanlış yola düşen Esad`ın yanında yer almayarak zulme hayır demiş oldu.

TÜRKİYE MECBUR KALDI
Arap Baharı ile başlayan Ortadoğu ayaklanmaları Suriye`yi dışarıda bırakmayacaktı. Ancak Suriye diğer devletler gibi sıradan bir konuma sahip devlet değildi. Suriye`nin arkasında dev gibi duran İran ve Rusya vardı. Dolayısıyla Suriye meselesinde bugüne kadar gelindi. Yoksa diğer Arap devletlerdeki gibi Esad çoktan öldürülmüştü. Mesele uzayınca ülkede binlerce örgüt türedi. En tehlikelisi İslam adı altında vahşet uygulayan DAEŞ oldu.

DAEŞ komşu ülkeleri de tehdit etmeye başladı. Son olarak Türkiye sınırında epey rahat davranmaya başlamıştı ki Türk silahlı kuvvetlerine bile saldırmaya başladı. Kobani ile başlayan süreçte Türkiye kendi menfaatlerini kollarken birden iç siyaset ile birlikte hesaplar değişti ve Türkiye harekete geçmek zorunda kaldı. Suruç`taki saldırı, Polislere yapılan saldırılar bu sebeplerden sadece görünenler. Aslında bölgede Türkiye`nin menfaatlerine ters düşen ve emniyetini tehdit eden yeni bir devlet oluşturulmaya çalışılıyordu. Türkiye buna bakarak hiçbir şey yapmadan kalamazdı.

HÜKÜMET HDP`Yİ ŞIMARTMANIN ÜLKEYE ZARAR VERECEĞİNİ ANLADI
Türkiye öncelikle iç siyasetini düzeltmek durumunda ve beraberinde kendi sınırını ve emniyetini en iyi şekilde kontrol altına almak zorundadır. Yoksa ülke gerçekten kaosa girecek. Dolayısıyla Türkiye hem ABD ile ve NATO ile acil görüşmeler yaptı. BM ile görüştü ve attığı tüm adımlarını hukuki bir zemine oturttu. Ülkede terör ile bağlantılı veya dolaylı yollarla bağlantılı zanlıları gözaltına almaya başladı. Sınır ötesi operasyonlara başladı.

Türkiye, daha önceden de Türkiye ve Suriye arasında düşünülen “güvenli bölge” oluşturma konusunda harekete geçti. NATO`dan tam destek aldı. ABD ile İncirlik Üssü konusunda yeniden anlaşma gerçekleştirdi. DAEŞ`e karşı koalisyonla birlikte hareket edeceğini söyledi ve PKK ile bugüne kadar devam ettirdiği “Çözüm sürecini” bitirerek artık ciddi adımlar atma zamanı olduğunu göstermiş oldu. AK Parti hükümeti HDP`yi daha çok şımartmanın ülkeye zarar vereceğini anladı. 

ESAD, PKK VEYA PYD İLE BİRLEŞMEYİ DÜŞÜNÜYOR
Esad ise, durumun çok kritik olduğunu bilmekte ve asker yetersizliğinden dolayı PKK veya PYD ile birleşmeyi bile düşünmektedir. ABD işgaline hiçbir söz söylemeyen Irak hükümeti bile Türkiye`nin PKK`ye karşı başlattığı operasyonlar ile ilgili rahatsızlığını dile getiriyor. İran da, rahatsız olduğunu belli ediyor. Türkiye eğer başlatmış olduğu harekâtını sonuna kadar götürmez ise hem dışarıda hem içeride çok zor duruma düşecektir. Kaybederse zalim durumunu, kazanırsa kahraman durumunu alacaktır. Dolayısıyla Türkiye kendini göstermek zorundadır.

BATI, KENDİ MENFAATLERİ İÇİN TÜRKİYE`Yİ ÇOK ÖNEMSİYOR
ABD ve Batı, Ortadoğu`da Türkiye olmadan herhangi bir projeyi başaramaz. Ortadoğu`daki son gelişmeler Türkiye`yi Alman medyasında birinci gündem maddesi haline getirdi. AB Dış politika uzmanları ve yorumcuları, Türkiye`nin stratejik öneminin, AB ve NATO için arttığı değerlendirmesini yapıyor. “Ortadoğu`da tarihsel olarak istikrarın sağlanmasında belirleyici güç olan Türkiye`yi önemsememesi, AB`nin en büyük jeopolitik hatası olduğu artık kabul edilmeli.

Türkiye`nin bölgede en önemli ortağımız olması gerektiği artık kavranmalı. İkinci sınıf müttefiklerle NATO`nun küresel terörle mücadele edemeyeceği anlaşılmalı” diyor Alman Bild gazetesinin yorumcusu Julian Reichelt. Bundan dolayı, Türkiye iyi düşünüp bir adım ileri üç adım geri atarak ilerlemek zorundadır. Allah (C.C.) tüm ümmeti Muhammedi her türlü fitneden korusun!