Pedagog Meliha Timur / Nisanur Dergisi
 
Korku, insanın günlük yaşantısının önemli bir parçasıdır. İnsanın korkması, korkuyu hissetmesi hayatın doğal bir gereğidir. Korku, canlıyı uyaran ve kendini savunmasını sağlayan yararlı bir mekanizmadır. Tehlike karşısında enerjiyi artırdığı, kişiyi uyanık tuttuğu için korku şarttır. Kişi kaçarak, saklanarak, zorda kalınca mücadele ederek kendini korumayı başarır.

Dolayısıyla belli sınırlar içinde korku; insanın bedensel, ruhsal ve toplumsal durumunu denge ve düzen içinde sürdürebilmesi için gereklidir. Ancak korku gereğinden fazla olduğu taktirde bir sorun var demektir.

Çocuk büyüdükçe, ister istemez belli yaşlara göre değişen bazı korkuları olacaktır. Bu tür korkular normaldir ve hatta ruhsal gelişimleri için gereklidir de. Çünkü korku, gerçek veya muhtemel bir tehdidin idraki demektir. Hemen her çocuk, gelişiminin bir noktasında, belirgin bir nesne ya da duruma karşı tepki geliştirebilir ve korku duygusunu çok yoğun yaşayabilir. Bunun sebebi, dünyaya geldiği andan itibaren çevreyi tanımak adına yepyeni deneyimler yaşaması ve bazılarında kendini tehdit altında hissetmesiyle bir tepki göstermesidir. Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesnelerde, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Önemli olan bu korkunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmadığıdır.

Örneğin ...
 
MAKALENİN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!