Nusaybin Müftüsü Seyit Ali Aydil, zekâttaki asıl maksadın toplumun farklı katmanları arasında bir köprü oluşturmak, kaynaşma ve dayanışmayı artırmak olduğunu söyledi.
Nusaybin Müftüsü Seyit Ali Aydil, zekât ve fitre sadakasının mahiyeti ve önemi hakkında İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) açıklamalarda bulundu.
Zekâtın İslam`ın beş temel şartlarından biri olduğunu söyleyen Aydil, “Allah Azze ve Celle Tevbe Suresi`nin 60`ıncı ayetinde zekâtın farz kılındığını ve aynı zamanda zekâtın kimlere verileceğini belirlemiştir. Zekâtta ki asıl maksat toplumun farklı katmanları arasında bir köprü oluşturmak, kaynaşma ve dayanışmaya vesile olmaktır.” dedi.
Malın üzerinden bir kameri yıl geçtikten sonra o malın kırkta biri ihtiyaç sahiplerine verilmedir
Zekâtı vermesi gereken kişilerin dinen zengin sayılan kişiler olduğunu ve bunların ne gibi vasıflar taşıdığını anlatan Aydil, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Dinen zengin sayılmanın açılımı yapmak gerekirse; kendi ihtiyaçlarından başka örneğin ev, araba, bakmakla yükümlü olduğu kişiler veya nafakası gibi kendinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin temel ihtiyaçlarından başka 82 gram altından daha fazla ya da buna denk mal sahibi olan kişilerin, bu malın üzerinden bir kameri yıl geçtikten sonra o malın kırkta birini ihtiyaç sahiplerine vermesidir.”
Zekâtın kimlere verileceğinin Tevbe süresinin 60`cı ayetinde tarif edildiğini belirten Aydil, şunları söyledi: “İlk sırada fakirler ve miskinlere yer verilmiştir. Daha sonra zekât için çalışan kişiler, müellef-i kulub, köleler için ve zengin bile olsa borçlular için zekât verilebilir. Aynı şekilde Allah yolunda çalışanlar ve yolda kalmışlara da zekât verilebileceği Kur`an`ın hükmünde ifade edilmiştir. Zekâtı verirken kendi akrabalarımız içinde varsa ihtiyaç sahiplerine vermek daha iyidir. Komşularımız, mümkünse kendi yaşadığımız şehirde ihtiyaç sahiplerini gözetmek de evladır.”
Kişi bakmakla yükümlü oldukları adına fıtır sadakası vermekle yükümlüdür
Fıtır (fitre) sadakasıyla ilgili de konuşan Aydil, “Peygamber Efendimiz (sav) bir hadislerinde, her birey için fıtır sadakası verilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Kişi bakmakla yükümlü olduğu eşi, çocukları, annesi, kölesi, hizmetçisi adına fıtır sadakası vermekle yükümlüdür. İslam hukukunda bu sadaka için zekât gibi belirli bir mal sahibi olma şartı koşulmamış, herkesin vermesi emredilmiştir.” dedi.
Bu yıl Fitre 11,5 TL olarak belirlendi
Fitrenin nasıl verileceğini de anlatan Aydil, şunları ifade etti: “Fıtır sadakası gün şartlarına göre evlerde beslenme olarak kullanılan buğday, hurma, kuru üzüm, nohut ve benzeri maddeler çoğunlukla esas alınmıştır. Bu ürünlerden fıtır sadakası verilirken bir ‘sâ` ölçüsünde yani günümüzde yaklaşık 2,5-3 kiloya tekabül ediyor. Yani kişi başına bir ‘sâ` ölçüsü kadar (2,5 -3 kg) buğday, hurma, kuru üzüm ve nohut verebilir. Fıtır sadakasının asgari miktarıdır. Bu sadakanın azami miktarı yoktur. Herkes kendi imkânları ölçüsünde verebilir. Fıtır sadakasındaki temel ölçü olarak biz buğday ile hurmadan bahsettik. Ama kişinin bir günlük temel yiyecek ve içeceğidir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Bakanlığımız asgari miktarda yiyecek ve içeceğini 11,5 TL olarak esas almıştır ve bu asgari miktardır. Halkımız isterlerse kendi imkânlarına göre daha fazla fıtır sadakası da verebilir.”
Fıtır sadakası Ramazan ayında ve bayramdan önce verilmelidir
Fıtır sadakasıyla beraber ihtiyaç sahiplerinin Ramazan bayramında mutlu olacaklarını belirten Aydil, “Zekât şartları oluştuğu zaman verilmesi gereken mali yükümlükken, fıtır sadakası özelikle Ramazan ayında verilmesi gerekir. Ramazan ayından sonra verilen fıtır sadakası normal herhangi bir sadakadır. Fıtır sadakası Ramazan ayında ve bayramdan önce verilmelidir. Buradaki amaç ihtiyaç sahiplerini de Ramazan bayramına dâhil etmektir. Bu vesile ile bütün vatandaşlarımızın Ramazan bayramını tebrik ediyorum. Rabbimden, bu ayda yapılan ibadetleri kabul etmesini niyaz ediyorum. Bu bayramın kaynaşmamıza ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu. (Cihat Şayık-İLKHA)