Ageydi, "Halen IŞİD`e karşı kayda değer bir savaş vermedik. Buna imkân bulamadık. IŞİD hiç bir bölgede ciddi karşılık görmedi" dedi. 

Albay Abdulcebbar Ageydi, 2011 Mart ayında başlayan Suriye iç savaşının sembol isimlerinden ve eski Halep Askeri Meclisi'nin başkanı. Halen, ‘Seçkin Kuvvetler` anlamına gelen ‘Kuvvet en Nuhba` isimli muhalif grubunun başında olan Ageydi, Halep merkezinde Esed güçlerine, kırsalda ise Savran cephesinde IŞİD`e karşı savaşıyor.

Abdulcebbar Ageydi, ülkede savaşın başından bu yana her şeyin çok değiştiğini ve Esed`in düşürülmesi için başlayan mücadelenin başka boyutlara evrildiğini, artık ülkelerinde farklı aktörlerin sahne alarak Suriye`de kirli bir senaryoyu uygulamaya koyduklarını söyledi.

Abdulcebbar Ageydi Suriye ordusunda 28 yıl görev yaptıktan sonra albay rütbesinde iken savaşın ilk dönemlerinde ayrılarak muhaliflerin safına katılmıştı. Aslen Halep`li olan Ageydi, uluslararası egemen güçlerin Suriye`yi büyük bir belirsizliğe ittiğini ve savaşın ilk günlerinden bu yana kendilerine merhamet ve büyük devlet refleksi ile davranan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Muhalif komutana göre, görünenin aksine ABD halen Esed`i destekliyor.

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında IŞİD`in Suriye`nin Türkiye sınırında yer alan Kürt ilçesi Kobani`yi ele geçirmesinden sonra bölgeye giden muhalif askeri birliğin komutanlığı görevini yürüten Abdulcebbar Ageydi o dönem Kobani`de yaşananlardan Halep`in son durumuna ve bölgede yaşanan gelişmelere dair Al Jazeera Türk`ün sorularını yanıtladı.

Kobani`de, IŞİD`e karşı YPG'ye destek vermek için savaşmaya gitmeniz çok eleştirilmişti. O süreçte neler yaşandı ve muhalif güç olarak savaşa etkiniz hangi düzeyde oldu?

Aynul Arab ( Kobani) Suriye toprağıdır. Biz Halep`in bir kasabası hüviyetinde olan Aynul Arab`a herhangi bir Suriye toprağından farklı bakmadığımız için o gün bu kararı almıştık. Şayet Suriyeli muhalif gruplar planlandığı gibi IŞİD ile savaşmaya bin 300 kişilik askeri güç yollama kararından dönmeseydi şu an her şey çok farklı olacaktı. Ortada PYD-YPG tehdidi olmayacaktı.

Plan neden değişti?

Büyük muhalif gruplar bize askeri destek sözü verdiler. Olay son aşamaya geldiğinde ise sadece 300 kişilik bir birlik bölgeye sevk edebildik. O günlerde YPG`nin de sayısı bu civardaydi. Ancak çok güçlü destek geldiği için asker sayılarını kolayca artırdılar. Bize silah ve mühimmat desteği ise sıfır noktasında olduğu için savaşın seyrine etki edemedik ve ABD`nin havadan yüzde 80`lik kısmını hallettiği Kobani savaşı YPG`nin başarı hanesine yazıldı. Birileri sanki bugünler için tüm hazırlıklarını o günden yapmaya başlamıştı. Şimdi oyunun son perdesi oynanıyor.

Muhalifleri savaşçı göndermekten vazgeçiren unsur neydi?

İlk başlarda ben de bunun cevabını bulamadım, iç kamuoyunda belirli bir baskı oluşmuştu. Çünkü aynı günlerde Halep`e yönelik kuşatma tehlikesi vardı. Ancak daha sonra uluslararası camia tarafından bu gücün Kobani`ye sevk edilmesinin önüne geçildiğini öğrendim.

Uluslararası camia neden böyle bir engellemede bulunsun?

Şu an Halep`in kuzeyinde yaşanan gelişmelere bakıldığında nasıl kirli ve karanlık bir oyunun topraklarımız üzerinde tatbik edildiğini görmek zor değil. Bu çok daha önceleri planlanmış bir proje ve adım adım sahneleniyor. O gün şayet Kobani`de bin 300 kişilik muhalif grup IŞİD`i püskürtseydi her şey şimdi farklı olacaktı. Bunu istemediler ve mevcut manzara ortaya çıktı.
Muhalifler IŞİD`e karşı 2014 Ocak ayından bu yana savaşıyor ve hep hiç bir başarı elde edemediler. Şayet Kobani`de baskın güç siz olsaydınız ne değişecekti?

Kobani`de savaşın kaderini hava bombardımanları belirledi. IŞİD`i geri çekilmeye iten uçakların nokta atışları oldu. Çok fazla kayıp verdiler ve o taarruz karşısında yapabilecek hiç bir şeyleri yoktu. Size çok net olarak şunu ifade edebilirim ki karadan sadece IŞİD`in boşalttığı alan dolduruldu. Orada bulunan ve yaşananları canlı gören birisi olarak bunu söylüyorum. Şayet Hür Suriye Ordusu (HSÖ)  o gün orada olsaydı zafer bizim hanemize yazılacaktı. İşte bunun için o gücün orada olması engellendi. Bu durum Tel Abyad ve Cerablus cephelerinde halen aynı şekliyle devam ediyor.

Bizim IŞİD`e karşı ilerleyememe sebebine gelince, bu durum tamamen aynı anda birçok cephede savaşma zorunluluğumuzdan kaynaklanıyor. Halen IŞİD`e karşı kayda değer bir savaş vermedik. Buna imkân bulamadık. IŞİD hiç bir bölgede ciddi karşılık görmedi. Beklemediğimiz fazladan bir durum olarak karşımıza çıktı ve doğrusu hiç hazırlıklı değildik. Ancak Halep`in fethi sağlanırsa IŞİD cephesinde kesinlikle farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Mevcut tabloya baktığınızda Kobani`de üstlendiğiniz rolden dolayı herhangi bir pişmanlığınız var mı?

Ben Aynul Arab, Tel Abyad, Afrin, Kamışlı ve diğer bölgeleri Suriye`nin parçası olarak gördüğüm için oradaydım. Bugün de aynı yerde duruyorum. Şu an PYD tarafından Suriye`de var olan karışıklığı fırsata dönüştürme girişimini başarısız ve sonu hüsranla bitecek bir heves olarak görüyorum. Kürt halkı ülkemizin bölünmesi projesini onaylamayacaktır. Biz birlikte güçlü olacak ve bu savaştan da galibiyetle ayrılacak iradeye sahibiz.

Kürtler müstakil bir devlet konusunda PYD`ye ciddi oranda destek verirse o zaman nasıl bir sonuç ortaya çıkar ?

Ben PYD`nin ırk temelli devlet projesinin geçmişte kaldığını ve günümüz şartlarında geçerliliği olmadığı düşüncesindeyim. Kürt çoğunlukla, PYD`yi özdeşleştirmemek gerekiyor. PYD`nin ideolojisi sosyalizm temelli ancak Kürtler Müslüman bir halk. PYD`nin ideolojisi egemen olduğunda en büyük zararı yine Kürtler görecektir.

Suriye`de karmaşa büyür ve bölünme kaçınılmaz olursa, dönüşürse ne gibi sonuçlar doğar?

Esed`in düşüşü hem IŞİD hem de PYD ve benzeri örgütlerin de sonu olacaktır. Bu örgütlerin varlık sebebi Baas rejimidir. PYD Kürt, Arap ve Türkmenler arasında ayrımcılık ekiyor. Nefret ve öfke duygularının kabarmasına sebep teşkil ediyor. Bu çok tehlikeli bir gelişme. Tahribatı büyük olur ve kapanması zor yaralar açabilir.

Suriye bölünmeyecek ve kimse içerisinde bulunduğumuz zor şartların sonsuza kadar süreceğini düşünmesin. Esed`in düşmesini geciktirmeye çalışanlar içyapının daha fazla zayıflamasını ve daha küçük parçalara ayrılmamızı isteyenler. Oyunun farkındayız ve ayaklanan halk bunca fedakârlıktan sonra yenilerek evine dönmeyecektir.

Kobani`de Türkiye`nin üstlendiği rol, o zaman tartışılmıştı. Kobani'de savaşmış bir komutan olarak Türkiye'nin  o dönemdeki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında Türkiye Kobani savaşı günlerinde çok büyük bir bataklığa çekilmek istendi. Türkiye`nin yöneticileri o günlerde aklıselimle bu tuzağı bertaraf ettiler. O gün oynanan oyun gerçekten çok büyüktü ve daha trajik sonuçlar doğmadan tehlike atlatıldı. Türkiye`yi yönetenler tehlikeyi iyi gördüler ve süreci iyi yönettiler. O günlerde olan bitenler çok boyutlu bir komploydu ve hedefte Türkiye vardı. Bizim Kobani`de aktif görev almamız da bölgemize yönelik çok boyutlu komplonun önüne geçme çabasından başka bir şey değildi.

Mevcut koşullarda Türkiye`nin Suriye`ye yönelik askeri müdahalede bulunacağını düşünüyor musunuz?

Sınır ciddi tehdit altında. Uluslararası aktörlerin bölgeye yönelik niyetleri iyice gün yüzüne çıkmaya başladı. Türkiye`nin derin ve anlamlı kaygıları var. Ancak şu an Türkiye müdahale ederse kimse buna karşı güçlü bir itiraz geliştiremez. Türkiye`nin çok daha geç kalma riski ile birlikte müdahale sonrası yaşayacağı sıkıntıları en ince detaylarına kadar hesap ettiğini düşünüyorum. Benim buradan söyleyeceğim şey şayet Türk ordusu böyle bir operasyona girişirse Suriye halkı onları bağrına basmaya hazır.

Halep hareketli günler yaşıyor ve büyük operasyon başladı. Şu an gelinen noktada Esed`in Halep`ten çıkarılma ihtimalini güçlü görüyor musunuz?

Başlarda tek bir operasyon odası etrafında toplanan güçler sonra IŞİD`in Halep kuzeyini tehdit etmesinden sonra bölündü ve son saldırı üç farklı oda tarafından yönetildi. Yani güçler bölündü ancak her şeye rağmen önemli ilerleme kaydedildi. Fakat daha zor bölgeler var ve bu operasyon sabır ve kararlılık gerektiriyor.

Esed Halep merkezinde sınırlı bir bölgede de olsa tutunabilir mi?

O gücü yok. Yeni ve güçlü bir saldırı karşısında çözülecektir. Maneviyatları sıfır noktada. Göstermemeye çalışsa da bitik durumdalar ve yeni bir saldırı dalgasını göğüsleyemezler. Zaten şu an Bilimsel Araştırma Kurumu`nun binası elinden çıktı. Hava Kuvvetleri İstihbaratı binası, Raşidin ve Cemiyet Zehra bölgelerinde de önemli ilerleme kaydettik. Cemiyet Zehra bölgesinde Topçu Fakültesi ve yakınındaki Esed Askeri Mühendislik Akademisi ele geçirilirse Halep`ten tek çıkış yolu olan Hama yönünden çekilecektir.

Esed`in Halep`i kaybetmesinin rejim cephesinde karşılığı ne olur?

Esed şayet Halep`i kaybederse Şam`ın küçük mahallesindeki muhtar hükmüne düşer. Elinde kayda değer hiç bir yer kalmayacak. Ayrıca Halep`te çok ciddi bir mücahit potansiyel var bu gençler hepsi Halep`te zafer elde edildikten sonra diğer cephelere dağılacak ve rejimin bitişi çok daha hızlanacaktır. Savaşın seyrini etkileyecek en önemli gelişme Halep`in durumuna bağlı olarak şekillenecektir.

Halep neden iki taraf içinde bu kadar önemli?

Taşıdığı potansiyel itibarı ile Halep her açıdan bir dünya kentidir. Savaş bittiğinde Halep`i büyük ihtimalle Suriye`nin başkenti olarak göreceğiz. Devrimin kalbi Halep`tir ve sanayi, sanat, kültür, tarih ve insan kalitesi olarak Halep başkent olmayı fazlası ile hak eden bir kent.

Suriye`de beş yıl geçti ve halen galibi olmayan savaş farklı boyutlar kazanarak devam ediyor. Size göre bu durumun temel sebepleri neler?

Ortaya çıkan manzara uluslararası güçlerin iki yüzlü tavrının bir sonucudur. Başta ABD olmak üzere bizimle birlikte hareket ediyor gibi gözükenler, Esed`den vazgeçmedi ve halen Esed`i desteklemeyi sürdürüyorlar. Aleni açıklamaları ile sahadaki uygulamaları çok farklı. Bu durum savaşın seyrini çok etkiledi. Belirsizlikler ve her geçen gün büyüyen kaos dışarıdan ithal sorunların iç bünyede yol açtığı tahribatın ürünü. IŞİD ve YPG de dâhil tüm olumsuz durumlar bu ikiyüzlülüğün bakiyesidir.

Bahsettiğiniz durumun daha ayrıntılı olarak sahaya yansıyan boyutunu izah eder misiniz?

Elbette. Bakın iki buçuk yıl öncesine kadar Suriye`de disiplinli ve Esed rejiminin düştüğünde otorite boşluğuna fırsat vermeden birliğimizin teminatı olacak bir ordu ( Özgür Ordu) teşekkül ediyordu. Bu konuda hayli mesafe alınmıştı. Sonra birden askeri konsey etkisizleştirildi, askeri meclisler feshedildi, Genelkurmayımız ve geçici hükümet ve buna paralel olarak SMDK Savunma Bakanlığı sadece sembolik bir makama dönüştürüldü. Beraberinde sahadaki başıbozukluk ve disiplinsizlik daha da arttı. Bu hedeflenen bir durumdu ve şu an ortaya çıkan sorunların temelinde sahaya yönelik samimiyetsizlik yatıyor.

Savaşın seyrine etki eden hataları birçok ABD`li yetkili ile görüştüğünü ve düşüncelerini kendilerine ilettiğini kaydeden Abdulcebbar Ageydi IŞİD`in yaydığı korku ile bölgeyi yeniden dizayn edenlere hizmet ettiğini, bu işten en büyük payı alan ülkenin de ABD olduğunu vurguladı.

el cezire türk