İtikâf`ın lügatte bir yerde beklemek anlamına geldiğini belirten Molla Mustafa Durgun itikâfın 5 vakit cemaatle namaz kılınan bir camide beklemek suretiyle yapıldığını söyledi.

Geçmiş ümmetlerde de itikâfın olduğunu belirten Durgun; “İtikâf İslam öncesi geçmiş şeriatlarda da vardı. Rabbimiz Bakara suresi 125. ayette ‘Biz İbrahim ve İsmail`e emir gönderdik. Bizim beytimizi -Kâbe- temiz tutun. Tavaf edenler, itikâf bekleyenler, rükû ve secde edenler için.` buyuruyor.” dedi.

Hz Aişe`nin Peygamberimiz hakkında; ‘Resulullah Ramazanın son 10 gününde itikâfı bekliyordu` dediğini aktaran Durgun, Resulullah (sav)`ın vefatından sonra da hanımlarının itikâfı devam ettirdiğini belirtti.

İtikaf nefsi kontrol altına aldırır

Müslüman'ın nefsini kontrol altına alması noktasında itikâfın önemli olduğunu belirten Durgun; “Hikmetli bir Müslüman zaman zaman değişik amelleri yapmalıdır. Nefsini kontrol altına alması lazımdır. Nefsani arzulardan, dünya meşgalesinden sıyrılıp bir köşeye çekilip Rabbiyle baş başa kalması hayati bir noktadır. Hayati bir değer taşıyor. Onun için Müslümanlar her zaman olduğu gibi Ramazanda ameller kat kat daha fazla karşılık görüyorlar. İyi amelleri yapmak lazımdır. Allah`u Teâlâ Hz. Yusuf`un diliyle; “ben nefsimi arındırmıyorum. Muhakkak ki nefis bütün gücüyle kötülükleri emrediyor.” buyuruyor. İşte bu kötülükleri yapmaya azimli nefsi biraz nefsani arzulardan uzaklaştırıp Allah ile baş başa kalmak mümin için bir bayram oluyor.” dedi.

Müslümanların itikâfta ibadet etmekle meşgul olduğunu söyleyen Durgun, “Muttaki bir insan, itikâfa girerek namaz kılmak, Kur'an okumak, kitap okumak, Allah`ı zikretmek, dünyevi şeyleri düşünmeyerek Allah`ı ve ahireti düşünmelidir. Düşüncesini dahi kontrol altına almalıdır.” ifadelerini kullandı.

İtikâf`ın her zaman sünnet olmakla birlikte Ramazan ayında daha bir anlam kazandığını belirten Durgun, itikâfın sünnet ve menzure –adak- olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtti.

“İtikâf cemaatle 5 vakit namaz kılınan bir camide olmalıdır”

İtikâfa girecek kişinin bir camide olup niyet etmesi gerektiğini belirten Durgun; “İtikâfa giren insan temiz olmalıdır; cünüplükten, abdestsizlikten, hayız ve nifastan, elbise ve bedeni necasetten temiz olmalıdır. Temizlik itikâfta esastır. Müminler için he zaman temizlik esastır. İtikâfa giren kişi camiden çıkmamalıdır. Zaruri durumlarda çıkıp tekrar camiye dönmelidir. Menzure -adak- itikâf ise; ne kadar nezir edilmişse o müddet içinde camide olmalıdır. Dışarı çıkarsa itikâf bozulur ve itikâf yeniden başlar. 5 vakit cemaatle namaz kılınan bir mescitte olmalıdır. O camide Cuma namazı kılınırsa kişi itikâftayken camiden çıkmamış olur.” diyerek itikâfa girecek kişilere hatırlatmalarda bulundu.

Diğer tüm ibadetlerde olduğu gibi itikâfın da bazı adapları olduğunu belirten Durgun, bu adapları şöyle anlattı: “İtikâfa giren kişi Allah`ın taati ile meşgul olmalıdır. Allah`ı zikretmek, Kur'an okumak, ilmi müzakere etmek gibi. Bunlarla meşgul olmak müstehaptır. İtikâflının gündüz oruçlu olması daha efdaldir. Zaten Ramazanda haliyle oruçludur. İtikâf bekleyen kişi hayırdan başka konuşmamalıdır. Sürekli hayır konuşmalıdır.”

Mazeretsiz dışarıya çıkmak, kadınlara yaklaşmak, riddet -dinden çıkmak- ve sarhoşluk, kadınlar için hayız ve nifasın itikâfı bozduğunu belirten Durgun; hacamat yapmak, alışveriş yapmak, bayanların el işi yaparak vakit geçirmesinin de mekruh olduğunu belirtti.

Durgun sözlerini şöyle sonlandırdı: “Özellikle Ramazan ayında insan kendisini düşünce olarak fiili olarak her şeyden arındırıp sadece Allah`ı zikredip ibadet etmek, tefekkür etmek, Kur'an okumak, kitap okumak gibi işlerle vakit geçirmesi uygun olur. Bu amelleri Ramazanın bereketiyle kat kat oluyor. Zira Ramazanda deminde dediğimiz gibi 7`den 700 kata kadar mükâfatlandırıyor. Rabbim bizi itikâfa girenlerden eylesin. İtikâfa girip itikâfın hakkını hukukunu yetiren getirenlerden eylesin. Bizim amellerimizi nezd-i alisinde kabul eylesin.” (İLKHA)