Erzincan`ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 05 Temmuz 1993 tarihinde PKK tarafından gerçekleştirilen katliam hala tazeliğini koruyor. Üzerinden 22 yıl geçmiş olmasına rağmen katliamı gerçekleştirenlerin yakalanmamış olması katledilenlerin yakınlarını üzüyor.
İLKHA mikrofonlarına konuşan davanın avukatlarından Cüneyt Toraman ve katledilenlerin yakınları, sürecin kumpaslarla dolu olduğunun altını çizdiler.
Dava avukatlarından Cüneyt Toraman, dava sürecinde gizli bir elin devreye girdiğini ve yakalananları serbest bıraktığını söyledi. Toraman tetikçilerin yakalanması gerektiğini ama asıl bu işi organize edenlerin ortaya çıkarılması gerektiğini kaydetti.
“CHP milletvekili devreye girdi…”
Toraman, zamanında CHP`li bir milletvekilinin faillerin serbest bırakılmasında parmağının olduğunu öne sürerek şöyle konuştu: "Katliamın 23`üncü yılına giriyoruz. Katliamın üzerinden çok uzunca bir süre geçti. Katliamın gerçekleştiği günlerde Hukukçular Derneği olarak yaklaşık 12-13 avukat önce Sivas'a oradan sonra buraya geldik. Allah rahmet eylesin zamanın Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu ile görüştük. Gerçekten çok üzgündü. Faillerin bulunması için çok çaba sarf edeceğini ve faillerin yakalayacağı sözünü verdi. İstanbul'a döndük, kısa süre içerisinde Vali Recep Yazıcıoğlu'nun gayretleriyle tetikçiler yakalandı. Ondan sonra gizli bir el devreye girdi herkes de bu gizli eli çok iyi biliyor. CHP'nin içerisinden bir milletvekili. Yüzleştirme tutanakları usulsüz diye failleri serbest bıraktılar. Biz avukatlar olarak tetikçiler yakalansın diyoruz ama asıl olarak bunu organize edenler, bunun arkasında olanlar, bu tetikçileri görevlendirilenler ortaya çıkarılması gerekiyor. Maalesef kısa süre içerisinde serbest bırakıldılar yüzleştirme tutanakları usulsüz diye ve bundan sonra tam bir tiyatro. Sanığı olmayan bir dava. Dava dediğiniz zaman bu davanın tarafları olur. Bu dava tarafı yoktu. Sadece iki tane komşu köyden yerleri göstermişler, muhtemelen onlar da tehditlerle getirildi buraya."
“Dava uyduruk bahanelerle nakledildi”
Olayı gerçekleştirenlerin itirafta bulunmalarına rağmen serbest bırakıldığını ifade eden Toraman, “Sonra uyduruk bir bahaneyle dava İzmir'e nakledildi ki davayı nakil, davaya en büyük müdahalelerden biridir. Bir davayı başka bir dava ya da başka bir yere de nakledemezsiniz. Bunun için olağanüstü sebepler olması gerekir. Güvenlik gerekçesi olması lazım, Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi`nde güvenlik zafiyeti olması mümkün değil ki böyle bir şey de yoktu zaten ama dava İzmir'e nakledildi. Dava devam ederken pişmanlık yasası çıktı. Yasa çıkınca sanıklar bu olayı biz gerçekleştirdik dediler. Kod isimleri, gerçek isimleri hepsi tutuyordu araştırdık. Recep Yazıcıoğlu'nun özellikle başlattığı çalışma sonucunda yakalanan insanlardı bunlar. Mahkemeye talepte bulundular. Yasadan faydalanıp serbest bırakıldılar. ‘Bu insanlar kendi özgür iradeleriyle beyanda bulunup olayı gerçekleştirdiklerini söylemişler. Bu davaya getirilsinler` dedik mahkeme bu talebimizi kabul etmedi. Sadece iki kişiye yardım yataklıktan mahkumiyet verildi. Böylece dava örtbas edildi. Böyle bir garip süreç bu davanın yargılaması yapılmadı. 33 tane şehit edilen insan ve bu insanların katilleri ilgili Türkiye Cumhuriyeti'nde bir yargılama yapılamadı olayın özeti bu yani." diye konuştu.
“Devletin Sivas ve Başbağlar`da olağanüstü müdahalesi var”
Toraman, Sivas`ta Madımak Otelinin ateşe verilmesi sırasında olayla alakası olmayanların sadece protestoda bulunan 33 kişinin yakalanarak yargılandığını, Başbağlar olayında ise failler bilinmesine rağmen her hangi bir işlem yapılmadığının altını çizdi.
Sivas olayında yakalanmış herhangi bir fail olmadığını belirten Av. Toraman, şöyle devam etti: "O davada avukatlık yaptım. Davanın nasıl yürüdüğünü çok iyi biliyorum. Protesto yapan insanlar ‘Anayasal düzeni yıkmakla` yargılandılar. Sivas`ta olayla uzaktan yakından alakası olmayan insanlar yargılandı. Gazete kupürlerinde isimleri olan insanlar yargılandı ve bunlara çok ağır cezalar verdiler. İnsanlar Türkiye bayraklarıyla yürüdüler. Türkiye bayrağı ile yürüyen insanlar anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs eder mi? Hayır normalde ölüme sebebiyet vermekten ceza verselerdi en fazla 9-10 yılda çoktan serbest olmaları gerekirdi. Olayla alakası olmayan maddeler uygulandı. İnanılmaz bir devlet müdahalesi oldu bu olayda. Sahte tutanaklar ve belgelerle sahte ifadelerle cezalar yağdırıldı. Kısasa kısas uygulandı. Kısas kaldırılalı yüzyıllar oldu ama kısas Sivas davasında uygulandı. 3 bin kişinin içinden insanları seçiyorsunuz ve toplamda 33 kişiye idam cezası veriyorsunuz. Bu sonucun davanın bir tiyatro olduğunu ve komedi olduğunu gösteriyor. Maalesef aynı benzer olayda Başbağlar davasında gösterdiler. Yani devlet özel olarak seçilmiş bir hakime davayı paketleyerek gönderdi. ‘Kapatın bu dosyayı kimse kurcalayıp karıştırmasın` dediler Sivas olaylarında fail yokken birileri fail yapıldı, Başbağlar davasında da failler varken failler kaçırıldı.
Eğer Sivas davasında sokaktaki protesto eden insanlar bırakılsaydı insanlar olayın gerçek faillerinin yakalanmasını isteyeceklerdi ve bekleyeceklerdi bunu istemediler. Başbağlar'da da olayın tetikçileri yargılanmış olsaydı bunların arkasındakileri insanlar sorgulayacaktı." (Ömer Adıgüzel - İLKHA)