MEHMET GÖKTAŞ

Davetlerindeki sıralamayı kastediyorum, yoksa Peygamberlerden birisinin ötekilerden apayrı bir yolunun veya hedefinin olduğunu söylemek istemiyorum. Bir başka deyişle, bütün peygamberlerin davetteki önceliklerinin aynı olduğunu, sadece bunlardan birisinin farklı olduğunu söylüyorum.

NASILDIR DAVETLERİNDEKİ SIRALAMA, NEDİR ÖNCELİKLERİ?

Peygamberlerin davetleri (Allah`ın selamı üzerlerine olsun) Kur`an-ı Kerim`de önemli bir yer tutar. Bu konuyla ilgili müstakil kitaplar bile yazılmış, bütün

Müslümanlar bu kıssalarla beslenmişler, tevhidî düşünceye mensup Müslümanlar Peygamberlerin davetlerini en ince detaylarına kadar bildikleri gibi, sıradan Müslümanlar bile kendilerine yetecek kadar Kur`an`daki Peygamber kıssalarını bilirler.

PEYGAMBERLERİN DAVETTEKİ ÖNCELİKLERİ ALLAH`A İBADETTİR

Dikkat ettiniz mi, bir peygamber Rabbinden görev alır almaz kavmine ilk söylediği şey;

“Ey kavmim! Allah`a ibadet edin. Sizin için ondan başka hiçbir ilah yoktur.”

Peygamberlerin tebliğ ve davet konuları Kur`an-ı Kerim`in birçok suresinde yer alır. Fakat A`raf, Hûd, Meryem, Enbiya, Şuara, Kamer ve benzer surelerde bir sıra üzere anlatılır.

Bu konuya genellikle Hazreti Nuh ile başlanır. Hazreti Âdem ilk insan ve ilk peygamber olmasına rağmen onun tebliğ ve daveti değil, yaratılışı, İblis`le olan durumu, cennetten çıkarılışı, yani onun şahsında bizim yaratılış serüvenimiz anlatılır.

Söylediğimiz gibi Kur`an-ı Kerim tebliğ ve davet konusuna Hazreti Nuh ile başlar ve onun ağzından çıkan ilk söz de kavmini Allah`a ibadete çağırmak olmuştur.

“Andolsun, Nûh`u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik de; Ey kavmim! Allah`a ibadet edin. Sizin için O`ndan başka hiçbir ilah yoktur. Şüphesiz ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum” dedi. (7/59)

“Andolsun, biz Nûh`u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah`tan başkasına ibadet etmeyin. Doğrusu ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum.” (11/25, 26)

Sadece bu iki ayet-i celile değil, Nuha Aleyhisselam`dan bahseden her yerde görebilirsiniz.

Diğer peygamberler de aynı şekilde birinci öncelik olarak toplumlarını Allah`a ibadet etmeye çağırmışlardır.

“Âd kavmine de kardeşleri Hûd`u peygamber olarak gönderdik. Onlara, “Ey kavmim! Allah`a ibadet edin. Sizin için ondan başka hiçbir ilah yoktur. Allah`a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” dedi. (7/65)

“Semûd kavmine de kardeşleri Salih`i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah`a kulluk edin. Sizin için ondan başka bir ilah yoktur...” (7/73, 11/61, 27/25)

“Medyen halkına da kardeşleri Şuayb`ı peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah`a kulluk edin. Sizin için ondan başka hiçbir ilah yoktur.

Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.” (7/85, 11/84, 29/36)

“Ve Mesih (İsa) dedi ki; Ey İsrailoğulları, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah`a ibadet ediniz…” (5/71)

“Allah kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Allah`ı bırakarak beni ve anamı iki ilah edinin dedin?” İsa da şöyle diyecek:

“Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.” (5/116)

İbrahim Alehisselam da kavmine ilk önce aynı daveti yapmış; “Allah`a ibadet edin ve ondan sakının, iyi bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır” (Ankebut 16)

“Kitap`ta İsmail`i de an. Şüphesiz o sözünde duran bir kimse idi. Bir resül, bir nebi idi. Ailesine namaz ve zekatı emrederdi. Rabb`inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.” (19/54,55)

BİRİSİ HARİÇ

Görüldüğü üzere bütün peygamberlerin ağızlarından çıkan ilk söz, tebliğ ve davetteki birinci öncelikleri Allah`a ibadete çağrıdır.

Fakat bunlardan birisi hariçtir. Tahmin etmişsinizdir, Hazreti Lut Aleyhisselam.

O, kavmini Allah`a ibadete çağırmamış, onun birinci önceliği bu olmamıştır. Kur`an-ı Kerim`in hiçbir yerinde onun böyle bir davetini göremezsiniz.

Peki, onun birinci önceliği nedir? Onun birinci önceliği kavminin içine daldığı sapıklık, livata, homoseksüelliktir.

“Lût`u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz? Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.” (7/80,81)

“Lût`u da peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı bir hayâsızlığı işliyorsunuz.”

“Siz hâlâ erkeklere yanaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?” Kavminin cevabı, “Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi Allah`ın azabını getir bize” demeden ibaret oldu” (29/28,29)

“…Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.” (26/165,166)

Görüldüğü üzere bütün toplumları Allah Teala peygamberleri vasıtasıyla öncelik olarak kendisine ibadet etmeye çağırdığı halde Lut kavmini öncelik olarak kendisine ibadete çağırmıyor, yapageldikleri rezaleti, sapkınlığı terk etmeye çağırıyor.

Hâlbuki Kendisine ibadete çağırdığı diğer toplumların da işlemekte oldukları bir takım haramlar vardır. Ölçüde tartıda haksızlık yapanlar, zalimlerin ve despotların sözlerine uyanlar, Allah ile birlikte gök cisimlerine ve diğer putlara ibadet edenler, mazlumların haklarını yiyenler vs. İşleye geldikleri bu kötülükleri terk etmelerini de istiyor fakat öncelik olarak kendisine ibadete çağırarak başlıyor peygamberlerin tebliği.

Söylediğimiz gibi, bir tek Hazreti Lut Aleyhisselam ibadete çağırmıyor. Çünkü böyle bir toplum kesinlikle Allah`a ibadete çağrılamaz, öncelikle rezaleti terk etmeleri gerekir.

“Canım, hele Allah`a ibadete başlasınlar da daha sonra da bu sapkınlıklarını terk ederler…”diyemeyiz, Rabbimiz de demiyor.

CİNSEL SAPKINLIKLAR DİĞER  HARAMLARDAN ÇOK FARKLIDIR

İslam`ın ve bütün ilahi dinlerin tarih boyunca haram kıldığı kötülükler vardır. Bunlar içki, kumar, zina faiz, hırsızlık, yetim malı yemek, haksız yere insan öldürmek, gıybet, hased, iftira vs.

Bütün bunlar haramdır. Fakat her şeye rağmen bu haramları işlemekte olanlar Allah`a ibadete çağrılmışlardır.

Unutmayalım ki söz konusu ettiğimiz cinsel sapkınlıklar kesinlikle bu haramların dışındadır, onlarla birlikte ele alınamaz.

Bu sapkınlıklar toplumsal bir yangındır. Eğer bir yerde bir yangın varsa, o yangını söndürmekten daha öncelikli hiçbir şey olamaz.

İnsanoğlunun fıtratında vardır, eğer bir yerde bir yangınla karşılaşırsa, fıtri olarak yapacağı ilk şey o yangını söndürmektir. Evinde, sokağında, işyerinde karşılaştığı yangını eline geçirdiği bir şeyle, bir örtüyle, suyla, toprakla derhal söndürmeye çalışır.

İnsanoğlunun yaptığı bu şey daha sonra aldığı eğitimle değil, yaratılıştan gelen bir özelliğidir.

İslam toplumu içerisinde bütün haramlara karşı mücadele edersiniz, tamamen kökünü kazıyamazsanız da azaltırsınız. İslam`ın hâkim olduğu toplumlarda söz konusu haramlar en azından asgari bir seviyeye indirilebilir.

Fakat LGBTİ gibi cinsel sapkınlıklara karşı toplumun tamamı ayağa kalkmak ve seferber olmak durumundadır.

Çünkü bunlar birer günah olmaktan çok daha öte bir felakettir, yangındır ve sapkınlıktır. Toplumun bütün fertleri karşılaştıkları bu yangını derhal söndürmekle yükümlüdür.

Aksi takdirde bunun sonu değişik bir şekilde helâk olmaktır, tarihten silinip gitmektir.

Bugün Avrupa ve kilise bile bu konularda çok duyarlı olmasına rağmen Müslümanların duyarsızlığı veya bunu küçük bir kabahat, basit bir hata olarak görmesi asla bağışlanamaz, kabul edilemez.

Yaşadığımız ülkede bu iğrençliklere, bu sapkınlıklara göz yumanlar, hatta buna destek verenler kesinlikle affedilemez.

Kendileri bu tür rezalet ve sapkınlıklardan uzak olmalarına rağmen, hatta bir taraftan Allah`a ibadet ettikleri halde öte yandan bunlarla aynı safta yer alanlar kıyamet günü onlarla birlikte olmaktan kurtulamayacaklardır.

Tevhidî düşünceye sahip Müslümanlar bu felaketin ne anlama geldiğini daha şuurlu bir şekilde idrak etmeli, şehidler diyarı, sahabeler, hatta peygamberler diyarı bu toprakları, bu iffetli yurdu bunlardan arındırmalıdır.