Allah’ın adıyla...

Kendisine halife olmak üzere bizi yaratan Allah, insanın halifelik makamına göre davranması ve yaşaması için rehberler ve yaşama kılavuzları göndermiştir. Bu yaşama klavuzlarının sonuncusu olan Kur’an-ı Kerimi Efendimiz salallahu aleyhi vesellem’le göndermiştir. Önce Kur’an-ı Kerim’e ve ardından Kur’an-ı Kerim’in gölgesinde büyüyen, yetişen, olgunlaşan ve O’na göre yaşayan Kur’an nesline ve talebelerinin üstünlüklerine bakalım.

Kur’an ki “ İçinde hiç şüphe barındırmayan, muttakiler için hidayet rehberi” (Bakara süresi - 2) “Zulmedenleri korkutmak ve güzel davrananlara bir müjde olarak Arap diliyle gelmiş doğrulayıcı”(Ahkaf süresi - 12) ve zaman ihtiyarladıkça gençleşen bir kitaptır.

İnsanın hayatına yön veren, “Apaçık bir nur, hâkim bir zikir ve en doğru yoldur” insanın içini sıcaklığıyla ısıtan, insanın kalbindeki dalgaları dindiren ve insanı olgunlaştıran bir güneştir.

Rabb-ı Rahim’in insanı dalaletten hidayete, karanlıktan nura, zulümden adalete doğru götürmek üzere semadan zemine uzatılmış ipidir.

Maddi ve manevi hastalıklara çare, yaralara merhem, dertlere derman, rahmete ve saadeti dareyne vesile bir kitaptır.
"İnsanları Hakk`a ulaştıran; helâl ile haramda ve din hükümlerinde hakkı bâtıldan ayıran..." (Bakara–185) izzet binasının kapısıdır. Şeref, haysiyet ve üstünlük O’nunladır.

"Akıl sâhiplerinin, âyetlerini iyice düşünüp anlamaları ve ders almaları için indirilen saadet kaynağıdır." (Sâd–29)
Arabın, Türk’ün, Kürd’ün, İngiliz’in; siyahın, beyazın; doğulunun, batılının, kuzeylinin yani tüm insanlığın mutluluk için başvurabileceği “anlaşılması ve öğüt alınması için kolaylaştırılan.”(İbrahim–4) bir kitaptır.
Kur’an ki Müslümanların şerefi, gönüllerinin şifası, kalplerinin nurudur.
 
Kur’an’ın dilinden Kur’anı tanımaya çalıştık, şimdi de Kur’an’ın dilinden Kur’an neslini tanımaya çalışalım. Kur’an talebelerinin hususiyetlerine değinelim.

Kur’an nesli, Kur’an’ın tabiriyle bir şahid, bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilen Efendimiz salallahu aleyhi vesellem’in dizinin dibinde –sünnetiyle- terbiye olan, onun eğitmesiyle güzelleşen insanlardır.

Kur’an nesli; Kur’an’ın talebeleri, namaz kılarak Kur’an okuyarak "Kur`an`ın Allah kelâmı olduğunu bilip mânasını düşünerek." (Nisâ-82) evlerini nurlandıranlardır.

Kur’an emri mübinine “semi’na ve ate’na” deyip hayatta, hükümde ve sözde Allah ve peygamberinin önüne geçmeyenlerdir. Hayâlarından ve amellerinin boşa gitme korkusundan Resuller serverinin yanında seslerini alçaltanlardı(r).

“Birbirini kenetleyip tutan bir binanın tuğlaları gibi, birbirini kenetleyip tutan” (Buhârî, Salât 88) “Birbirlerini seven, birbirlerine acıyan ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzeyenlerdir. Birbirlerinin sıkıntı ve dertlerinden dolayı yanıp tutuşanlar, uykuları kaçanlardır.” (Buhârî, Edeb 27)

“Kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmekle gerçek manada iman ettiğini tasdik edenler.” (Buhârî, Îmân 7) Mü’min kardeşinin sıkıntılarını gidermek ve darda kalana kolaylık göstermek için koşturanlardır.

Kur’an okumakla sakinleşen, kardeşine yardım etmekle mesrur olan; iyilikte, hayırda yardımlaşan ve yarışanlardır. Kur’an’la hemhal olmalarından huzur ve saadeti iliklerine kadar yaşayanlar, yaşayacak olanlardır.

Komşularını, arkadaşlarını, ilişikte bulunduklarını incitmekten çekinen, elinden ve dilinden insanların güvende olduğu kimselerdir. Misafir ağırlayan, misafirlere ikramda bulunanlardır.

Malayaniyi konuşmaktansa susmayı tercih edenler aynı zamanda hayrı konuşma derdinde olanlardır.
Rabb Teâlâ’nın kendilerine verdiği malı yine O’nun yolunda infak edenler, harcayanlar ve dağıtanlardır.
Rableriyle karşılacaklarını, önlerinden ne gönderdiyseler onu göreceklerini bilenlerdir.

Mü’minlerden başkasını sırdaş edinmeyen; kafirlere, zalimlere ve münafıklara karşı tavizsiz ve izzetli olanlar; mü’minlere karşı ise alçakgönüllü olanlardır.

Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşanlara karşı uyanık olanlardır. Mazlumlara sahip çıkmalarından, zalimlere karşı olan onurlu duruşlarından göze batanlardır.

Gevşeklik göstermeden, üzülmeden; inandıklarından dolayı üstün gelecek olanlardır. (Al-i İmran-139)

Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen, Allah’ın ayetleri okunduğunda imanları artan ve yalnızca Allah’a tevekkül edenlerdir. Namazı dosdoğru ve huşu içinde kılanlardır. Boş ve yararsız şeylerden yüz çeviren, iffetlerini koruyan, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir. Erkekler ve kadınlar olarak birbirlerinin velileri olan mü’minlerdir. İyiliği emredip kötülükten sakındıran, Allah’a ve Resul’une itaat ettiklerinden Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimselerdir.

Onların erkekleri gözlerini ve ırzlarını haramdan koruyan pak ve temiz kimseler olduğu gibi kadınları da gözlerini ve ırzlarını haramdan koruyan, süslerini açığa vurmayan ve başörtülerini yakalarının üstüne bırakan haya ve iffet timsalleridir. Hasılı güzellik, iyilik ve hayır namına ne varsa onu kuşanmış olanlardır.

Öyle ise Kur’an’la, Kur’an neslinin, Kur’an talebelerinin bu hususiyetleriyle donanmak gerek ki Rabb Teâlâ’nın bize yüklediği halifelik makamının hakkını verelim.

Bunun için başta bol bol Kur’an’ı okumak, Kur’an mealini okumak, düşünmek, anlamak ve yaşamak için efendimiz salallahu aleyhi vessellem’in tabiriyle “Azı dişlerimizle Kur’an’ı tutup O’na yapışmak” lazım. Her zaman ve zeminde Kur’an’la hemhal olmak lazım.

Pak ve temiz Kur’an neslinden ve talebelerinden olmak temennisiyle Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
 
Mustafa CANAN / İnzar Dergisi / Kasım 2011