Sabah Gazetesi, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunduğu raporla ilgili olarak bugün banşetten verdiği haberde şu bilgilere yer verdi:

"Paralel Yapı, OHAL koşullarını da fırsat bilerek PKK-Hizbullah çatışmasını körüklemek için faili meçhullere imza attı, kanlı tezgâhlar kurdu. Amaç ise 2 grubu da zayıf düşürüp kendi egemenlik alanlarını genişletmekti.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da faili meçhuller, yargısız infazlar ve işkencelerle anılan 1990'lardaki karanlık dönemin altından da Paralel Yapı çıktı. O yılların canlı tanıklarından Hüda- Par Genel Başkan Yardımcısı avukat Hüseyin Yılmaz, Paralel örgütün bölgede oluşturduğu korku imparatorluğunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a bir raporla ilettiklerini açıkladı.

Yılmaz'ın anlattıkları ve hazırlanan rapordaki bilgiler tüyler ürpertici... Buna göre, Paralel Yapı'nın işi olduğu şüphesiyle soruşturma açılan, Batman'da 17 yıl önce TPAO işçisi Cevzet Soysal'ın öldürülmesi olayı buz dağının sadece görünen kısmı...

OHAL koşullarını da fırsat bilen Paralel Yapı, bölgede PKK-Hizbullah çatışması çıkarmak için her türlü yola başvurdu ve kanlı tezgâhlar kurdu. Amaçları 2 grubu çatıştırıp zayıflatarak bu sayede bölgedeki egemenlik alanını genişletmekti. Bu amaçla Paralel polislerden oluşturulan özel ekip, cezaevinden çıkardıkları tetikçilere imamları öldürttü.

AYLARCA EVDE İŞKENCE ETTİLER
Cinayetleri PKK'nın üzerine attı. Ardından karşı taraftan da infazlar yapılarak çatışmaya zemin hazırlandı. Hüseyin Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı'na verdiği bilgiler ve raporda yer alan tespitlerden bazıları şöyle:
Emniyet içindeki illegal yapılanmanın 1990'lı yıllarda başlayan bölgedeki faaliyetleri 2000 yılında zirveye çıktı. Örgüt, diğer cemaatlere, derneklere terör örgütü muamelesi yaptı.

Diyarbakır'da Cemal Uçar ve Sabri Aktaş kaçırıldı. Dayalı döşeli kiralık bir evde aylarca psikolojik baskı yapılarak sorgulandı. İstediklerini elde ettikten sonra da sanki o gün yakalanmışlar gibi hastane raporu alınarak DGM'ye sevk edildi. İkili, cezaevine konulduktan 1 saat sonra tekrar hukuk dışı biçimde cezaevinden çıkarılarak emniyete götürüldü. Aylarca işkence altında sorgulandı. Emniyet içinde yuvalanmış bu ekip Hizbullah'ı bitirmek adına tüm mesaisini illegal işlere adadı.

TUTUKLU TETİKÇİ ÖLDÜRDÜ
Bitlis Tatvan'da 1993'te Molla Gıyasettin Barlak, Paralel Yapı'ya mensup polislerce öldürtüldü. Cinayeti de cezaevinde tutuklu bulunan tetikçi Murat Kurtboğan'a işlettiler. Olayı PKK'nın yaptığı ileri sürülerek 2 kişiyi tutukladılar. Bu kişiler yargılama sonunda beraat etti ve uzun süre tutuklu kaldıkları için de AİHM'de yüksek tazminatlar aldı. Kurtboğan ise o tarihte cezaevinde göründüğü için hakkında işlem yapılmadı. Daha sonra Hizbullah'ın eline geçince, Molla Gıyaseddin'i, hangi polis ve komiserlerin talimatıyla öldürdüğünü anlattı. Bu sorgu kasedi Hizbullah ana davasında delil olarak bulunmasına rağmen özel yetkili mahkemeler suç duyurusunda bulunmadı, soruşturma da açmadı.

İŞKENCEDE ÖLDÜ 'İNTİHAR' DEDİLER
Batman'da 1994'te Nurullah adlı bir kişi, emniyet içindeki bu illegal yapı tarafından sokak ortasında araca bindirilerek kaçırılmak istendi. Bağırıp yardım isteyince de öldürüp cesedi götürdüler. Soruşturmayı da kendileri yürüttükleri için kayıtlara 'örgüt içi hesaplaşma' diye geçirdiler.

Cemal Uçar

Cemal Uçar, Diyarbakır'da gözaltına alınıp gözleri bağlı şekilde işkenceyle sorgulandı. Kaçıranlar daha sonra stadyum duvarının dibine gözleri bağlı halde bıraktı. Kaçıranların ayrılmasından sonra olay yerine gelen polis ekipleri Uçar'ı resmi olarak gözaltına aldı. Tutuklanan Uçar'ın cezaevinde intihar ettiği ileri sürüldü.

Abdulselam İrdem
Abdulselam İrdem, gözaltına alınıp ağır işkencelerden geçirildi. Tutulduğu nezarethanede ölünce de ailesine "İntihar etti" denildi. Aile ısrarla gözaltında öldürüldüğünü iddia etse de soruşturma dosyası sümen altı edildi.

PARALEL EKİBİN BAŞI ANADOLU ATAYÜN...
Cumhurbaşkanına sunulan rapora göre, Diyarbakır'daki hukuk tanımaz bu ekibin başında, Paralel Yapı'nın tepe isimlerinden, halen Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Yurt Atayün'ün ağabeyi Anadolu Atayün yer aldı. Operasyonları o dönem Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürü olan Anadolu Atayün'ün yönettiği öne sürüldü. Paralel infaz timlerinin imza attığı yasadışı olaylardan bazıları da şöyle:

Diyarbakır'da 8 cinayetin zanlısı olarak yakalanan Hizbullahçı Adnan Bayantemur, Paralel polislerce kaçırılıp uzun süre hapsedildi. Muhbirliği kabul edince cinayetlerden serbest kaldı.

Diş teknisyeni Hüseyin Olam, Batman'da sivil polislerce kaçırıldı. İşkenceli sorgunun ardından gözleri bağlı olarak 140 kilometre uzaklıktaki Diyarbakır-Ergani yolunda serbest bırakıldı.

Sabri Aktaş, Diyarbakır'da yakalandıktan sonra 28 gün boyunca bilmediği bir eve hapsedildi. 28'inci günün sonunda ise sanki o gün yakalanmış gibi tutanak tutulup bu kez resmi gözaltı süreci başladı." 

Kaynak: Sabah