Bu ayda Allah`ın rahmeti o kadar çok görülüyor ki mahrum kalan insan gerçekten çok şey kaybetmiştir. Nasıl olur, bunca bereket, rahmet, feyiz, manevi ortam varken bunlardan uzak kalınır.

Bir düşün! Dua ediyorsun ve duan kabul oluyor. İçinden neler geçiriyorsun, neler istiyorsun, bir sıkıntın mı var, hal olmasını istediğin bir işin mi var, istediğin bir şey mi var… İste Rahmeti bol olan Allah versin sana. Dile benden ne dilersen gibi, dile Rabbinde O da versin sana.
Bir düşün! Kur`an okuyorsun, her harfine on değil bin sevap… hesap makinesiyle hesaplamaya çalışsan sevaplarını yorulursun, ama sen okudukça melekler yazar da yazar bıkmadan usanmadan.

Bir düşün! Annenle mukabeleye gidiyorsun. Yada bir büyüğünle camiye veya bir derneğe gidiyorsun. Kur`an bülbülleri okuyup duruyor. Her biri ayrı bir sesle, ayrı bir güzellikte okuyor. Sadece sen değil, ya da oradakiler değil melekler bile coşuyor.

Bir düşün! Fakir arkadaşlarını, yetim, öksüz insanları, dünyanın fakir bırakılmış zavallı insanları… Sen de bir aylığına onlar gibisin. Onların kardeşisin, dertlerinin ortağısın. Sonra düşünüyorsun aman Allah`ım açlık ne kadar da zormuş. O zaman; israfın haram olduğunu, beğenmeyip yemediğin yemeklerin lezzetini, Allah`ın sana verdiklerinin kıymetini bir bir hatırlarsın. On bir ay boyunca nasıl da rahat yaşadığının ve bunların hepsinin bir şükrünün olması gerektiğini anlarsın.

Bir düşün! Bu ayda insanlar ne kadar da çok sadaka veriyor. Gerçekten öyle değil mi? Başka zaman da paran vardı ama özellikle bu ayda sadaka vermek istersin. İçine doğuyor bir şeyler vermek. İşti bunlar da bu ayın bereketidir.

Bir düşün! İnsanlar mallarının zekatını neden bu aya denk getiriyor. Sonra neden bayramdan bir gün önce fıtır sadakası adında herkesin hatta bebeklerin bile sadakasının verildiğini bir düşün!  

Bir düşün! Bin aydan daha hayırlı geceyi yani tam seksen üç yıllık bir insan ömrünü kazandıran geceyi. Kadir gecesini. Şu meleklerin sevap yazmak için habire indiği, sabaha kadar esenlik ve salametin olduğu gece. Kur`an`ın indiği mukaddes gece. Kim bu mukaddes gecedeki fazlı ilahiye ermek istemez ki.
Bir düşün! Onbir ayın sultanı ne demektir? Ayların en büyüğü, en mukaddesi, en bereketlisi, ayların padişahı, kıralı, başkanı… işte bu ay ramazan ayıdır.

Bir düşün! Teravih namazlarını, camiyi, cemaati. Büyüklerin çocukluk anılarının başında ramazan maceralarının geldiğini biliyor muydunuz? Nasıl teraviye gittiklerini, sahura nasıl kalktıklarını, iftara doğru açlıktan ve susuzluktan neler yaptıklarını… hatta sadece büyükler değil sizlerin bile nice hatıraları vardır değil mi? Şimdi izin verilse bir çırpıda neler anlatırsınız neler? Ramazanlar ne kadar da güzel, iyi ki yılda bir ay ramazan oluyor. İyi ki biz Müslümanız ve oruç tutuyoruz. 
Bir düşün! Yemeklerin tadı bir başka olmuyor mu? Şu ramazan pidesi, buz gibi bir su…artık siz neler neler sayarsınız?

Bir düşün! Mahmur gözlerle sahura kalkıyorsun, uykulu uykulu bir şeyler yiyorsun. Sonra iftar vaktinde kendin için özel ayırdığın bir şeyleri nasıl da buzdolabında saklıyorsun, ezanlarla beraber sofranızda nasıl bir coşku oluşuyor. Bir düşün! Başka bir vakitte bu güzelliği görüyor musun!
İşte ramazan ayı böyle huzur, mutluluk, bereket ve coşku zamanıdır.

Resul-i Ekrem`in; “Ramazan ayı size bir bereket ayı olarak gelmiştir. Allah Teala bu ayda rahmetiyle sizi kuşatır, bu ayda rahmet indirir, hataları siler, duaları kabul eder. Allah Teala bu ayda hayır hususundaki yarışlarınıza bakar ve meleklerine karşı sizinle iftihar eder. Allah`a karşı iyilik ortaya koyunuz. Çünkü bedbaht kişi, bu ayda Allah`ın rahmetinden mahrum olan kişidir” (İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Prof. Vehbe Zuhayli) şeklindeki methine mazhar olmuştur.

“Ramazan ayı Allah`ın kullarını gözetleme ayıdır. Mü`minin rızkının arttırıldığı aydır. Bu ayda her kim, bir oruçluya iftar verirse günahları mağfiret olur, kendisi de cehennem ateşinden azad olur. Oruçlu bir kişinin sevabından hiçbir şey eksilmediği halde onun tuttuğu orucun sevabı kadar sevabı kendisine yazılır.”
Sahabeler dediler ki: ‘Ya Resulallah! Bizim her birimiz oruçluya iftar yemeği verecek güçte değildir.` Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: ‘Allah sevabı bir hurma ile yahut bir yudum su yahut bir miktar süt ile iftar verenlere de verecektir.” (İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Prof. Vehbe Zuhayli)

“Şüphesiz biz onu (Kur`an`ı) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğu sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede her türlü emirden dolayı Rabbinin izniyle melekler ve Cebrail yere iner. O gece selamettir, esenliktir. Fecrin doğuşuna kadar devam eder.” (Kadir Suresi: 1-5)
“Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından azad olma”

(İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Prof. Vehbe Zuhayli)