Ocak ayında, Hizbullah Cemaati kurucu lideri merhum Hüseyin Velioğlu'nun şehadet yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajdan 6 ay sonra suskunluğunu bozan Hizbullah Rehberi muhterem Edip Gümüş, 1 buçuk milyar nüfusa sahip olan İslam Ümmeti'nin, medeniyeti, kültürü ve dinamik genç nesliyle, rotasını kaybetmiş insanlığa umut olması gerektiğine vurgu yaparak, bunun aksine Filistin, Suriye, Irak, Kürdistan, Mısır, Afganistan, Yemen, Libya, Myanmar ve dünyanın diğer yerlerinde Müslümanların ağır zulümlere maruz kaldığına dikkat çekti.

Gümüş'ün, haber merkezlerine gönderilen bu önemli mesajının tamamını sizlerle paylaşıyoruz:

"Bismillahirrahmanirrahim

“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal: 46)

“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslümanın (hatasını) örterse, Allah da onun (hatasını) kıyamet günü örter.” (Buhari)

“Zalimlerin ortak hedefi Müslümanları zayıf düşürmek”

Yeryüzünün hemen her tarafında Müslümanlara yönelik katliamlar, cinayetler ve büyük zulümler yapılmaktadır. İslam düşmanları kendi aralarında birçok konuda ayrılık içinde ve hatta çekişme halinde oldukları halde, Müslümanlara karşı birbirlerini desteklediklerini, ekonomik ve askeri imkânlarını bir araya getirip birleştiklerini görmekteyiz. Bunun temel sebebi; Müslümanları zayıf düşürüp İslam coğrafyasında istedikleri şekilde hareket etmek ve onları İslam`dan uzaklaştırmak istemeleridir. Bu, İslam düşmanı bütün zalimlerin ortak hedefidir.

“İslam ümmeti gereken tepkiyi göstermiyor”

Dünyanın farklı yerlerinde her gün onlarca, hatta yüzlerce Müslüman katledilmekte, Müslüman halklar zalimlerin elinde büyük acılara ve ağır sefaletlere uğratılıp yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmaktadır. Eskiden bu durum Filistin ve birkaç yerle sınırlıyken, şimdi Müslümanların acı çekmediği ve sıkıntı yaşamadığı coğrafya neredeyse kalmamıştır. Farklı coğrafyalarda her gün oluk oluk Müslüman kanı akıtılırken, bu cinayetler tabiiymiş gibi İslam ümmeti gereken tepkiyi göstermemektedir. Oysa İslam düşmanlarının başına bir şey geldiğinde ve kâfirlere en ufak bir zarar dokunduğunda küfür güçleri ayağa kalkıp şiddetli tepki göstermekte ve Müslümanlara karşı terör estirmektedirler.

“Müslüman idareciler büyük vebal altındadırlar”

Müslümanlar, tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyorlar. İslam ümmeti; bir buçuk milyarlık nüfusu, medeniyeti, kültürü ve dinamik genç nesliyle, rotasını kaybetmiş ve bunalım yaşayan insanlığa umut olması gerekirken, Filistin, Suriye, Irak, Kürdistan, Mısır, Afganistan, Yemen, Libya, Myanmar ve dünyanın diğer yerlerinde Müslümanlar ağır zulümlere maruz kalmakta ve büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar.

“Müslümanların birbirleriyle uğraşmaları kabul edilemez”

Böyle bir tablo karşısında Müslümanlar; güç ve enerjilerini gereksiz yerlerde harcamakta, milli, şahsi ya da grupsal menfaatlerinin ardına takılmakta, çeşitli gerekçelerle zalimlerle işbirliği yapmaktadırlar. Müslümanların birbirleriyle uğraşmaları, kabul edilemez bahanelerin ardına sığınarak ya da duyarsızlıklarından dolayı kardeşlerine yardım etmemeleri sebebiyle İslam ümmeti her geçen gün daha da vahim sıkıntılara doğru yol almaktadır.

“Mısır'daki zulmü büyük bir ibretle izliyoruz”

Müslümanların, İslam düşmanlarını pişman ettirecek ve onlara geri adım attıracak tepkiyi göstermemeleri ve onlara gerekli cevabı vermemeleri kafir ve zalimleri cesaretlendirmektedir. Nitekim Mısır gibi bir yerde, bir avuç İslam düşmanının, Müslüman halkın idarecilerini darbeyle görevden uzaklaştırmalarını, ardından iradelerini hiçe sayarak Müslüman halkı sindirmeye çalıştıklarını, onlara yönelik katliamlar gerçekleştirdiklerini, zindanlara attıklarını ve onlara zulmettiklerini büyük bir ibretle izliyoruz. Aşama aşama zulmeden İslam düşmanları, Müslümanların tepkisini ölçerek zulüm çıtasını yükseltmektedirler. Ne yazık ki Müslümanların duyarsızlığı ve parçalanmışlığı, zalimleri yeni zulümlere sürüklemektedir. Meydanlarda gösteri yapan binlerce Müslümanı kurşuna dizen İslam düşmanları, karşılarında onları engelleyici bir tavır görmeyince Müslümanların âlimlerini ve rehberlerini idama mahkûm etmeye başladılar.

“Müslümanlar birbirlerine destek vermeli, yoksa…”

Allah Teala bütün bunlarla Müslümanları büyük imtihanlara tabi tutmaktadır. Müslümanlar birbirlerine destek vermez, kâfirlere karşı güçlerini birleştirmez, birbirlerinin kanını akıtır ve kardeşlerini zalimlerin ellerine terk etmeye devam ederlerse daha büyük darbeler yiyecek ve daha ağır sıkıntılar yaşayacaklardır.

Her nerede olursa olsun İslam`ın ismini yüceltip Müslümanların izzetini korumak için mücadele eden Müslümanlara maddi–manevi her türlü desteği vermek ve onları zalimlere karşı savunmak mecburiyetindeyiz. Müslümanlar birbirlerinden sorumludurlar. Allah Teala Müslümanları kardeş olarak ilan ettiğinden, her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, kardeşlerine yardımcı olmak, onları desteklemek ve ellerindekini paylaşmak zorundadırlar. İslami sorumluluk bunu gerektirmektedir. Buna rağmen çeşitli bahanelerin ardına sığınıp zor durumdaki Müslümanlara yardımcı olmayan şahsiyetler, yapılar ve ülkelerin Müslüman idarecileri büyük vebal altındadırlar. Görevlerini yapmadıkları, Müslümanların vahdeti ve kaynaşmaları için bir gayret içine girmedikleri ve zulüm altındaki Müslümanları izlemekle yetindikleri için zalimlerin zulüm ateşi bir gün kendilerine de isabet edecektir.

“Enerjinizi İslam düşmanlarına karşı tüketin”

Yukarıda bahsedilen durumlar bilinmeyen ve yazılmayan şeyler değildir. Ancak burada önemli olan bu tablo karşısında sorumluluklarımızı yerine getirmek ve bu gidişatın önünü almak için pratiğimizle bazı şeyleri ortaya koymaktır. Bunun için kardeşlerimize bir çağrıda bulunmak istiyoruz:

Ey Müslümanlar, ey ehli kıble! Birbirinizle uğraşmaktan, birbirinizi düşman görmekten, birbirinizi İslam dışı sıfatlarla vasıflandırmaktan vazgeçin. Mezhep, meşrep, grup, bölge ve kavmiyet gibi ayrılıkların sebep olduğu çekişmelerin, İslam düşmanlarının sermayesi olduğunu ve onlara büyük fırsatlar sunduğunu unutmayın. Mezhebi, meşrebi, grubu ve kavmi ne olursa olsun Müslümanlarla çekişmekten uzak durun. Enerjinizi Müslümanlarla uğraşmakla değil, İslam düşmanlarına karşı durarak tüketin. Zulme maruz kalan kardeşlerinizin yardımına koşun. Müslümanların izzet ve onuru için fedakârlıklarda bulunduğunuz zaman kazanırsınız. Müslüman kardeşleriniz büyük sıkıntılarla boğuştuğunda ve zalimlerin zulmüne maruz kaldığında imkânınız olduğu halde destek vermezseniz, büyük vebal altında kalır ve kaybedersiniz. Müslümanlar kaybeder, ümmet kaybeder.

“Birbirinize daha çok kenetlenin”

Ümmetin içinde bulunduğu hal bu iken; bölgemizdeki kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntıları, çektikleri acıları ve maddi-manevi sorunlarını dile getirmekten hayâ ediyoruz. Özel olarak kardeşlerime şunu söylemek isterim: Fedakârlıklarınızı tebrik ediyor, hayırlı çalışmalarınıza Rabbimin bereket katmasını diliyorum. İslam`ı bir bütün olarak yaşama ve Allah`a (cc) karşı sorumluluklarınızı onun istediği şekilde yerine getirmeniz için âlim olmanızı, âbit olmanızı ve mücahit olmanızı arzuluyorum. Birilerinizin yaşı, işi, durumu bunu yapmaya el vermiyorsa, bu durumda çocuklarınızın âlim olmaları, âbit olmaları ve mücahit olmaları için gayret etmenizi istiyorum. Allah`ın dini ve davasına hizmet için bu güne kadar maddi ve manevi her türlü katkıyı verenlerin, bugünden sonra daha da çok fedakârlık yapmalarını bekliyorum. Kuvvet olmak için, güç olmak için birbirinizle daha çok kaynaşın, birbirinize daha çok kenetlenin.

Rabbim tüm Müslümanlara, bu mübarek Ramazan ayından en güzel şekilde istifade etmeyi nasip etsin. Tevbelerimizi, ibadetlerimizi, dualarımızı kabul etsin ve günahlarımızı bağışlasın.

Rabbim Müslümanların yar ve yardımcısı olsun.

Kardeşiniz Edip Gümüş"