Günde bin parke taşı kesen işçinin eline masraflar çıktığında 70-80 lira geçiyor.
Binlerce yıl önce aktif bir volkan olan Karacadağ`ın lavlarının soğuyup oluşturduğu ve içerisindeki demir filizi nedeniyle dünyanın en sert taşlarından birisi olan bazaltı kesmek güç ve sabır isteyen bir iş. Bu nedenle bazalt işçileri "Yeteri kadar yoksul değilsen, bu işi yapmayı düşünmezsin" diyorlar.
Üç dönüm fıstık yetmeyince
Karacadağ Diyarbakır'la Şanlıurfa'nın arasında. İşçiler bazalt kesmek üzere Diyarbakır`a ve Şanlıurfa`nın Siverek ilçesine geliyorlar. Taş işçilerinin başlıca geldikleri yerler Gaziantep, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş ve Siirt... Gaziantep`in Yavuzeli ilçesinden gelen Hasan Çelik de onlardan biri. Köyündeki üç dönüm fıstık bahçesi kendisi ve beş çocuklu ailesine yetmediği için ‘dünyanın bu en zor işi`ni yapmak zorunda kaldığını anlatıyor.
“Beş çocuğum ve üç dönüm fıstık bahçem var. Ne kadar uğraşsan da üç dönümden gelen fıstığın değeri bellidir. Henüz küçük ağaçlar ve yılda 3-4 bin lira ancak geliyor. Bu parayla aileme bakmam imkânsız. Ben de bahar dedi mi çıkıp buraya geliyorum. Bazen Siverek ve İdil`e de gidiyoruz. Müteahhit nerede iş almışsa ve nerede bazalt parke taşına ihtiyaç varsa yakın yerlere gidiyoruz.”
Hasan Çelik'in fıstık bahçesi geçimleri için yetmeyince Gaziantep'ten Diyarbakır'a taş kesmeye gelmiş.
Beş parkeye bir çay
Hasan Çelik günde 800 ile bin arasında parke taşı kesiyor. Büyük blokları balyozla böldükten sonra kabaca çıkardığı parke taşlarına daha sonra küçük bir çekiçle şekil veriyor. Yorucu ve çok zahmetli olan bu çalışma gün boyunca devam ediyor.
“Buranın insanlarının tarlaları ve hayvanları var. İhtiyaçları yok. İhtiyacın yoksa zaten gelip bu işi yapmazsın. Çünkü gün boyu kızgın güneşin altında balyoz sallamak kolay değildir. Müteahhit parke taşının tanesini 110 kuruştan alıyor. Günde bin taş kesersem 110 lira yapıyor. Buralara gelirken ev tutuyoruz. Yol, yemek, balyoz, çekiç ve iş eldiveni derken günlük 70-80 lira kalıyor bize. Eskiden bereket vardı içinde. Bir parke kestiğimizde ‘bir çay parası çıktı` diye düşünürdüm ama çay olmuş 500-600 kuruş ve artık beş parke ile bir çay içebiliriz.”
‘Hayal için para lazım`
Hasan Üzüm`de Gaziantep`in Yavuzeli ilçesinden gelmiş. Diyarbakır`da taş kesmek üzere gelenlerin neredeyse tamamı Yavuzeli`nin Büyükkarakuyu köyünden. Onun da küçük bir bahçesi ve bahçesinde zeytinleri var. Zeytinlerini de ancak sofrasına yetiştirebiliyor.
“Zeytin ağaçlarım var 4-5 dönümlük. Daha ufaklar ve topladığımız ancak soframıza yetiyor. İleride büyüdükleri zaman belki de biraz para da getirir. Ama ne şimdi ne de büyüdügünde yetmeyecek. Köyümdeki pek çok kişi gibi buraya gelmek ve balyoz sallamak zorundayım. Balyozumuz da her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Yaşam koşulları zor, her şeyin fiyatı artarken bizim kestiğimiz parke 7-8 seneden beri aynı para. Gelen para geldiği gibi gidiyor. Beş çocuğum var onların geleceklerini hazırlamak için bazen hayal kuruyorum. Sonra bakıyorum ki paran olmayınca hayalin de olmuyor.”
Hasan Üzüm kazandığının hayal kuracak kadar çok olmadığını söylüyor.
‘Taşa verdim yanımı`
Bazalt parke taşlarının fiyatlarının sabit kalmasının en önemli nedeni betondan yapılan kilitli parke taşlarının yaygınlaşması ve taş işçiliği sektörüne her geçen gün daha fazla insanın katılması. Hüseyin Korkmaz yirmi seneden beri bir yanını taşa verdiğini ve her geçen gün taşın kendisinden daha çok şey götürdüğünü söylüyor:
“Bu işin ağır yükü bizim omuzlarımızda. Müteahhit bizden aldığını iki katı paraya satıyor yaklaşık olarak. Bu taşı döşediğinde üzerinden tank geçirsen bir şey olmaz, binlerce yıl dayanmış şimdi mi dağılacak? Ama kilitli parke taşı öyle değil, bir iki yağmur ve soğuk gördüğünde kendini bırakıyor. Öyle olmasına rağmen çok kullanılıyor ve parkemizin fiyatı yerinde saydığı gibi sürekli yeni taş işçileri bu alanda çalışmaya geliyor. Benim geldiğim köyümde yaklaşık 700-800 kişi bu işi yapıyor. Sen fiyat yükseltmeye kalksan diğeri gidip daha düşük çalışmaya başlayınca sen de fiyatını aşağıya çekmek zorunda kalıyorsun."
Hüseyin Korkmaz parke taş fiyatlarının yerinde saymasından şikayetçi.
Diyarbakır, Şanlıurfa, Şırnak, Mardin ve Batman`da binlerce taş işçisi çalışıyor. Karacadağ`ın sert bazaltını parçalarken kendileri de kırılıp dökülüyorlar. Konuştuğumuz hemen her taş işçisi belindeki fıtık ağrılarından bahsediyor. Üstelik kış aylarının nemi kavurucu güneş altında taşlardan çekildiğinde kırılmasının güçleştiği anlatılıyor. Öyle olsa bile ve küçük bahçelerindeki zeytin ve fıstık ağaçları büyüseler de her bahar yeniden ve daha çok gelecekler taş kırmaya.
Taş işçileri içtikleri bir bardak çay için artık beş parke taşı kesmek zorunda olduklarını söylüyorlar.
Al Jazeera