Amansız hastalığının farkına vardığında daha 12 yaşındaydı. Yaşıtları güle oynaya okula giderken o, sendeleyip yere düşüyor, sürekli ağlıyordu. Ailesi, hastalığının farkına varamamıştı ilk başlarda. Acı gerçeği doktora gidince öğrendiler. Kızları Fatma`nın kasları her geçen gün biraz daha eriyor, yürüme kabiliyetini yitiriyordu. Liseden mezun olduğu gün artık tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştu. Köyde yaşadığı için çok fazla arkadaşı da yoktu. Vaktinin büyük bir kısmını evin içerisinde geçiriyor, dışarı çıkmak istemiyordu. İçine kapandığı bu dönemde hayatı sorgulamaya başladı. Hep aynı soruya cevap arıyordu: "Allah`ım neden ben?" Cevabını bulmakta güçlük çektiği bu soru, onu geri dönülmesi güç bir yola sürüklemişti. Artık her gün isyan ediyor ve sürekli ağlıyordu. Ailesi de ne yapacağını şaşırmıştı. Öylesine zor günler geçirdiler ki, artık kul sıkışmış Hızır da (as) gelmek üzeredir.

Almanya`dan gelen teyzesi hayatının değişmesine vesile olur

Fatma Tatlı`nın Almanya`da Kur`an kursu hocalığı yapan teyzesi, o yıl tatil için Türki-ye`ye gelir. Fatma, kısa bir süre içerisinde daha önce hiç görmediği teyzesiyle arkadaş olur. Hastalığıyla ilgili kimseyle konuşamayan Fatma, teyzesine içini döker. Kafasındaki soru işaretlerini onunla paylaşır. Teyzesi ona, "Sen Allah`ın özel bir kulusun. Allah seni sevdiğin için sana büyük bir imtihan nasip etti. Eğer sen sabredip bu imtihanı kazanırsan inşallah cenneti kazanacaksın." der. Okuması için ona kitaplar alır. Tatilinin son haftasında Fatma`ya Kur`an okumasını öğretir. Kendisinin ifadesiyle teyzesi, Allah`ı tanıyıp sevmesinde bir aracı olur. Kur`an okumak, hastalığına şifa olur adeta. Meal okuyarak tefekkür etmeye başlar. Teyzesi, Almanya`ya döndükten sonra Fatma eskisinden daha güçlüdür. Hep, "Allah`ım Seni anlatabileceğim ve Senden bahsedebileceğim muhabbet ortamları oluştur." şeklinde dua eder.

Hac rüyası gerçekleşti

Bir gün televizyondan aldığı, "Namaz Platformu Sivas`ta konferans verecek." haberi Fatma`yı bir hayli heyecanlandırır. Konferansa gitmek için can atar ama bir yandan da içinde bir tedirginlik vardır. Daha önce böylesine sosyal bir ortamda hiç bulunmamıştır. Annesinin teşvikleriyle programa katılır. Kimse kendisini görmesin diye salonun en arkasına oturur. Konferanstan çok etkilenir. Gece bittiğinde konuşmacılardan yazar Senai Demirci`nin kitabını imzalatmak için sıraya girer. Demirci, Fatma`nın engellerine rağmen konferansa gelmesinden çok etkilenir. Nerede oturduğunu sorar ve arabasına kadar ona eşlik eder. Demirci ve arkadaşları, ertesi gün Fatma`ların köyünün yolunu tutar. Bu ev ziyaretinden sonra Fatma`nın da hayatı değişir. Demirci, katıldığı her televizyon programında Fatma`dan bahseder ve onu telefonla canlı yayına bağlar. Herkes Fatma`nın hayat hikâyesinden çok etkilenir.

bir tv kanalı hazırlamakta olduğu Hac Yolunda isimli belgesel için Fatma`yı kutsal topraklara götürmeyi teklif eder. Fatma, kameraların kendisini çekeceğini öğrenince önce bu teklife sıcak bakmaz. Çünkü riyaya kapılmaktan, kendisinin ifadesiyle Rabb`iyle olan muhabbetin zedelenmesinden korkar. Kur`an`ın kendisine yol göstermesi için rastgele bir sayfa açar ve karşısına çıkan ayetin meali şöyledir: "Bir fırsatını bulursanız hacca gidin." Bu işaretin üzerine tv kanalının teklifini kabul eder. Annesiyle birlikte kutsal toprakların yolunu tutarlar. Program, herkes tarafından beğeniyle izlenir ve ödül alır. Fatma`nın hac rüyası da böylece gerçekleşir.

"Hayatım, isyan eden engellilere ibret olsun"

Fatma Tatlı, kendisi gibi engelli olanlara sabretmelerini tavsiye ediyor. Bir daha yürüyemeyecek olmanın verdiği üzüntüyü namaz ve Kur`an sayesinde aştığını söylüyor. Ona göre namaz, hayatındaki en büyük mutluluk kaynağı. "Engelli kardeşlerim isyan etmesinler, hayatlarına namazı yerleştirsinler. Ben namazlarım sayesinde hayata tutunmayı başardım. Namaz benim en büyük teselli kaynağım. Namaz kılarken ben Rabb`imle muhabbet ediyorum. En büyük hayalim namaz kılarken secdeye gidebilmek, ama bu mümkün görünmüyor." diyen Fatma, Bediüzzaman`ın Hastalar Risalesi`ni de okumayı ihmal etmiyor ve kitaptan şu örneği veriyor: "Hastalıklar, insanların niçin dünyaya geldiklerini hatırlatan birer uyarıcıdır." Fatma, anlatmaya devam ediyor: "Hastalıkların en keskin ilacı imanın inkişaf etmesidir..."

zaman