Bingöl Üniversitesi`nde yapılan ‘Toplumsal Barışın Sağlanması ve Sonrası` konulu bir Sempozyum düzenlendi. Sempozyuma, BÜ Öğretim Görevlisi İbrahim Dağılma, Araştırmacı-Yazar Abdülkadir Turan, BÜ Öğretim Görevlisi Murat Varol, Doç. Dr. Cengiz Yıldız, Yrd. Doç. Dr. Kasım Tatlılıoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Düzenlenen sempozyumun konuşmacılarından BÜ Öğretim Görevlisi İbrahim Dağılma, ‘Toplumsal Barış Kürt Halkının Durduğu Yerdedir` başlıklı bir sunum yaptı. Dağılma, yaptığı sunumda, sistemin dükkânını işletenin değil, dükkânın kendisinin değişmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Dağılma, “Bakir bir toplum olarak fıtri doğallığını muhafaza eden toplumlardan ‘ümmetin yetimleri` olarak bilinen Kürtler, ‘sosyal mühendislerin` projelerine konu olmuştur. Her bir dokunuş, topluma -Kürt halkına rağmen- kendi şeklini verme eksenli olmuş ve kimse bu kanayan coğrafyanın yarasına ciddi anlamda merhem olmayı, acısını paylaşmayı, sorunlarının çözümünde halkı özne kılmayı düşünmemiştir.” dedi.

“Bir sorun, ancak bu kadar minimize edilebilir veya asıl mecrasından saptırılabilir”

Dağılma, “Faal olarak 30 yılı, dolaylı olarak 150 yılı aşkın bir süredir kanayan bir yara olan Kürt sorunu için hâlâ alışılagelmiş yaklaşımların sergilenmesi gösteriyor ki, sistem dükkânını işletenin değil dükkânın kendisinin değişmesi lazımdır. Çünkü müşteriye bilinen klasik mallar sipariş edildikten sonra bunun sol bir elden veya abdestli bir avuçtan sunulması fazla fark etmiyor. Bir sorun, ancak bu kadar minimize edilebilir veya asıl mecrasından saptırılabilir. Yaşadıklarından ötürü ümmetin yetimi olarak bilinen Kürt toplumunun tamamını ilgilendiren ve hepsi için iç acıtan, yürek yakan, göz yaşartan, acilen çözüm bekleyen büyük bir sorun sarmalını yani Kürt sorununu, ‘Çözüm Süreci`yle tanımlamış ama bu sorun sadece ‘PKK Sorunu`na indirgenip muhatap olarak da halkı göz ardı ederek zoraki bir temsiliyetle PKK muhatap alınarak büyük bir hata yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.

“Çözüm adına sözü, tezi olan herkesle görüşülmelidir” diyen Dağılma, “Bu sorun hakkında tüm kurum ve kişiler sürece dâhil edilmelidir.” dedi.

Sorunun çözümü noktasında, tıkanmanın başladığı yere dönülmesi gerektiğini belirten Dağılma, sözlerine şöyle devam etti: “Şeyh Sait, Bediüzzaman, İskilipli Atıf Hoca, Seyyid Rıza, Erdebilli Esat Efendi gibi zatlara yaşatılanlardan; Dersim, Zilan, Roboski, Sayer Köyü, Susa Camii, 6-7 Ekim vahşeti gibi katliamlardan ötürü adamakıllı bir hak iadesi yapılmalı ve özür dilenmelidir. Bu halk birebir kendisi muhatap alınarak sorunun yol açtığı gedikler, onların dilinden dinlenerek çözüme giden yollar beraberce aranmalıdır. Kürt halkının gerçek temsilcileri olan âlimler, seydalar, kanaat önderleri, cemaat imamları, aşiret liderleri, sivil toplum kuruluş yöneticileri, iş kolları başkanları, eğitim öncüleri ile görüşüp istişare edilmelidir.”

“Herkesin dilediği dille eğitim almasına imkân sağlanmalıdır”

“Değerlerimize ters düşen karma eğitimden de acilen vazgeçilmelidir” diyen Dağılma, şunları ifade etti: “Irkçılığı ve tahriki çağrıştıran "Bir Türk Dünyaya Bedel" gibi söylemlerden, "Ne Mutlu Türküm!" gibi sloganlardan tez elden kurtulmalıdır. Anadil, baba dil, üvey dil gibi ayrıştırmalar kesinlikle bırakılmalıdır. Herkesin dilediği dille eğitim almasına imkân sağlanmalıdır. Bu imkân da ‘seçmeli ders` kandırmacası içinde eritilmemelidir. Bugün halk nazarında çözümün, toplumsal barışın işaret levhaları çoktan görülmüşken hâlâ toplumsal strateji uzmanlarının olayı dar kapsamda değerlendirmesi anlaşılır değildir. Oysa bu strateji uzmanları, akil adamlar, yazarçizerler, siyasetçiler ve hükümet; olaya öncelikle Kürt halkının durduğu yerden bakmalıdır.” (Nihat Kanat-İLKHA)