Hüda-Par'ın bölgede yegâne güç ve temsilci olmak isteyen PKK/HDP/KCK/YDG-H tarafından mütemadiyen tehdit edildiği, Hüda-Par'lılara suikast düzenlendiği zaten bilinen bir şey. Elbet biliniyor olması, izlenecek olması anlamına gelmemeli.
7 Haziran seçimleri sonrası HDP, barajı aştı ve Meclis'e girdi. Ovada siyaset yapmak istediğini söyleyen, Çözüm Süreci'nin tarafı olan HDP, seçim süreci sonrası çözümü yegâne götürebileceği parti olan Ak Parti ile koalisyona asla yaklaşmayacağını belirtti.
Seçimin hemen akabinde seçim sonrası olacaklara dair bir ihtar HDP'nin çiçeği burnunda vekilinden geldi. Bu vekil, bölgede koruculara yönelik olarak “Hepiniz buradan defolup gideceksiniz. Bize doğrulttuğunuz keleşleri size çevirmeyi gayet iyi biliyoruz.” tehdidine imza attı.
Seçimin üzerinden henüz birkaç gün geçmişti ki, Diyarbekir'den acı haber geldi. 3 çocuk babası Aytaç Baran, yakın mesafeden göğsüne nişan alınan kurşunlarla şehid edildi.
Olayın üzerinden henüz yarım saat geçmişti ki, Paralel Örgüt'ün ajanları, YDG-H, YDG-H'yi bir resmi kurum sanan BBC, olayın failinin MİT olduğunu ileri sürdü. Her şekilde örgütleştiği yahut örgütleşmelere destek verdiği artık aşikâr olan bu kurumların seçim öncesi kime çalıştıkları da malumunuz… Mevzunun tarafı olan, kayıp vermiş olan Hüda-Par'lılara ulaşmayı akıl edememiş bir gazetecilik mevcut, elbet alternatif bir gazetecilik de var, bu durum üzerine şehid edilen Aytaç Baran'ın avukatı Abdülgani Orhan ve Hüda-Par bağımsız milletvekili adayı aynı zamanda eski Hüda-Par sözcüsü Sait Şahin ile yaşananlar üzerine bir söyleşi yaptım.
Aytaç Baran'ın hem avukatı hem de komşusu olan Abdülgani Orhan, kendisiyle konuştuğumda olaylarla ve cinayetle ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Ben, Aytaç kardeşimin öldürülmesinden kısa bir süre sonra öldürüldüğü yere gittim. Öldürüldüğü yer Şehitlik Mahallesine yakın bir yerdi. Şehitlik Mahallesi YDG-H'lilerin oturduğu bir bölgedir.
Ben henüz polislerle birlikte Aytaç Baran'ın öldürüldüğü yerdeydim ki, Şehitlik Mahallesi'nden silah sesleri gelmeye başladı, silah seslerinin geldiği yerle Aytaç'ın öldürüldüğü yer arası en fazla 200 metre falandır, gelen ses keleş sesiydi. Burada 50'den fazla yüzü maskeli kişi havaya ateş ediyorlardı.
Seçim öncesinde de zaten bölgedeki Müslüman Kürtler, Hüda-Par'lılar, bunlar tarafından tehdit ediliyordu. Halk korkuyla sindirilmişti.
Biz böyle bir şey bekliyorduk, çünkü HDP ne zaman barış dese bizim kanımızı döker, dün Demirtaş barış dedi, bugün biz saldırıya uğradık.
PKK'nin asıl amacı bölgede Müslüman Kürtleri sindirmek, zaten sürekli olarak halkı ve esnafı tehdit ediyorlar.
Biz tüm bunlara rağmen bir çatışma ortamı istemiyoruz. Bölge insanının çok canı yandı, artık acı istemiyoruz. Silaha sarılmayacağız. İsteğimiz Batı'daki Müslüman kardeşlerimizin bizi anlaması ve devletin bizi sahipsiz bırakmaması.”
Hüda-Par sözcüsü Sait Şahin ile konuştuğumda kendisi yaşananlar üzerine şunları paylaştı:
“Aytaç Baran zaten PKK tarafından tehdit ediliyordu. Baran'ın evinin karşısında PKK'lilere ait bir kahvehane var, kendisi birkaç kez orada bulunan kişilerce birilerine gösterilmiş. Zaten bunlar seçim sonrası Hüda-Par'lıları katledeceklerini açıkça ifade etmişlerdi.
Aytaç'ı öldürenlerin yüzleri maskeli değil, bölge insanı kimin öldürdüğünü gayet iyi biliyor ama korkularından kim olduğunu söyleyemiyor.
HDP'nin çıkıp rahmet ve başsağlığı dilemesi bizim için bir anlam ifade etmiyor.
Biz artık bölge gerçeğinin, bizim yaşadıklarımızın görünmesini istiyoruz.”
Henüz ben bu söyleşiyi yaparken, İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni İhya Der Başkanı ve Hüda Par üyesi Aytaç Baran'ın silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından başlatılan çalışmalar sonucu silahlı saldırı ile ilgili olduğu değerlendirilen 3 kişinin bir tabanca ile yakalandığının haberi geldi.
Hüda-Par'lılar aynı zamanda kendilerine yönelik suikastlerin faili meçhul olarak kalmasından dolayı rahatsızlar. Her türlü şiddetin mağduru olmuş bu kesimin en kısa zamanda acılarının giderilmesi elzem.
Tehdit oyları akabinde, şiddet olaylarında adı geçen, kendi vatandaşına silah doğrultan yapının, kirli ittifaklarla Meclis'e girmiş olan aynı zamanda haksızlık etmeyelim gerçekten bir tabanı, isteyerek oy vereni olan bir yapının, başkanı, eş başkanı, vekili artık kim varsa, eli silahlı örgütlerini geri çekip, silah bırakmaya davet etsinler. Böylelikle çözümün tarafı, Türkiye'nin partisi olduklarını göstersinler.
Çözüm konusunda iyi niyetli, kararlı olan Ak Parti hükümetinin iyi niyetini suiistimal eden bir yapının terör örgütü olarak mı, yoksa Türkiye'nin partisi olarak mı yürüyeceğine karar vermesi gerekiyor. Çözüm Süreci dahilinde, süreç zarar görmesin diye itinalı davranan bir hükümeti, çözüme o hükümete güveni nedeniyle sahip çıkmış bir halkı, bu tip cinayetler ile çözümden uzaklaştırmaya çalışanların aklını başına almasının zamanı geldi. Hiç kimse bu ülkede tekrardan kan akmasını istemiyor, herkes gereken sorumluluğu alsın bir zahmet…
Ülkemizin ve tüm Hüda-Par'lıların, İhya-Der'lilerin başı sağ olsun. Bir yardımlaşma derneğinde, yetimlere yardım faaliyeti yürüten ve alçakça katledilen Aytaç Baran'ın geride bıraktığı ailesi ve üç yetim evladına sabr-ı sebat dilerim. Allah rahmet eylesin.
Cemile Bayraktar/yenişafak