Kısacık ömrümüzde hata yapmadan hem dünya hem ahrette mutlu olabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuzda bize doğru yolu gösteren Rabbimiz, Kuranı indirmiştir. Bu kitapta yaratan ile konuşmak istiyorsanız, Namaz kılıp, dua etmenizi, Allah`ın size cevap vermesini istediğinizde ise bu kitabı okumanızı istemiştir. Maalesef kaçımız problemlerimizin çözümü için Rabbine müracaat etmiş cevapları görmek için Kuranı açmıştır? Sorunlarımızın çözümünü ve mutlu olabilmeyi, çevremizi gözlemleyerek edindiğimiz tecrübelerden veya başımıza gelen problemlerden, kendimize göre çözümler üreterek öğreniyoruz. Çoğu zaman yanılıyoruz. Çünkü insanlar sorunlarını çözerken tıpkı Ağrı kesici gibi kısa süreliğine sorunu ötelemekten başka bir şey yapmıyor, acı hep içimizde kalıyor. Kuranda kesin ve açık bir şekilde açıklama yapmasına rağmen, Rabbimizin cevaplarını çarpıtarak kendimizce manalar yüklüyoruz. Örneğin Faizi kesinlikle yasaklayan Rabbimize, muhalefet ederek, kredi veya ticaret dememiz, Rüşvete hediye, Kumara şans oyunları, zinaya aşk, içkiye kafa bulma aracı, açılıp saçılan çıplak kadına cesur, bayanların yatak odalarını günlerce gözetleyip röntgencilik yapan gazeteciye basın özgürlüğü denmesi ,Allah`ın emri olmasına rağmen, Türbanla uğraşılması yerine ,Haya ,adap ve ahlaka aykırı olan müstehcen kadın kıyafetleriyle savaşılması gerekmez miydi? Saygı gösterdiğimiz bir adamın yanında yanlış bir şeyler konuşmayalım diye sözlerimizi nasıl ölçüp biçtikten sonra konuşuyorsak, bizi her zaman gözetleyen ve duyan Rabbimizin bulunduğu yerde şapur şupur beni öp, çıtır çıtır beni ye gibi müstehcen şarkı nakaratlarını ağzımıza sakız yapıyoruz. Biz dinimize ne yaptık arkadaş! Küçücük sorunlarımızı büyüterek Allah`tan ne kadar uzaklaştığımızın farkında mıyız? Evliliğin 10-20 bin liradan aşağı olmaması zinanın ise bir sinema bileti ,bir paket patlamış mısır kadar ucuz olması Allah`ın emanetlerine ihanet değil mi? Bizden ilk sorulacak olan namazı neden hala en son hatırlayıp saatimize bakıyoruz. Dünya ahrette geçmek için bir köprüdür diyen Rabbimiz, bize yolcu olduğumuzu hatırlatmasına rağmen, köprüde bu kadar binalar dikmemiz yolcu için mantıklı mı? Genç ve sağlıklı olmamız ölümün bize gelmeyeceği anlamına gelmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Eğer cennete gitme hayalimiz varsa ,dinimize sımsıkı sarılmamız gerekmiyor mu? Elbiselerimizi tertemiz yıkarken, günahlarımızdan temizlemeyi neden unutuyoruz? Eğer ayaklarınız sizi camiye götürecek kadar yorgun ise, bu ayaklardan bizi cennete götürmesini nasıl isteyebiliriz? Vücut için en güzel olan bu vücudu yaratan Allaha karşı günde beş vakit secde etmesi gerekmezimi? Dünya insanları bize ölümü bir son,yok oluş olarak anlatırken Rabbimizin bize sonsuzluğu ve daha güzel bir hayatı vaat etmesi karşılığında, sizce kime teşekkür etmeliyiz? Yaradılışımıza göre birilerini severiz ama mezara kadar. Gömüldükten sonra sevdiğimiz bizi bırakıp gider ,neden mezarda da bizimle beraber olan birini daha da sevmiyoruz? Havayı görmememize rağmen nefes almamaktan vazgeçmiyoruz etrafımıza baktığımızda her şeyde imzası görünmesine rağmen neden Rabbimizi tanımaktan vazgeçiyoruz? Eğer bu gün hayatımızın son günü olsaydı sizce ne yapardık? Dünyada yapmadığımız şeyleri son bir defa daha mı? Yapardık. Yoksa bu gün son gün deyip, tövbe istiğfar mı ederdik? Ellerini açıp dua eden arkadaşlarım eğer bu gün dualarınız kabul edilseydi? O ettiğiniz dua tüm dünyayı mı, mutlu ederdi, yoksa sadece sizi? Hayat bizi ,Tıpkı suya kapılmış bir çöp gibi bir yerlere çarpa, çarpa girdaba sürüklemekte edindiğimiz arkadaşlarımızın bir kısmı asansör gibi bizi yükseltirken bir kısmı bizi aşağılara karanlık mahzenlere kadar indirmekte. Evet bu soruların tamamını ve daha fazlasının cevaplarını Rabbimiz Kuranda cevaplamış bize düşen Kuranı açıp okumaktır. Müslüman nasıl olmalı sorusunun cevabını bulmaktır. Allah`ın bize tarif ettiği Müslümanlardan olma temennisi ile vesselam.
Nesip Tan / Adana - Yaş: 41