MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER
Siyonist terörist israilin işgal ettiği Filistin topraklarında yaptığı katliam, gasp, işgal ve her türlü insanlık dışı uygulamaları 67 yıldır sürerken, siyonistlerin kendi içindeki siyahi Yahudilere de farklı ırk ve renkte oldukları için zulümler yaptığı, Etiyopya (Falaşalar) asıllı Yahudilerin isyanıyla gün yüzüne çıktı.
Geçtiğimiz ay, siyonist israil terörist rejiminin işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında şiddetli gösteriler düzenlenmişti. Bugünlerde bir nebze duran bu gösterileri düzenleyenlerin çoğunluğu Etiyopya asıllı (falaşalar) Yahudilerdi. Bunlar, siyonist rejimi gayet zora sokan eylemlere imza atan siyahi Yahudiler olarak israil`de yeteri derecede haklara sahip olmadıklarını belirterek “ırkçılık ve polis şiddetini” protesto ediyor. Terörist israil polisinin sert müdahalelerde bulunduğu gösterilerde çok sayıda kişi yaralanmış ve gözaltına alınmıştı. Bu durum için siyonist cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, “hata yaptık” derken, siyonist başbakan “iç savaş çıkabilir” diyerek endişesini dile getirmişti. İsrail için aynı tehlikenin devam ettiği sadece biraz ötelendiği, her an yeni bir gelişmeyle rejimi zora sokabilecek bir pozisyona dönüşebilir. Siyonist rejimdeki bu çalkantılar öte taraftan Filistinlilere yönelik çok zalimce politikalar uygulayan terörist israil`i kara kara düşündürüyor.
Amerika`daki Baltimore isyanı benzeri, israil`de de siyahilere yönelik ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeyi kabul etmeyen onbinlerce siyahi Yahudi`nin durumunu ve Siyonist Yahudilerin bu konuda geçmişten gelen kirli sicilini gazetemize değerlendiren Bosna Hersek, Sarajova Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Can, önemli açıklamalarda bulundu.
DİN KARDEŞİ DİYE GETİRİLDİLER KÖLE MUAMELESİ GÖRÜYORLAR
Prof. Dr. Mehmet Can, israilin ırkçı ve dışlayıcı yüzünün gittikçe daha iyi göründüğünü belirterek ırkçılığın siyonist israilin iliklerine kadar nasıl işlediğini ve bu ırkçılığın Filistinli Müslüman ve Hıristiyanları da aşarak bizzat azınlık geçmişi olan Yahudilere doğru nasıl da uzandığını anlattı. Prof. Can, israil rejiminin siyahi Yahudilere yönelik politikalarının pek bilinmediğini ancak son gösterilerle bunun ifşa olduğunu ifade etti.
Başlangıçta israil`e din kardeşi olarak karşılanma ümidiyle gelmiş olan göçmenlerin, şimdi israilde alt sınıf muamelesi görmenin şaşkınlığı içerisinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mehmet Can, “Her ne kadar Filistinlilere göre bir tabaka yukarıda tutuluyorlarsa da, beyaz Yahudilerin çok altında bir statüleri var. Falaşa denilen bu siyahi Yahudilerin Habeşistan`dan, fakirlik, açlık ve kıtlık içinde bir hayattan geldikleri doğruysa da, israil`e yerleştikten sonra şimdi de toplumlarının yüksek işsizlik oranı, sosyal statü kaybı, geleneklerinin aşınması ve gençlerinin yüksek oranda suça yönelmesi ile kuşatıldığını üzüntü ile görüyorlar. Kenar mahallelere kapatıldıklarını, işyerlerinde ayırımcılığa uğradıklarını, kan bağışı fiyaskosunda olduğu gibi skandallarla karşılaştıklarını, gittikçe artan düzeyde ırkçı saldırılara maruz kaldıklarını görüyorlar” diyerek israil Yahudi toplumunun içten içe kaynadığını, kurumsal ırkçılığın da buna katkı yaptığını kaydetti.
YAHUDİLER SİYAHİLERDEN NEDEN NEFRET EDER?
Yahudilerin siyahi nefretini anlamak için tarihe bakmak gerektiğini söyleyen Prof. Can, “Yahudiler Avrupa`da küçük bir azınlık olmalarına rağmen siyahi esir ticaretini ellerinde tutuyorlardı. Yahudi tarihçiler, Yahudilerin bu işteki başarılarından o kadar gurur duyuyorlardı ki, tanınmış Yahudi tarihçi Marc Raphael şöyle yazıyordu: ‘Fransız, İngiliz ya da Hollanda`nın olsun, bütün Amerika kolonilerinde esir pazarlarında Yahudi esir tüccarları egemendi. Kuzey Amerika ana kıtasında da durum farklı değildi. 18. Yüzyılda Yahudi tacirler Afrikalı siyahi esirleri Batı Hind Adalarına getiriyorlar, onları bu pazarlardaki ada yerlisi köleleriyle değiştirip başka yerlerde satıyorlardı.` Yahudi kaynaklarına göre Kuzey Amerika`da Yahudi esir tüccarları esir pazarlarına o kadar egemendiler ki, Yahudi dini bayramlarında bu pazarlar açılmazdı. Bir Yahudi tarihçi olan Arnold Wiznitzer, şöyle yazıyordu: ‘Esir pazarlarının alıcıları da çoğunlukla Yahudilerdi. Bu rekabetsizlik sebebiyle çoğu kere alımları çok düşük fiyatlarla gerçekleştirirlerdi.`
Jacob Marcus kitabında şöyle yazıyordu: ‘18. Yüzyılda ve 19. Yüzyılın başlarında Kuzey Amerika`da Yahudiler siyahi köle kullanmakta başta geliyorlardı. Yahudi esir tüccarlarının lobiciliği olmasaydı, kölelik çok daha önce kaldırılabilecekti.` Louis Farrakhan bunları farketmiş ve “Siyahiler ve Yahudiler Arasındaki Gizli İlişki” adlı kitabında bu durumu anlatmıştı” diye konuştu.
BEYAZ YAHUDİLER SİYAHİ YAHUDİLERİ ADETA KENDİLERİNDEN SAYMIYOR
2010`da, Sefardik Yahudiler Cemaatinin lideri ve israil`deki Şas Partisinin kurucusu, Rabbi Ovadia Yosef`un ‘Yahudi olmayanların yegâne işi, Yahudilere hizmet olmalıdır` diye söylediğini hatırlatan Prof. Can, yanı sıra birçok israilli siyonist üst düzey din adamının bir araya gelerek bir ferman yayınlayarak: ‘Yahudi olmayanlardan bin tanesinin hayati, Yahudinin bir tırnağı etmez` dediklerine dikkat çekti.
Prof. Dr. Mehmet Can, Siyonist israil rejiminin iç yüzüne yönelik açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İşte siyahileri köle olarak algılamaya alışmış bu ırkçı kültür, 1969`da “Dönüş Hakkı Kanunu”na göre siyahi Afrikalı Yahudiler israile döndüklerinde bu ırkçılık duvarına çarptılar. Hükümet onlara ‘gerçek Yahudi olmadıklarını ve bu yüzden vatandaşlık haklarına ve yasal statüye sahip olamayacaklarını` bildirdi. Onlara sosyal haklar bir yana, çalışma izni bile verilmedi. 2003`e kadar devamlı oturma izinleri bile yoktu. Bu gün siyahi Yahudiler israilde hala Yahudi Cemaatine kabul edilmiyorlar. Aşağılama, ayırımcılık zirveye çıkınca Habeşistanlı Yahudi protestocular caddeleri doldurdu. İsrail Göçmen Yerleştirme Bakanı Sofa Landver onlara ‘israil`in size sağladığı imkanlar için müteşekkir olmalısınız` dedi. Bu Amerikalı ırkçıların zencilere ‘sizi Afrika`dan getirdiğimiz için bize müteşekkir olmalısınız` demelerine benziyordu. İsrail hükümeti, Habeşistanlı Yahudileri kısırlaştırma teşebbüsünde de bulunmuştu. Onlara yan etkileri konusunda uyarmadan, kullanımı tartışma çıkaran DepoProvera doğum kontrol haplarından dağıtmıştı. Bu hapın yan etkileri arasında el ve sırt ağrıları, aşırı kanama ve hatta süresiz kısırlık da bulunuyor. Bu arada Miri Regev adlı bir israil milletvekili “Afrikalılar vücuttaki kanser gibidir” derken Israil İçişleri Bakanı da “israil beyazlara aittir” ifadesini kullanıyordu. İsrail Demokrasi Enstitüsü`nün kamuoyu araştırması beyaz Yahudilerin Miri Regev gibi düşündüğünü ortaya koyarken %33`ünün de göçmenlere karşı şiddet kullanılmasını desteklediğini ortaya koydu.”
2012`de, beyaz Yahudilerin, siyahi Yahudi göçmenlerin israile gelişini protesto eden gösteriler yaptığını hatırlatan Prof. Can, israil`in Yahudi karakterini (!) korumak gayesiyle göçmen işçileri şimdi de aileleri ile birlikte sınır dışı etmeye hazırlandığını belirtti.