Tasavvuftan Sosyalizme, Sosyalizmden Karmaşaya Suriye Kürtleri-1
Suriye Kürtleri, kurtuluş adına sosyalizmin pençesine atıldı. Sosyalizm, Suriye Kürtlerinin kültürel ve siyasi mücadelesini bir canavar gibi yuttu, Kürt toplumunu kargaşa ortasında bırakıp ortalıktan kayboldu.
Dedeleri tasavvuf dergahlarında sofi, ilim dergahlarında seyda, kendileri ateizmin pençesinde ya da Zerdüştlük savunucusu olanları gördünüz mü? Suriye Kürtler arasında içeride ve dışarıda var.
30-40 yıl öncesine kadar “Allah… Allah” seslerinin yükseldiği, feqilerin kasidelerinin semasını süslediği, bugün ise gençlerin namaz kılmasının yadırgandığı Müslüman köyleri biliyor musunuz? Suriye Kürtlerinin coğrafyasında var.
Büyük anneleri, Allah aşkından cezbeye düşen, anneleri İslam üzerine titreyen, kendileri başı açık köy kızları duydunuz mu? Suriye Kürtlerinde köy kızları bile Türkiye şehirlerinde olduğu kadar açıklığa müptela.
Dört-beş kız kardeşin sıraya girip babalarının kendileriyle evlenmek üzere gelen yaşlı başlı adamlara “fiyatlarını” sıkılmadan söylediği garibanlardan haberiniz var mı? Güney rüzgârları, her gün Suriye’den onlara dair haberler getiriyor.
Sosyalizm “Cegerxwin” teorisiyle onları İslam’dan uzaklaştırınca zulümden kurtaracak; eşitliğe, adalete, özgürlüğe kavuşturacaktı; dindarlıklarıyla birlikte onların insanî değerlerini de yok etti, eskiden “geri” idiler, şimdi onları çukura attı.
Ne oldu Suriye Kürtlerine? Bir dönem Kürtlerin en dindar, en asil ve belki de en aydın kitlesini oluştururken şimdi neden bu durumdalar?
Bu yazı dizimizde bu soruların cevabını bulacaksınız. Sizlere Suriye Kürtlerinin tarihini ve Fransız sömürgeciliğinden sonra ulusal sosyalist Baasçıların eliyle sürüklendikleri insanlık dramını anlatacağız. Dünyadaki kurtuluşu da vaat etmeyen İslamî bir hareket olmayınca can havliyle kendisini sosyalizmin ağzına atına, çırpındıkça zalimin midesine inen bir kitlenin insan hakları dramından söz edeceğiz.
Kürt nüfusu, en aleyhteki iddiaya göre bile Suriye toplam nüfusunun yüzde onunu oluşturuyor. Buna göre 18 milyonluk Suriye’de 1 milyon sekiz yüz bin Kürt var. Ancak bu oranın yüzde on dörtle on sekiz arasında değiştiği yönündeki iddialar daha güçlüdür. Buna göre Suriye Kürt nüfusu 2,3-3,5 milyon arasında değişiyor.
Diyarbakır’daki bir seminere katılan Suriye Kürdü Dr. Selahaddin Seydo, bu nüfusun dağılımı ile ilgili şunları söylüyor:
"1.Kaza Efrin (Çiyayê Kurd-Kurdax): Ben oralıyım. Antep ve Kilis`e yakındır. 365 köy, bu bölgeye bağlıdır.
2. Kubanî: Şu an Suruç ilçesiyle ayrılışmış bir bölgedir. Baas rejimi, adını değiştirip Aynu`l-Ereb yaptı.
3. Qamişlo: (En büyük) Kürt bölgesidir. (Suriye’nin) beşinci büyük yerleşim yeridir. Buna rağmen Hasekî`nin ilçesi konumundadır. Suriye`de 2-3 milyon kadar Kürt var ve bunların %65`i Qamişlo`da yaşıyor.”
Suriye’deki Kürt nüfusun yoğunluğuyla ilgili oranlar değişiklik gösterse de Kürt nüfusun dağılımı ile ilgili bu bilgiler, başka kaynaklarca da doğrulanmaktadır. (1)
Suriye Kürtleri bu üç bölgenin yanında, başta Şam ve Halep olmak üzere ülkenin her tarafında ciddi bir varlık olarak kendisini göstermekte, Suriye nüfus yapısı içinde Araplardan sonra en büyük grubu oluşturmaktadır. Bundan rahatsızlık duyan sosyalist ulusalcılar, halen 300 bin ile 500 bin arası Kürdü “Mektum (Kütüksüz)-Gayrivatani (Vatansız), Ecnebi (Yabancı)” adı altında mülteci statüsünde tutmakta, Kürtlerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Araplaştırma politikası uygulamaktadır. (Bununla ilgili bilgileri yeri geldikçe vereceğiz.)
KÜRTLER DİNİ AÇIDAN BİR BÜTÜNDÜR
Suriye, renkli bir ülkedir. Bu kadim coğrafyada Araplar; Sünni Müslüman, Alevi, İsmailî, Durzi, Hıristiyan diye parçalara ayrılmıştır. Ezici çoğunluğu Sünni Arap nüfus içinde eriyen Türkler dışında Kürtler, ülkede dini açıdan parçalı olmayan tek gruptur. Küçük bir Yezidi topluluk dışında Suriye’de Kürtlerin tamamı Müslümandır, mezhep olarak Şafii’dir, hatta yine azınlıklar dışında tarikat olarak Nakşidir.
Bu bütünlük, modern Suriye’yi kuran Fransızları korkuttu ve sömürgecilerin Kürtler üzerinde sinsi hesaplar yapmalarına yol açtı.
ŞAM TARİHİNDE KÜRTLERİN AYRI BİR YERİ VARDIR
Özellikle Efrin bölgesi Kürtlerinin Suriye’ye yerleşmesinin İslam’dan öncesine dayandığına dair iddialar vardır. Diğer yörelerdeki Kürtler ise iki gruba ayrılmaktadır:
-Haçlılara karşı İslam askeri veya sonraki dönemde İslam alimi olarak Suriye’ye yerleşen Kürtler
-Şeyh Said Kıyamından sonra Türkiye’den kaçan Kürtler
Haçlılar döneminde yerleşen Kürtlerin bir kısmı Halep’te; ezici çoğunluğu ise Şam (Dımaşk)’da oturmaktadır. Şam (Dımaşk), Kürtlerin coğrafyalarına en yakın tarihî büyük şehirlerdendir. Hac yolu üzerinde yer alan bu şehir, tarih boyunca Kürtlerin hep ilgisini çekmiş, çekiciliğiyle “Şam şekire, le welat şirintire (Şam’da hayat tatlıdır; fakat vatan daha tatlıdır)” deyişine konu olacak kadar kendilerini zor bir tercihe zorlamıştır. Şam’da bugün de önemli bir Kürt nüfus vardır.
Bu nüfusun bir kısmı tarihî Kürt mahallelerinde oturmaktadır. Bir kısmı ise Zor Ava (Gecekondu, zorla inşa edilen yer) denen Şam banliyölerine yerleşmiştir.
Tarihi Kürt mahallelerinde* yaşayan Kürtlerin Suriye geçmişi Eyyübi ve Zengilerden öncesine, Börilere dayanmaktadır. Tarihçi İbn-i Kesir’in bildirdiğine göre Nureddin Zengi’den önce Şam orduları komutanı Emir Mücahididdin El Kürdî’dir. Nureddin Zengi’nin babası İmadeddin Zengi zamanında Baalbek taraflarına Eyyübîler yerleşti. Şam, Selahaddin’in babası Necmeddin Eyyüb’ün katkılarıyla Nureddin Zengi’ye teslim oldu. Necmeddin Eyyüb, uzun süre Nureddin’in Divan (Şura Meclisi) üyeliğinin** yanında şehrin valiliğini yaptı. Selahaddin Eyyübî’nin de ilk yönetim tecrübesi Şam Emniyet Müdürlüğüdür.
Şam’ın İslam dönemi içinde iki kurucusu vardır: Emeviler ve “Nureddin-Selahaddin cemaati”. Nureddin Zengi, yeni dönemde bu şehrin İslamî yapılarının temelini attı. Selahaddin, hem bu yapıları tamamladı hem de onlara yenilerini ekledi. Bugün Şam, baştan başa onun eserleriyle süslüdür. Şam’ın kadim Kürtlerinin bir bölümü de onun askeri garnizon bölgesine yerleştirdiği Kürtlerden oluşmaktadır.
Şam Kürtleri, tarih boyunca Memluklardan ve Osmanlılardan saygı gördü. Sadece Suriye yönetiminde değil, bütün Arap İslam coğrafyasının yönetiminde daima en üst konumda görev aldı. Başta takvasıyla bilinen Genç Yusuf Paşa olmak üzere pek çok Kürt, kendi Kürt kimliğiyle Şam’a vali oldu.
Şeyh Halid el Bağdadi’nin Bağdat’tan gelip Şam’daki Kürt bölgesine yerleşmesi Şam Kürtlerinin Tanzimat sonrası çağda da güçlerini korumalarında etkili oldu.
Fransa, Şam’ı ele geçirdiğinde Osmanlı’nın en sadık müttefikleri olan Şam Kürtlerini önce dışladı, sonra devlet idaresinde onların tecrübesine muhtaç olunca onları yoldan çıkarma yöntemleri üzerinde çalıştı. Buna rağmen Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasında hem fikirsel*** hem askeri anlamda Şam Kürtleri çok önemli bir rol üstlendi ve bağımsızlıktan sonra Suriye yönetiminde en üst düzeyde birden çok kez devlet başkanı, başbakan ve kimi zaman genelkurmay başkanı olarak görev yaptı. Buna rağmen Fransa sonrasındaki çağda Suriye Kürtlerinin yüzü hiç gülmedi. Fransız işgali, Suriye Kürtleri**** ve hatta bütün Kürtler için tarihi bir felaket oldu. Çünkü Fransa İslam üzerine kurulu Kürt kimliğini yok etmek ve onun yerine okumuşlar için “Celadet Bedirxan”, medrese ehli ve avam için “Cegerxwin” teorisi diyebileceğimiz, ne olduğu belirsiz, ana özelliği Selahaddin-i Eyyübî’ye ve onun bağlandığı değerlere düşman bir Kürt kimliği inşa etmek için Şam’ı üs haline getirdi.
5-6 yıl önce Avrupa’dan Rojtv’de ilginç bir röportaj dinlemiştim. Kanalın sunucusu Avrupa’da faaliyet gösteren bir sözde Kürt derneğinin temsilcisini keyif alarak konuşturuyordu. Adam, Kürtler arasındaki en güçlü dini eğilimin Ateşperizm olduğunu sıkılmadan anlatıyor, kelime köklerinden yola çıkarak Kürtlerin Ateşperizmlerine nasıl sahip çıktıklarını keyifle ama beni kıskandıracak kadar akıcı ve sade bir Kürtçeyle söylüyordu. “Biz anlatırsak İslam’ın Kürt halkı arasında ne kadar yüzeysel kaldığı görülür. Ama biz anlatmayınca Kürtler hâlâ bir hayır görmedikleri bu dinin içinde kendilerini tarif ediyorlar. İşte bizim derneğimiz, bunu anlatmak amacıyla kuruldu” diyordu adam.
Adamın adı Dr. Ahmed El Haznevi idi. Bu adı duyunca irkildim. Ahmed El Haznevi adı, Suriye Kürtleri üzerinde olduğu kadar yöremizde ve Türkiye genelinde büyük bir etkiye sahip “Şeyh Ahmed El Haznevi”den geliyordu. Babası, sofi bir kültürden geliyor olacak ki bu adı koymuştu ona. Oysa o, Ateşperizmden söz ediyordu. Göğsünü gere gere “Em kavme ki agırparestin (Biz ateşperest bir kavimiz)” diyordu. O an Suriye Kürtleri ile ilgili bildiklerim, gözlerimin önünden bir şerit gibi geçti ve kendi kendime sordum: “Ne oldu Suriye Kürtlerine? İman haneleri nasıl yıkıldı? O babalardan böyle bir nesil nasıl türedi?”
İşte bu yazı dizisi, o gün sorulan sorunun ürünüdür.
Geçmişten Bugüne İki Tablo…
Birinci Tablo Tarihten: İbn-i Kesir Hicri 555 (Miladî 1160) yılı olayları
EMİR MÜCAHİDÜDDİN
Asıl adı Nizar b. Mamin el-Kürdî`dir. Şam ordularının komutanlarındandır. Bu görevini Nureddin`den (Zengi) önce devralmış, ondan sonra da sürdürmüştü. Serhad şehrinde naiblik yaptı. Şehametli, şecaatli çok iyilik ve hayır yapan, bolca sadaka veren bir kimseydi. Guriye yakınındaki Mücahidiye Medresesi’ni vakfedendir. Ayrıca Babü`l-Feradis el-Berranî dahilindeki Mücahidiye Medresesi de ona aittir ve mezarı da oradadır. Emevi Camii`nin Babü`z-Ziyada dahilindeki Maksuretü`l-Hıdır da Esseb`ül-Mucahid evi de ona aittir. Bu senenin safer ayında kendi evinde vefat etti. Emevi Camii`ne götürülüp orada cenaze namazı kılındıktan sonra medresesine götürüldü ve Babu`1-Fera-dis dahilindeki medresesine defnedildi. Ölümüne insanlar çok üzüldüler.
Hicri 1429… Miladi 2008…Bir Gazete Haberi…
SURİYE`DE KÜRTLERE VATANDAŞLIK YOK
Suriye`de Kürtler statüsüz yaşıyor. Hala Suriye vatandaşı olmayan Kürtler, ecnebi sınıfında yer alıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinin iç hukukunda olmayan bir vatandaşlık uygulaması sadece Suriye`de uygulanıyor. Hala vatandaşlık statüsü olmayan 380 binin üzerinde Suriye Kürdü ecnebi statüsünde yaşıyor.
Suriyeli Kürtlerin, hiçbir insani, demokratik, hatta ekonomik (mal edinme) hakkı bulunmuyor. Devlet malları Kürtlere zamlı olarak satılıyor.
Suriye`nin çeşitlilik arz eden etnik yapısının yüzde 18`ini Kürtler, yüzde 6`sını Ermeniler, yüzde 2`sini Türkmenler, yüzde 4`ünü Rumlar ve Yahudiler, yüzde 1.5`ini Çerkezler, yüzde 2.5`ini Dürziler, yüzde 65`ini Araplar oluşturuyor.
Nüfusun dini yapısının yüzde 12`si Alevilerden, yüzde 3`ü Dürzilerden, yüzde 2`i İsmaililerden, yüzde 14`ü Arap-Hıristiyanlardan, yüzde 68`i Sünni Müslümanlardan ve diğerlerinden meydana geliyor.
Yenişafak Gazetesi, 14.09.2008
Kaynaklar:
1. Harriet Montgomery, Suriye Kürtleri-İnkar Edilen Halk (Kitap); Suriye Kürtleri: Siyasi Etkisizlik ve Suriye Devleti’nin Politikaları (Makale), Abdi Noyan Özkaya; Human rights issues concerning Kurds in Syria, Danısh İmmigration Service
*Şam’ın merkezinde Hel el Ekrad ve el Salahiye olmak üzere iki Kürt mahallesi vardır. İkisi de Eyyübilerden kalma eski askeri karargah alanı olan Cebel Qasiyun eteklerinde yer almaktadır.
**İbn-i Kesir’e göre Necmeddin Eyyüb, Nureddin Divan’ında oturma hakkına sahip tek kişidir. Öyle ki Genelkurmay başkanı konumundaki ve askeri olarak Nureddin’e eşit sayılan Nureddin’in kardeşi büyük kahraman Şirkûh bile ayakta durmaktadır.
***Muhammed Kürd Ali, Araplar ve Batılılar tarafından, Suriye bağımsızlığının en öndeki düşünsel kurucusu kabul edilir.
****İnsan ekmeye Kürtler ilk defa Fransız işgalinde tanık oldular. Fransa kendisiyle savaşan Kürtleri yakaladığında başına kadar diri diri toprağa gömer; toprak onların bedenindeki nemi günbegün çekip bedenlerini kuruttuktan sonra kafaları kesilir ve ailelerine gönderilirdi.
Devam edecek…